Şahin Aybek

“Eğitimin cehaletine övgü”

03 Şubat 2020 Pazartesi

Okuyup da Napcan, Okuyanlar Ne Oldu Sanki!

Nedendir bilinmez. Okuyana, yazana, çizene, eğitimliye bir mesafeliyiz halidir gidiyor. İlginç bir coğrafya ve ilginç bir bakış açısı. Taksiye, minibüse bindiğinizde şoför başlar. Kahveye gittiğinizde arkadaşlar başlar… “Okuyup da napcan, okuyanlar ne oldu sanki! Bizde kafası çalışmayanı okuturlar. Hoca hoca ben de hayat üniversitesinin mektebini okudum. Bu ülkenin başına ne geldiyse oğuyandan geldi, akademisyenden üniversitelerden geldi. Bütün psikologlar manyaktır, ne psikoloğa gidecem la, adamın kendisine faydası yok ki. İnek gibi ders çalışıyor. Sözde okumuş… Abi bu çok kitap okuyor, kafayı yemiş. Az oku la, kafayı yiyecen. Bazı belediye başkanı, vekil ve siyasetçiler saatlerce okuyan ve aklı başında kişileri saatlerce kapılarında bekletirler. Sırf kişisel egolarını tatmin için…” Bir eğitimin cehaletine övgü halidir, almış başını gidiyor.

Oysaki Yönümüzü Eğitime, Bilime ve Akla Dönmeliyiz

Cehaletin, çalışmamanın, eğitimsizliğin bu kadar revaçta olması toplumumuz adına çok büyük bir tehlike. Oysaki bütün gelişmiş ülkeler gibi yönümüzü eğitime, bilime ve akla dönmek zorundayız. Biz hangi ara nasıl bu hale geldik? Oysaki İslam dini açısından baktığımızda ilk emir "Oku” ve “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” , “İki günü bir olan bizden değildir” gibi düşünmeye, akla önem veren bakış açıları görürüz. Kuran-ı Kerim’de 70’e yakın yerde düşünmenin önemi belirtilmiştir. Biz ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır diyen, bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum, ilim Çin’de de olsa alınız diyen bir kültürden geliyoruz.

Sadece Önünü İlikleten Değil; Beyin İle İlerleten Eğitim Sistemi

Din adamının eğitimlisi dururken niye gidip hurafeleri savunanlara inanırız, niye eğitimli insanları daha iyi yerlere getirmeyiz, niye liyakatı ön plana çıkarmayız, niye bazı makamlara tek meziyeti birilerinin önünde ceket iliklemek ve belirli çıkar odaklarına yakın olmak olanları getiririz? Büyük çoğunluğu ilk emri “Oku” olan bir dine inanan bir toplum olarak niye okumaz, niye eğitimin cehaletine böyle övgüler dizeriz? Oysaki ilerlemenin, geri kalmışlıktan kurtulmanın yolu eğitim seferberliğidir, eğitime ve eğitimliye övgüler dizmektir. Cehaleti sorgulamayla, eğitimle yeneriz. Bütün bu süreçler bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bir yığın oluşturacaktır. Bu bağlamda eğitim sistemimizin görevi sadece önünü ilikleten değil, beyin ile ilerleyen yurttaşlar yetiştirmek olmalıdır.

Ben Bilmem Beyim Bilir Değil, Ben Bilmem BEYİN Bilir

Eski köye yeni adet getirme, fazla okuma deli olursun, başımıza icat mı çıkaracan, insan okudukça mutsuzlaşır, ben bilmem beyim bilir tarzı daha çoğaltabileceğimiz bir sürü gençlerimizi öğrenilmiş çaresizliğe ve kendini gerçekleştiren kehanete götürebilecek örnekler var. Ülkemizin okuyan, yazan, okuyup da her şey olacak, inek gibi ders çalışacak, kitap okudukça kafayı yemeyen, eski köye yeni adet getirecek, icat çıkaracak, yönünü bilime ve akla dönmüş, hurafelere sırt çevirmiş eğitimli gençlere ihtiyacı var. Cehalete övgüler dizmek, eğitimliyi aşağılamak bu ülkeyi ancak geriye götürür. Ben bilmem beyim bilir değil; hepimiz biliriz, BEYİN bilir.

Milli Eğitim Bakanlığımıza Büyük Sorumluluklar Düşmektedir

Eğitimsizliğe, cehalete, çalışmamaya övgüler yağdırarak ülkemizi istediğimiz noktaya getiremeyiz. Eğitim sistemimizin amacı dünya ile rekabet edebilen, bilgi ve donanıma sahip, özgür bireyler yetiştirmek olmalıdır. Bu sorunun da ana çözüm yeri MEB’dir. Ülkemizde eğitimliye, çalışana, bilime ve akla dair olumlu bir algının oluşturulabilmesi adına Milli Eğitim Bakanlığımıza büyük sorumluluklar düşmektedir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları