Denize demokrasi mayası çalalım...

06 Şubat 2017 Pazartesi

Sevgili Musa,

Nasrettin Hoca’nın elinde bir kâse yoğurt ile göle maya çaldığı fıkrayı bilirsin... Hani “Ya tutarsa” diye biten... İşte kardeşim, sen ve gazeteci dostlarımız Silivri’de güzel günlere olan inancımıza çalınan bir mayasınız. Sizin direnişiniz ve adaletsizlik karşısında boyun eğmeyişiniz umudumuzu çoğaltıyor.

Neden mi yoğurt ile başladım mektubuma? Çünkü sevgili Musa, Silivri yoğurduyla ünlü... Ve Silivri yoğurdu özelliğini İstanbul’dan uzak bir yerde hazırlanmasına borçlu. Burada yapılan yoğurtlar İstanbul’a deniz yoluyla taşınıyormuş... Ama yolda sarsıntıdan dolayı bozuluyorlarmış. Bu sorunu çözmek için allem etmişler, kallem etmişler ünlü Silivri yoğurdunu üretmişler. Sizler de baskı karşısında yılmayan düşüncelerinizle, ülkemde uzun ve bozuk bir yol olan demokrasinin geleceğini hazırlıyorsunuz, Silivri Cezaevi’nde.

Seninle sohbetlerimizde hep yeni öyküler anlatmamı isterdin ya, ben de düşünüyorum, Silivri hakkında daha ne anlatabilirim diye?.. Hah, buldum; Bizans döneminde İstanbul dışına gelin giden prenseslerin düğünleri Silivri’de yapılırdı. Yani öyle şikâyetçi olmayın… Düğün alanına koydular sizi… Bir de şu var, II. Mahmut çok sevdiği pırlantalı kırmızı şemsiyesini Silivri açıklarında saltanat kayığından denize düşürmüş!

Ama, Silivri hakkında en komik öyküyü Can Dündar’dan dinlemiştim... Can hapis yattığı dönemde cezaevine mahkûmlar için tiyatro gelmiş. Can da, biraz şenlenirim diye tiyatro seyretmek isteyen mahkûmlar listesine adını yazdırmış... Hem de tıraş olmuş, takım elbisesini giymiş... Ee, ne de olsa tiyatro seyretmeye gidiyor... Gel gör ki kardeşim, cezaevinde bir mahkûmun hayatını anlatan bir oyunmuş seyrettiği!

İstanbul’un tarihi kapılarından biri de “Silivri Kapı” adını taşır... Ve ne garip canım kardeşim, sizi İstanbul’dan uzak tutmak için Silivri’de kapıları üstünüze kapattılar!

2017, Cemal Nadir Güler’in 70. ölüm yıldönümü... Bakalım kaç kişi anımsayacak bu ünlü karikatüristi? Seninle çıkar çıkmaz Zincirlikuyu Mezarlığı’na gidelim Musa... Cemal Nadir’in mezarını ziyaret edelim, ustaya karanfil götürelim... Mezar taşında karikatür olan tek mezar da onunki... Çizdiği ünlü karakter “Amcabey” var mezar taşında...

Ne de çok sevilirdi Amcabey... Cemal Nadir, Amcabey’i kış gününde paltosuz çizince “Amcabey’i hasta mı etmek istiyorsun?” diye tepki almış sevenlerinden.

Biliyor musun, Nâzım Hikmet Bursa’da açtığı karikatür sergisine gitmiş Cemal Nadir’in?..

Bernard Shaw’un şu sözü geldi aklıma: “Cezaevleri var oldukça, hangimizin içeride, hangimizin dışarıda olduğu hiç önemli değildir”... Ve diyor ki İrlandalı yazar: “Dışarıdaki duvarları yıkmak kolay. Önemli olan içerideki duvarları yıkmak”...

Ve sevgili kardeşim, seni ve de gazeteci dostlarımızı bizlerden ayıran Silivri Cezaevi’nin duvarları değil, yakın tarihimizde insanların beyinlerine örülen duvarlardır.

Bilginin ışığı... O duvarları yıkacak olan da bilginin ışığıdır!

Biliyor musun Musa, adımı taşıyan tek sokak Silivri’de!

Evet, Silivri’de bir “Şair Sunay Akın Sokağı” var.

Bir ucu denize çıkıyor sokağın.

Özgürlüğe kavuştuğun gün elimizde Silivri yoğurduyla o sokaktan yürüyelim Musa...

Denize demokrasi mayası çalalım!

Hasretle kucaklarım kardeşim, seni ve gazeteci dostları...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları