Özdemir İnce

Tarikatlar yasaklanmasa mıydı?

18 Şubat 2020 Salı

Bir kez daha tekrarlayacağım: Türkiye Cumhuriyeti’nin Devrim Yasaları  Cumhuriyetin kendisinden çok daha önemlidir. Nasıl mı? Devrimsiz cumhuriyet olamayacağı gibi devrim yasasız demokratik cumhuriyet de olmaz. Devrim yasaları AKP ve Başyücesi tarafından ıskartaya çıkarıldığı için Cumhuriyet de ıskartaya çıkmak üzere.

***

Kurucu Büyük Millet Meclisi, önce saltanatı sonra halifeliği kaldırarak “laik, demokratik ve sosyal” olma niteliklerine sahip çağının çağdaşı Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.

Böylece “Üç Tarz-ı Siyaset” ütopyası sona eriyordu. Yani:

1- Bir Osmanlı ulusu meydana getirmek (Osmanlıcılık);

2- İslamcılığa dayanan bir devlet yapısı kurmak (İslamcılık);

3- Irka dayalı bir Türk siyasal ulusculuğu meydana getirmek (Türkçülük).

Kurucu Meclis bu çağdışı ütopyaların üzerinden atlayarak çağının çağdaşı bir devlet kurdu. Ama bu üç ütopya Cumhuriyetin karşısına geçti.

***

Üç yıl sonra Cumhuriyet 100 yaşında olacak. Ama aramızda Cumhuriyetin kuruluş tarzına itirazı olanlar var. 14 Şubat 2020 günü yayımlanan “Sünni din bezirgânları artık özgür” yazımı eleştiren bir ileti aldım. Bir zihniyeti temsil ettiği için bilginize sunuyorum:

“Sünni din bezirgânları artık özgür” konulu yazınıza yorumumu sunuyorum.

Atatürk’ün bu milleti ve ülkeyi yaratan insan olduğunu biliyorum. Ancak bu büyük dehanın din konusunda stratejik bir hata yaptığı kanaatindeyim. Avrupa aydınlanmasından ilham alan Atatürk’ün din konusunda yaptığı değerlendirmelerin yanlış olduğunu düşünüyorum. 

Kanunla dervişlik, dedelik, seyitlik, çelebilik vs. yasaklanması ile Anadolu Müslümanlığını oluşturan Mevlevilik, Alevi-Bektaşilik de yasaklanmış oldu. Bu tarikatlar dejenere olmuş durumda idiler, doğru ama nasıl hukuk dejenere olunca hukuku, eğitim dejenere olunca eğitimi yasaklamayı düşünmüyorsak, bu hümanist tarikatları da yasaklamama ama ıslah etme gerekiyordu.

Bir ormanı keserseniz orada çalılar büyür ve ortalığı kaplayarak ağaçları boğar. Aynı şekilde hümanist tarikatlar yasaklanınca Sünni İslam, toplumu kapladı. Önce sessizce ve yeraltında gelişti. 1950 yılından itibaren de açıkça etkisini artırma gayretine girdi. Günümüzde bütün Anadolu Sünni İslam tarikatları ile kuşatılmış durumda.

Cemevlerine karşı hareketleri neden kınıyorsunuz; onları yasaklayan andığınız kanun değil mi? İslamı reforme etmek için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı bugün Sünni İslamın vurucu gücü haline gelmedi mi? Stratejide yapılan bir hata harbin sonuna kadar devam eder. İşte 1925 yılında yapılan vahim bir hata günümüzde ülkeyi geriliğe sürüklüyor. ”

***

Eleştirmen okura şöyle cevap verdim: “Yasa ile kaldırılmasalardı sonuç ne olurdu, bunu da bilemeyiz. Tam anlamıyla bir ‘oldu olacak kırıldı nacak’.”

***

Durum kuşkusuz “oldu olacak kırıldı nacak” durumundan çok daha başka. “Bekâra karı boşamak çok kolay!” Yapılması gereken yapıldı ve Devrim Yasaları çıkarıldı. “Armudun sapı, üzümün çöpü” türünden itiraz ve eleştiriler ciddiye alınamaz.

Devrim yapmak zücaciye dükkânına fille girmektir. Cumhuriyet bunu yaptı. Anayasanın 174. maddesi tarafından korunan 8 adet devrim yasası çıkarılmasaydı Cumhuriyet bugüne kadar yaşamazdı. Başyüce’nin 18 yıllık saltanatından önce yıkılırdı.

***

Eleştirmen okurun eleştirisi, İslamcıların, Alfabe Devrimi’ni eleştirmek için söyledikleri “Memleket bir günde cahilleşti, kültürsüz kaldı” iddiasına benziyor. Kimileri de “Medeni Kanun çıktı, kadılar işsiz kaldı” da diyebilir.

Eleştirmen okur, “Kanunla dervişlik, dedelik, seyitlik, çelebilik vs. yasaklanması ile Anadolu Müslümanlığını oluşturan Mevlevilik, Alevi-Bektaşilik de yasaklanmış oldu” diyor. Devrim Sünni / Alevi ayrımı ya da tercihi yapamaz.

Hukuk dejenere olduğu için hukuk devrimi yapıldı; öğretim dejenere olduğu için Öğrenim Birliği yasası çıkarıldı. Din dejenere olduğu için tarikatlar yasaklandı. Bunlar olmasaydı “cemevi” ortaya çıkmazdı

***

Cem evini savunmak başka, Mevlevilik ve Alevi-Bektaşilik’e kuşkuyla bakmak başka. Cemevi tekke ve zaviye değildir ve kesinlikle olmamalıdır. 1950’de hükümet destekli  “Karşıdevrim” mürteci hareketi başlamasaydı, R.T. Erdoğan’ın Başyücelik rejimi kurulamazdı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024
Sanki düşman işgali 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları