Özdemir İnce

Medrese yalanları (2)

06 Mayıs 2022 Cuma

Osmanlı zamanında medrese haydut, harami ve sapkın ocağı idi. Bu tanımlamaya kızacak kimseler olacaktır. Bu kişiler bana kızabilirler ama bu arada Prof. Dr. Mustafa Akdağ’ın Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası “Celâlî İsyanları” (Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2013) adlı kitabını okumalarını salık veririm. Tarih iyi kitaplar okuyarak öğrenilir. 

Celali İsyanları, cafcaflı Osmanlı düzensiz düzeninden ortaya çıkmıştır. Mustafa Akdağ’ın kitabını okumayı göze alamayanlar, bilgisayarın başına geçip Google’a “Celali İsyanları” diye yazsınlar, yeter. Denetledim, bilgiler doğrudur. Biraz okuyalım: 

“Celali İsyanları, 16. ve 17. yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki Anadolu’da Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan ve IV. Mehmet dönemine kadar devam eden zaman zarfında devlete karşı ekonomik, sosyal, askeri ve siyasi nedenlerle çıkarılan ayaklanmalara verilen addır.

Bu ayaklanmaların adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Şeyh Celâl’den gelir. Bozoklu (Yozgat) olan Şeyh Celal önderliğinde topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikâyetçi olan kitleler, 1519 yılında Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan ayaklanma, aynı yıl içerisinde kanlı bir biçimde bastırıldı.

CELALİ İSYANLARININ NEDENLERİ

16. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti’nde ekonomik ve toplumsal bunalım baş gösterdi. Anadolu ve Akdeniz üzerinden geçen uluslararası ticaret yollarının coğrafi keşifler sonucunda yön değiştirmesi de bunda etkili oldu. Osmanlı Devleti, bu ticaret yollarının ve gelirlerinin kendi topraklarından geçtiği dönemlerde sağladığı kazancı yitirdi. Öte yandan Avrupa devletlerinin güçlenmesi karşısında fetihlerin durmasıyla ganimet gelirleri de ortadan kalktı. Devlet, gereksinim duyduğu geliri sağlayabilmek için vergileri artırdı. Osmanlı yönetiminin babadan- oğula geçmemesinde titizlikle durduğu ‘tımar sistemi’ saltanat haline geldi. Oluşan bu yarı-feodal durum, vergileri ödeyemeyen köylülerin topraklarını terk etmesine, kasaba ve kentlere iş için göç etmesine yol açtı. Geçim yolu bulamayanlar ise eşkıyalığa başladılar ya da eşkıyaya katıldılar. Bütün bunların sonucunda Osmanlı toplumsal ve ekonomik düzeni altüst oldu. İşsizlik ve geçim sıkıntısı, medrese öğrencisinden askerine kadar toplumun bütün kesimlerine yansıdı. Ayrıca Anadolu’da yaşayan Alevi halk, Osmanlı Devleti’nin Sünnilik üzerine kurulu teokratik yapıda olmasına karşı çıkıyordu. Bu yüzden sık sık Osmanlı ile ters düşüyorlardı.

Anadolu’da ilk büyük Celali hareketleri, medrese öğrencilerinin (suhte ya da softa) hareketi olarak ortaya çıktı. Medrese öğrencileri ve medrese bitirip iş bulamayanlar, Yozgat, Amasya, Adıyaman, Sivas ve Malatya yörelerinde büyük ayaklanmalar başlattılar. Bu ayaklanmalar tarihe suhte ayaklanmaları olarak geçti. Daha sonra, Osmanlı askeri sınıfından levent ve sekbanlar da ayaklandılar. Bu arada Osmanlı Devleti’nin yerel yöneticileri, güç kullanarak halktan vergi toplamaya başladılar. Yerel yöneticilerin zulmü merkezi hükümet tarafından önü alınamaz duruma gelince, III. Murat (1574-1595), III. Mehmet (1595-1603) ve I. Ahmet (1603-1617) soygunlara, yöneticilere ve memurlara karşı köylülerin silahla mücadele etmesini isteyen fermanlar çıkardılar.” 

DESTEKLEYEN GRUPLAR

En azından 200 yıl süren, 11 padişahlık dönemini kapsayan bir isyan, bir iç savaş söz konusudur. Üstelik imparatorluğun yükselme döneminde başlıyor. Bu isyanı en iyi anlatan Prof. Dr. Mustafa Akdağ, isyanın nedenini, toprak düzeninin bozulmasına, sonradan türeme köy zenginleri (kadı, müderris, yeniçeri, sipahi, zaim, çavuş, tımar erbabı) yüzünden köylünün topraksız kalmasına bağlıyor (s. 59-71). Bunun sonucu olarak Çiftbozan Reaya ve Levendat’ın (s.109) artması ile ilk isyan hareketleri başlıyor. Daha sonra 1558-1559 yıllarında suhte (medrese öğrencisi) hareketi Çiftbozan hareketine katılıyor. Bu isyan koalisyonuna da Celali İsyanları deniyor. (s.154-269) 

Mustafa Akdağ, medrese öğrencilerinin ruhsal bunalımlarını, gereğinden fazla suhte yığışımının işsiz kalıp, dağa çıkarak haramileşmesini ve ahlakdışı eylemlerini (hırsızlık, soygun, cinayet, cinsiyet gözetmeden tecavüz) kayıt ve belgeleriyle anlatır (s.145-208). 

Tarih, kahvede, meydanlarda sıkılan palavraları hiç umursamaz, hemen belgeler çıkar karşınıza.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları