Türkel Minibaş

Fed Yükselen Piyasaları Niye Öptü?

04 Kasım 2008 Salı

Bizim gibi yükselen piyasalarıninsanları, global mi, mali kriz mi diye tartışadursun Global yatırımcılar yine bizim gibi yükselen piyasalardan bir bir çıkıyorlar.

Anlamak için iktisat eğitiminin kenarından köşesinden geçmek gerekmiyor. Ülkelerin ulusal paralarındaki değer kayıplarına ve de hisse senedi ve tahvil piyasalarındaki hareketlere bakmak yeterli!

Global yatırımcı Türkiyeden de çıkıyor. Ne var ki, geldiği gibi değil; hasar yaratarak çıkıyor. Döviz kuru volatilitesi artıyor. Arttıkça kur yükseliyor, ithalat zorlaşıyor, ihracat gelirleri daralıyor.

Hasarın azaltılması ulusal merkez bankalarının dolar kredisi açma kapasitelerine bağlı. Ama, bu kapasiteyi oluşturmak için hem cari açığın ekonominin yumuşak karnı olmaması lazım. Hem de kısa vadede kredi açacak finansörler lazım.

ABD Merkez Bankasının (Fed) perşembe günü bazı merkez bankalarıyla yaptığı swap anlaşmalarına bakılırsa, finansör ABD. 30 milyar dolarlık anlaşmanın yapıldığı ülkeler ise Meksika, Brezilya, Singapur, Güney Kore.

Malum, swap işlemi dediğimiz bir nevi takas. Bir kurumla belli bir süreyi diyelim ki bir aylık kontrat yaparak YTL karşılığında aldığınız dolarları bir ay sonra YTL olarak geri alma işlemi.

Swap anlaşmalarına gelince... İki ülkenin belli bir zaman diliminde yapacağı ödemelerin nasıl bir takasla gerçekleştirileceğinde anlaşmaları. Özellikle faiz oranları ile kur dalgalanmalarının yüksek olduğu dönemlerde ortaya çıkan kur riskinin yükselmesini önlemek, dahası sonlandırmak için kullanılmakta.

Şimdi Fedin yaptığı da bu. Meksika, Brezilya, Singapur Güney Kore üstünden kur risklerini azaltma çalışması. Hatırlarsanız Fed, eylül sonuna doğru Avusturya ve İsveçe 10 milyar dolar, Norveç ve Danimarkaya da 5 milyar dolarlık döviz takası gerçekleştirmişti. Bu seferki fark, yükselen piyasalara ilk kez el uzatması.

Tabii ki akla hemen Fed, yükselen piyasalara neden el uzatma ihtiyacı duydusorusu geliyor. Bunun için Fedin bu dört ülke merkez bankası bilançolarındaki yerine bakmak lazım. Zira, global kriz dediğinizin temeli finansal serbestleşmeden kaynaklanmakta. Ülke merkez bankalarının sıcak para çıkışıyla uğradığı hasar, bağlantılı ülkeleri de aynı derece sallamakta! Zaten, Fedin açıklaması da bu yönde: ABD Doları üzerinden ortaya çıkan fonlama sorunlarının yayılmasınınengellenmesi!

İşin diğer bir ilginç yanı ise, Fedin kararının açıklandığı sırada IMFnin de acil borç programının başladığını açıklaması!

Fedin ulusal merkez bankalarına kısa vadeli dolar kredisi açma operasyonu ile IMFnin acil borç programı arasındaki bağlantı görülmezse, birçok gelişmekte olan ülke için geleceğin tek bir adı var: Hüsran!

Niye, derseniz... Öncelikle, IMFnin açıklamaları geniş ölçekli kurtarmalara hazır fon birikiminin olmadığını göstermekte. Bilinen, IMFnin elindeki kaynağın 207 milyar dolar civarında olduğu. Bu da IMFnin kaynak aktaracağı ülkelerde seçici davranacağını göstermekte!

Yani? Pakistan, Ukrayna, İzlanda, Macaristan gibi küçük ölçekli ülkeleri tercih edecek!

Kaldı ki, Fedin Brezilya, Meksika gibi daha büyük ölçekli ekonomilerle swap anlaşmaları yapması, IMFnin tercihinin bu yönde olacağını gösteren önemli bir kanıt olarak görülmeli.

Bize gelince Kimse kusura bakmasın, IMF istesek de, kapısına yüz sürsekde zaten bir kaynak aktarmayacak. Bir kere Türkiyenin yukarıdaki nedenlerle IMFnin kaynak dağıtım sıralamasına girmesi zor.

Kaldı ki, ihtiyati stand-byla kapıda tutmak çok daha cazibeli. Düşünün bir kere, IMFnin her gözden geçirmesinden sonra kredi dilimi serbest bırakılacak mı diye bekleyeceğiz.

Yani? IMF kasasında ihtiyat olarak bekletilen parayı almak için gerçekten kredi sıkışıklığı çektiğimize önce inandırmak sonra IMFnin icazetini beklemek gerekecek!

Haydi hayırlısı!

[email protected]

www.turkelminibas.net



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları