Alevileri Gören Var mı?

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Diyanet İşleri yeni bir araştırma yapmış; “Türkiye’de Dini Hayat”. Türk halkının mezheplere ayrıldığı bu araştırmada mezhep üyelikleri oranlarla belirlenmiş. İlginç olan ise art arda sıralanan mezhepler arasında Aleviliğin yer almaması. Zaten bugüne kadar Alevileri yok sayan Diyanet’e göre Aleviler Hanefi mezhebine göre amel edermiş... Toplumda hizipleşme, ayrıştırma ve insanları birbirine düşürme çalışmalarının son ürünü mü bu acaba diye düşünmeden edemiyor insan.

İmam hatipleştiriyoruz
Yurdun dört bir yanında imam hatip patlaması yaşanıyor. Bu konuda gözler öylesine dönmüş ve kararmış ki, artık çok başarılı bazı Anadolu liselerini dahi kapatarak imam hatiplere çevirmeye başladılar. Milli Eğitim Bakanı ise imam hatip liselerinin sayısındaki bu sıradışı artışı “veli ve öğrenci talebine” bağlıyor. Halbuki yapılan araştırmaya göre imam hatiplerde sınıf başına düşen öğrenci sayısında herhangi bir artış söz konusu değil. İmam hatipleri “talep ettiği” iddia edilen öğrenciler her nasılsa okul mevcutlarını yükseltememiş. Konuyla ilgili ortada bir talep olduğu şüphesiz, fakat bu talebin hangi yönden geldiği biraz şüpheli gibi görünüyor...

Suriyeli sığınmacılar
Son aylarda her köşe başında onlara rastlamamız mümkün. En cafcaflı metropol kaldırımlarında, parklarda, AVM’lerde, trafik ışıklarının hemen yanı başında. Esnaflık yapıp berber dükkânı açanı da var, inşaatlarda işçi olarak çalışanı da, kamplarda yaşayanı da, çoluğunu çocuğunu yanına alıp dileneni de, fuhuşa sürükleneni de... Ülkelerindeki korkunç iç savaşın bedelini şimdilerde acının, kanın, sefaletin kol gezdiği topraklarından koparak ve gelecekleri karararak ödeyen kurbanlar onlar. Ancak toplumumuzda bu beklenmedik, çok kalabalık ve topraklarımızdaki durum ve statüleri belirsizliğini koruyan, mülteci mi, göçmen mi, sığınmacı mı, yoksa sadece misafir mi sayıldıkları bilinmeyen konukların varlığı gittikçe daha büyük sorunlara yol açmaya başladı.
İktidarın, Esad’ın birkaç hafta içinde devrileceği yanılgısı üzerine kurduğu dış politika hesaplarının, mezhepçi yaklaşımın, sığınmacı sayısının ne derece büyüyebileceğini ve göçmenlerin kendi aralarındaki farkların yaratacağı ayrılık ve çatışmaları öngörememenin ve buna benzer çok sayıda yanılgının kaçınılmaz neticesidir bunlar.
Varlıkları günbegün daha görünür hale gelen Suriyeli vatandaşlara duyulan aleni tepki, öfke ve bunlarla birlikte filizlenen korku, sokak aralarına kadar girerek tehlikeli gerginliklere yol açmakta. Ekmek kapılarına haksız yollarla ortak olduklarına inandıkları Suriyeli esnafla anlaşamıyor Türk esnafı örneğin. Binlerce, on binlerce Suriyeli kayıt dışı çalışıyor. Yerli esnaf, vergi ödemeden haksız rekabet yaratan bu insanlara tepkili. Adana gibi bazı kentlerde ise işsiz güçsüz insanlardan oluşan çete bozuntusu gruplar Suriyelilere ait dükkânları haraca bağlama gibi girişimlerde bulunuyorlar. Gündelik yaşam pratikleri zemininde de türlü anlaşmazlıklar baş gösteriyor iki taraf arasında. Yükselen gerilim hepimizi korkutuyor.
“Zulümden kaçan insanlara” kapılarını sonuna kadar açan yöneticilerimiz, o kapıları açtıktan sonra onları içeride nasıl ağırlayacaklarını, yeni bir hayatta kalma mücadelesi ve yerel halkla çatışma içine düşmemeleri için nasıl önlemler almaları gerektiğini pek çalışmamışlar görünüşe göre.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin yıldızı Selahattin Demirtaş
Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçiminin asıl parlayan yıldızı Selahattin Demirtaş gibi görünüyor. Ilımlı, nazik ve özgüvenli tarzıyla, “Bağlamadan başka bir şey çalmıyor” sloganıyla yansıttığı Gezi zekâsı ve esprili üslubuyla, bir türlü takdir edemedikleri bir muhalefete mahkûm olmanın dayanılmaz ağırlığını üzerlerinde taşıyan kızgın ve kırgın solcuların, çalacak yeni bir kapı arayan metropol aydın sınıfının yönelebileceği bir aday haline geliyor. Kürt hareketi temelli olmasına rağmen bu temeli aşarak evrensel bir demokrasi anlayışıyla hitap etmeyi ve samimi görünmeyi başaran Demirtaş, çalışkanlığının ve çabasının neticesini sandıklardan çıkaracak gibi görünüyor.

İsrail’in kara harekâtı
Bir süreden beri hava saldırılarıyla devam eden İsrail-Filistin çatışmasında güçlü ve “şımarık” olan taraf İsrail, sonunda Gazze’ye kara harekâtını '62aşlattı. İsrail Dışişleri Bakanı Liebermann, Katar’la birlikte Türkiye’yi de Mısır’ın sunduğu Gazze ateşkes önerisini baltalamakla, öneriyi reddetmesi için Hamas liderlerine baskı yapmakla suçluyor.
Ağızlardan dökülen tüm o iddialı sözlere, biz güçlüyüz, asarız keseriz nidalarına rağmen aslında sorunun çözümü için belirleyici rol oynamaktan uzakta olan bizler de, Gazze’de çocuklar da dahil her gün yüzlerce kişinin nasıl katledildiğini dünyayla birlikte yalnızca seyrediyoruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları