Yıkım... Onarım...

03 Şubat 2023 Cuma

Haftaya 6 siyasi partinin açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni ile başladık. Ve haliyle her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Tabii gönül İstanbul Sözleşmesi’nin açıkça metinde tanımlanmış olmasını isterdi; tabii tarikat yuvalarının kapatılmasının vurgulanmasını tercih ederdi... Ama var olan koşullarda bunun olamayacağını da kabul etmemiz gerekmez mi? Meseleye şöyle bakıyorum ben: 20 yılda ülkenin üzerinden buldozer geçti. Bırakın ekonomik çöküşü bir kenara; liyakatten uzaklaşmanın, bilimi dışlamanın, tarikat yapılaşmalarının eğitimden yargıya, sağlığa kadar sızmasının da  yıkıcı sonuçlarının yaşıyoruz hep birlikte. Yozlaşan değerlerin, fırsatçılığın, kural tanımazlığın  egemen olduğu, bunların prim yaptığı bir ülke olduk. Bunun adı tek kelimeyle yıkımdır. 

Ve her şeyden önce o yıkıma yol açan unsurlardan ülkenin temizlenmesi gerekir. Onarım bir sonraki aşama. Bu yüzden ülkenin bütün siyasi, ideolojik ve kültürel  bölünmüşlüğü içinde birbirinden tamamen farklı 6 siyasi partinin bir araya gelerek böyle bir ortak politika açıklamasını önemsemek ve hakkını vermek zorundayız. Farklı uçlardan katılımcıların asgari müşterekte buluşup ortaya çıkardıkları metinde yer alan 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2 bin 300’ü aşkın somut hedefin yerine getirilmesi çağdaş toplumun temellerini sağlamlaştırmış olacağından “ideal düzene” ulaşmak da daha kolay olacaktır. Bu yüzden şu an için gerçekçi olmayanı talep etmek bana “yıkıcı muhalefet” gibi geliyor. Üzerinde çok çalışılmış, uzlaşılmış bu başlıklar onarım için temel bir yol haritası niteliğinde...

BİLİMDE SIÇRAMA 

Kendi ilgi alanıma giren bir ana başlık “Bilim, Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm”. Ayrıntılı okudum. Önemli gördüklerimden bazılarını sıralıyorum:

Temel bilimleri güçlendirmek, yüksek yetenek inşası acil eylem planını yaşama geçirmek, bilim ve teknoloji yüksek kurulunu yeniden işler hale getirmek; bilimsel özgürlüğün önünü açma, kamu ve vakıf üniversiteleri arasındaki eşitsizlikleri azaltacak temel standartları belirlemek, çok boyutlu bir “beyin göçüyle mücadele eylem planı” hazırlamak; üniversitelerde liyakat merkezli teşvik ve terfi politikalarını yaşama geçirmek; TÜBİTAK’ı sadece kritik alanlarda ileri araştırmalar yapan bir kurum haline getirmek; Türkiye’nin su, toprak, orman, atık ve enerji yönetimi politikalarını büyük veri ve endüstri 4.0 stratejileri eşliğinde planlayıp, yönetmek; teknokentleri ortak laboratuvar ve altyapılarla sinerji ve inovasyon ortamına dönüştürmek; yeni girişimler için bölgesel bazlı tematik kuluçka merkezleri geliştirmek; bilişim ve yenilikçilik bakanlığı kurmak; yapay zekâ etik kurulu oluşturmak; Varlık Fonu’na aktarılan Türk Telekom ve Turkcell hisselerini Hazine’ye devretmek ve çağdaş yönetişim ilkelerine göre bağımsız bir şekilde yönetilmelerini sağlamak; halen sektörde yatırımları durdurma noktasına getiren 2G imtiyaz sözleşmelerinin sürelerini bedeli karşılığında 4.5G sözleşmelerinin süresinin biteceği tarihe kadar uzatmak; nüfusa göre sabit geniş bant yaygınlık oranında OECD seviyesini yakalamak... İnternete erişimi temel bir insan hakkı olarak tanımlamak, internet erişiminin üzerindeki vergileri indirmek...

Hepsi de kalkınmanın, çağdaş ve vizyoner bir eğitimin yapıtaşları. 100. yılında yeni Türkiye’nin onarımını daha da hızlandıracak unsurlar. 14 Mayıs öncesi umuda ama gerçekçi umuda kilitlenmek ve çok çalışmak... Hepimize düşen ödev bu olmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları