Marx, Maskeler ve Maskaralar

06 Mayıs 2020 Çarşamba

Maskeler dağıtılamayıp, satılacağı açıklanınca hesabı sosyalizme kesen ve yine kapitalizm kazandı diyenler oldu. 

Elbette gözleri hakikate kapalı biri, fili hangi uzvundan tutarsa orasına göre tarif edecektir. Üstelik o tarife göre kazanan tarafta olmanın konforu içinde huzurlu uyuyabilmek de marifet ister. 

Maske kelimesi Arapça maskaradan geliyor. Maskara kralın etrafında onu eğlendirmek için türlü çeşit numaralar yapan ve gerçek yüzünü hiç göstermeyene deniyor. 

Aslında maskara gerçekleri elbette biliyor. Şehrin tenha sokaklarında kimlerin canına okunduğuna en yakından o şahit oluyor. Ama söylemiyor, söyleyemiyor… Onun işi soytarılık, eğlendirmek, dert unutturmak. 

Kral çıplak demek deliye kalıyor. 

Kimileri için kapitalizm kazandı demek kolay. Çünkü etrafımızda ne kadar derin ve yakıcı sorun varsa hepsinin sebebi kapitalizm ama bunların sefasını süren başka yüzlerle karşımıza çıkanlar. Maskesi farklı olsa da bu tür zihinlerin arkasındaki aynı çiğlik, ne olursa olsun kazanan tarafta olmak.

Kapitalizmin kazandığını düşünenlerin, “kazanç” olarak nitelendirdiği sonuçlara bakalım. 

Yoksulluk, kadın ve çocuk emeğinin sömürülmesi, doğanın katledilmesi, mülteci sorunları, endüstriyel tarım ve hayvancılığın bedenlerimizi çürütmesi, eğitimin sermaye aracı haline gelmiş olması, mülksüzleştirme, modern kölelik… Daha pek çok şey sayabilirsiniz.

Özetle çocuğunuza temiz kalmış tek bir dere bırakamamak gibi küçük sorunları dert etmiyorsanız “kapitalizm kazandı” demek sizin için zor olmaz. Çünkü tüm bunlar olurken kişisel hayatınızda bir kazanan olmakla yetinebilirsiniz. Kapitalizm buna itiraz etmez, aksine sizi var gücüyle destekleyecektir. 

Zaten kapitalizmin geldiği noktada becerebildiği en büyük iş, insanı “tek başına da kazanan” olabileceği hülyasına ikna etmektir. 

Hatta kapitalizm, refahı hiçbir zaman gerçekleştirememiş olduğu halde buna dair umudu sermaye yapıp defalarca katlayarak iş görür. Bunu da finans diye bir kelime ile süsler ve satar.

Bugün gelinen küreselleşmenin sonucu, tek bir günde yüzlerce farklı ülkeden birbirine doğru yapılan reel ticaretin neredeyse on katı kadar finans akışı gerçekleşiyor. Yani bir ülkeden diğerine gönderilen malın on katı para, oradan oraya gezip duruyor. 

Neyin nesidir bu finans denen sistemin içindeki on kat para? 

Olmayan çalışmanın, hiç takas edilmemiş malın, hiç gerçekleşmemiş hayallerin, hiç var olmamış başarıların karşılığı olan bir maske. Arkasında ise kraldan çok kralcılar. 

Kapitalizm bütün işini, işte bu aslında var olmamış sanal kazancı büyüterek yapıyor. Ekonomi denince sürekli bir “büyüme” lafının sürgit karşımıza çıkması bundan.

Ama günü gelip gereken basit bir maske olduğunda, onu da size büyük bir bedelle satıyor. Mesela ruhunuz karşılığında.

Marx, çok büyük bir adamdı. Büyük bir beyin, az bulunur bir deha olduğu kesin. Bugün tam da itiraz ettiği yerden vuruluyoruz. 

Kendimizi evimizde basit bir maskeyi üretemeyecek noktada görüyoruz. 

Ayağımıza kadar gönderilse mi satın mı alsak diye düşünüyoruz. 

Üçüncü seçeneği düşünemeyecek kadar sönmüş akıllarla Dünya’yı çok iyi anladığımızı düşünüyor ama onu değiştirme cesaretini kendimizde bulamıyoruz. 

Bir gün bahçenizden koparıp bir çocuğa uzatacak tek bir “gerçek” elma kalmayacak. 

O gün hesaplarınızdaki sanal paranın da dijital bir görüntüden ibaret olduğunu anlayacaksınız. Bakalım o zaman kim kazanmış olacak.


 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları