Özdemir İnce

Ateist takımı

11 Şubat 2020 Salı

Ateistlerden nefret ediyorlar, onlara kızıyorlar, ellerinden gelse, bir zamanlar yaptıkları gibi ateisti ya da ateist sandıklarını ateşte yakacaklar, kazığa oturtacaklar, diri diri derisini yüzecekler. Neden? Yahu anam babam, her insan ateist ve dinsiz doğar; Tanrı’yı ve dinini ailesinden öğrenir. Aslına bakarsanız, insan soyu Tanrı’yı çocukluk çağında keşfetti. Bütün dinler bu keşiften milyonlarca yıl sonra ortaya çıktı. En eski tektanrılı din alt tarafı 5-6 bin yaşında. Ateistler de teistler gibi içinde doğdukları toplumun ürünüdürler; lahmacun, pide, döner, çöp şiş yerler; içki içerler ya da içmezler; genellikle, kadınlarla ilişkileri değişik olur. Bu konuda çağdaş ve uygardırlar; boşandıkları kadınları, ayrıldıkları sevgililerini kesinlikle öldürmezler.

***

Dinler tıpkı futbol takımları gibidir. Genellikle ailenin bütün üyeleri Galatasaraylıdır, Fenerbahçelidir, Beşiktaşlıdır. Bu durum aşağı yukarı aynıdır. Arsenal’in taraftarı vardır, fanatiği vardır, holiganı da vardır. Benzetmek gibi olmasın, söz temsili: Taraftar, mümine; fanatik dindara; holigan ise El Kaide’ye benzer gibidir.

Kimileri vardır büyük takım tutmaz, Şehre Küstü Takımını (bir zamanlar Gaziantep’te böyle bir takım vardı, 1950’lerde) tutar. Gönül işi bu… Ya da tuttuğu takım Adana Mensucat’tır, Toros Spor’dur…

Kimileri de vardır ki pek azdır, hiçbir takımı tutmazlar: Belki yalnızlıktan, “insandankaçarlık”tan… Osmanlı bunlara “merdümgiriz” derdi, Frenkler “misantrophe” deyorlar. Laf “merdüm”den açılmışken, bazı türetmeler yapalım: Merdümhâr (insan yiyen, yamyam), merdümhîz (kalabalık), merdümî (insanlık, erdemlilik), merdümkeş (lider, önder)… Daha çok var. Osmanlıca bir sözlüğe bakın. Eğlenirsiniz…

***

Nerede kalmıştık? Efendime söyleyeyim, ateistler genellikle dinsiz olurlar: Ateist Museviye, ateist Hıristiyana, ateist Müslümana pek rastlanmaz. Aslına bakarsanız peygamberli dinler de “din” olduktan sonra ateist olurlar. Dindarlar dinlerini ateistleştirir. Tanrı’nın yerine peygamber ve tarikat liderleri geçer. Dindarlar, peygamberden ve özellikle de tarikat liderlerinden, şeyhlerinden çekindikleri kadar Tanrı’dan çekinmezler. Çünkü cennetin kapısında şeyhler durur.

***

Günlerden bir gün, yıl, geçmiş gün, 1987 Nisan ayı olmalı. Cezayir’in Oran kenti Es-Senia Üniversitesi “Akdeniz Yazını Kollokyumu”na konuşmacı olarak davet etmişti beni. Leyla Vekilli’nin (Rahmetli “Cezayir Leyla” lakaplı idi) dediğine bakılırsa çok parlak bir konuşma yaptığım için devlet televizyonu beni üniversite bahçesinde canlı yayına aldı. Hoşbeş ettik, güzel güzel entelektüel sözler ettik Akdeniz uygarlığı konusunda. Nereden aklına geldi bilemem, beni sorguya çeken dilber cadı, dinimi sormaz mı!

- Ne dini? dedim.

- Müslüman mısınız, diye sordu? - La, dedim. 

- Yani Musevi?.. 

- La vallah! 

- Yani Nasrani?

- La vallah!

- Yani ateist ? 

- La vallah! –

- Yani nesiniz?

Bunun üzerine “Benim ülkemin anayasasına göre kimse kimseye din ve inancını soramaz!” dedim, selis bir Fransızca ile. (Büyük lokma yut ama büyük konuşma, demişler!)

- Stop! diye kameraya bağırdı ve yayını kesti.

Cadı sonra dilber haliyle yanıma gelip özür diledi. Yakın bir kahvenin terasında (tıpkı Paris’teki gibi) içki içmeye davet etti. 

Cezayir’in özgür zamanlarıydı. Birkaç ay sonra İslamcılar (FIS) ayaklandılar. Öldürdükleri ilk insanlar arasında iki yakın arkadaşım vardı: Oranlı Berberi romancı Tahar Djaoud ve müthiş tiyatrocu Abdelkader Aloula… Daha sonra, Oran’dan kaçan bazı yazar ve sanatçı tanıdıkları (Dalila Si-Larbi, karikatürist Djamel Si-Larbi, tiyatro yönetmeni Ahmad Ismail, şair Muhammed Sehaba, Buşra Si-Larbi) Aralık 1994’te Kahire’de gördüm. Giza taraflarındaki evlerinde bir akşam yemek yedik ve 1987 yılının mutlu günlerini ve öldürülen arkadaşlarımızı andık. Seyir Defteri’me 7 Aralık 1994 günü “Kahire’nin din sürgünleri” diye yazmışım.

***

Oysa din kitaplarındaki şeytan bir varlık değil bir simgedir. Ve ey Diyanet İşleri Başkanı ve ey Başyüce, ateist yaratık, şeytan olmadığı gibi, kimseyi şeytan ilan etmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları