Düşmemek için

20 Kasım 2017 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli yurtdışı ziyaretlerde bulunmasının kanıtladığı gibi, Türkiye özellikle son on yıl boyunca uluslararası ilişkilerinde havada dolaşan şaşkın kuş misali konuşlanacak bir yer arıyor ve bir türlü bulamıyor.

Küresel başarısızlık
Kuraldır; sorunları çözmek için silaha başvuran siyaset başarısızdır. AKP dış siyaseti Türkiye’yi güneyinde, çok sayıda ülkenin katılması olası bir savaşın eşiğine taşıyor. Diğer taraftan kimi vatandaşlarının karıştığı yolsuzlukların davaları Ankara’da değil New York’ta görülüyor. NATO’da ABD’den sonra en büyük orduya sahip olmasına karşın askeri manevralarda bile utanç verici derecede küçük düşürülebiliyor.
Bu gelişmelerin de etkisiyle TL yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybediyor ve bu, ekonomiye enflasyon ve işsizlik olarak dönüyor.
Ülkenin dış ilişkilerdeki başarısızlığının birinci nedeni içeride yapılan; destekçilerinden MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin deyişiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Etme Sistemi- CHES (etme sözcüğünü atıp CHS olarak kısaltabileceğimiz) ülkenin yönetimini tek kişiye bırakan anayasal düzenlemedir. Bu ucube rejim, küresel çevrelerde olağandışı bir belirsizlik ve kuşku ortamı oluşturuyor.

Geçmişten ders alınsaydı...
Türkiye dış siyasetteki başarısızlığının ikinci, ancak hiç de ikincil sayılmaması gereken nedeni, bu ülkenin ana akım siyasetinin 1945’ten sonra dünyadaki gelişmeleri doğru okuyamamasıdır.
AKP iktidarının son on yılında tam bir küresel şaşkınlığa ve dış siyasette çöküşe dönüşmüş bulunan bu büyük eksikliği bir ölçüde de olsa giderecek bir çalışma, Küresel Tarihçe, 1945-1979 (Yordam Kitap, Ekim 2017) yayımlandı. Yapıt, dönemin siyasal ve ekonomik gelişmelerinin bilimsel bir çözümlemesini veriyor.
Kendisi 1960’lı yılların o olağanüstü özgürlükçü düşünce ortamının toplumcu ürünü olan; gerek planlama bürokrasisinde, gerekse ODTÜ’deki etkin çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Oktar Türel, (ODTÜ’de akademik unvan ilke olarak kullanılmazsa da burada kullanılması gerekiyor) bu yapıtıyla akıcı bir Türkçe ve sağlam bir içerik ve biçim ile özgün bir ekonomi politik ürünü sergiliyor.
Çalışma, II. Dünya Savaşı sonucu yıkılmış olan uluslararası siyasal ve ekonomik düzenin, kuralları ve kurumlarıyla nasıl yeniden yapılandırıldığını ve işlerlik kazandığını; bunun sonucunda ulaşılan ve kapitalizmin altın çağı denilen ekonomik sıçramayı ve bununla eşzamanlı uluslararası siyasal değişimleri somut olgularla, olaylarla ve ülke örnekleriyle destekleyerek, ayrıntılı biçimde ele alıyor. Soğuk Savaşın ilk evresi olarak adlandırılan 1945-79 döneminin iki kutuplu dünyası; üçüncü dünyanın oluşumu; kapitalizmin niteliksel değişimine bağlı olarak merkez ülkelerinde görülen ekonomi politikası değişimleri; çevre ülkelerinin bunlara uyumu; gelişme iktisadının doğuşu; 1968 sonrasında,1945’te başlayan ve Keynes’in damgasını taşıyan kurgunun ya da Oktar’ın deyimiyle paradigmanın çözülüşünün öyküsü ve Çevrenin buna uyum sağlamasındaki sorunlar, nedenleri ve nasıllarıyla inceleniyor.
Osmanlı’nın çöküşünün görgü tanığı büyük şair Tevfik Fikret, düşmek, etrafı görmemektendir der.
Türkiye etrafını görmek ve düşmemek için, özellikle de küresel belirsizlik bulutlarının koyulaştığı bugünlerde, geçmişin dış dünyasını da enineboyuna ve bilimsel olarak çalışmak, öğrenmek ve özümsemek zorundadır.
Oktar, bu çalışmasının Küresel Tarihçe, 1980- 2009 adlı ikinci kitabını sağlığım elverirse 2019’un ilk yarısında tamamlayacağım diyor. Üretimi çok sağlam olduğu için sağlığı da nasıl olsa elverir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları