Yazgülü Aldoğan

Sistem değişirken restorasyon önemli

07 Ekim 2021 Perşembe

Öyle bir ülke ki en basit sorunu çözmek için bile anayasanın değişmesi gerekiyor! İstanbul’da taksi bulamıyoruz çünkü orta ölçekli bir Avrupa ülkesi nüfusu ve büyüklüğünde olan İstanbul’da 17 yıldır taksi sayısı artırılmıyor. Niye? Taksi plakası sahibi olan, içinde Emniyet mensuplarından şarkıcılara kadar uzanan taksi plakası sahibi “VIP” kişilerin rantı düşmesin diye! Tam iki kez seçilmiş İstanbul Belediye Başkanı taksi sayısını çoğaltmak ve İstanbulluların yollarda kalmasını önlemek istiyor ama merkezi yönetim, UKOME’nin yapısını değiştirmek dahil her türlü numarayı çevirerek bu çözümü engelliyor. Aslında dertleri plaka sayısının sabit kalması değil, kendilerine satılması! “15 Temmuz’da köprüye biz çıktık, Kızılay’a da biz kan verdik!” gibi akıl almaz gerekçeler öne sürüyorlar bunun için, sanırsınız tımarhanede yaşıyoruz. Ülkenin bütün sorunları, çözümü takoz gibi önleyen ucube başkanlık ve tek adam sisteminin değişmesine bağlı! Yetkilerin paylaşıldığı; yargının, yasamanın, yürütmenin birbirini denetleyebildiği; Anayasa Mahkemesi ve diğer mahkeme kararlarının yerine getirildiği; Merkez Bankası, RTÜK, YÖK gibi kurumların özerk olduğu bir parlamenter sisteme geçilmesi şart.  

FABRİKA AYARLARI

Tabii ki taksi sorununa gelene kadar adaletin işlememesi, eğitimin işlevsiz ve değersizleştirilmiş adeta gençlerin istihdam sorununu ertelemek yerine geçmiş olması, gelir dağılımı ve vergi adaletsizliği, ormanların madenciler ve HES’ler tarafından talan edilmesi gibi çok önemli sorunlarımız yok değil. Taksiden başlamamın nedeni, bir günde tek kararla değişip düzeltilebilecek kadar basit olması! Beş bin plaka daha diyeceksin ve bitecek, yolcusu bekliyor, şoförü bekliyor ama başkanlık sistemi önlüyor! Sadece taksi sahiplerinin rantı değil söz konusu olan, İstanbul’da belediyeyi kaybettikleri gün ne demişti Cumhurbaşkanı? “Ben onu topal ördek yapacağım, çalıştırmayacağım.” İBB iş başaramıyor demek için biraz da bu engelleme. İstanbullu taksi bulamayınca kızacak, biz sana oy verdik, çöz, diyecek. Öyle mi? Değil. Herkes biliyor neyin ne olduğunu. Pandemide yardım için yollanan paralarımız bile bankada hâlâ bloke! En son Büyükada İskelesi’nin üst katının mahkeme kararıyla TÜGVA’dan geri alınmasına polisin engel olması, rezillik!

SİSTEM DEĞİŞECEK

İşte bunun için muhalefet partileri harıl harıl yeni bir yönetim sistemi içeren anayasa üzerinde çalışıyor; seçimde kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı tartışmalarına onun için “Başbakan olmak istiyorum” yanıtı veriliyor. Bu seçimde vatandaş cumhurbaşkanı seçmek için değil, yeni bir sistem için oy verecek. Erdoğan, “Biz bu sistemden memnunuz” derken haksız değil, gece yarısı kararnameleriyle hallaç pamuğu gibi atıyorlar ülkeyi. İtiraz edeni dinleyen yok, mahkeme kararları bile boş.

İyi giden az kalmış birkaç kurumu bile bozmak için uğraşan bir devlet yönetimi var; kasabalara kurdukları vakıf üniversiteleri boş duruyor, en yüksek puanla öğrenci alan Boğaziçi Üniversitesi’ni yıkmak için kayyum rektör atamak yetmedi, şimdi sit alanı arazisine çökmek için uğraşıyorlar. Duyarlı yurttaşlar bir gün Kanal İstanbul’a “Hayır” demek için dilekçeyle koşturuyorlar, bir gün Boğaziçi Üniversitesi’ni korumak için. Köylüler ormanlarını, derelerini korumak için jandarma dipçiği yiyor, yine de topraklarında nöbet tutuyor. Milletin yarısı yoksulluktan yardımlarla ancak yetersiz besleniyor, iktidar yandaş beş şirkete gelir garantili projeleri bayram şekeri gibi dağıtıyor! Yol yaptık, hastane yaptık, havaalanı yaptık, köprü yaptık, ama kimse kullanmıyor, biz kullanılmış gibi parasını ödüyoruz demiyorlar, yenilerini yaptırmaya devam ediyorlar. İşte bu yüzden bu sistemin değişmesi gerekiyor.

DİN ŞERBETİ

İktidar sözcüleri ise ortalığı bulandırmak için dindarlık ve etnik sorunlara sarılıyor her zamanki gibi. Bu ülkede dindarlar her zaman namazını da kıldı, orucunu da tuttu, kimse engel olmadı. Köylerde bile iki üç cami var, yurtdışına milyonlarca dolar ödeyerek prestij camileri diktiler! Cuma dışında hepsi boş duruyor. Tıpkı Anadolu liselerini kapatıp yerine imam hatip liseleri diktikleri ama dolduramadıkları gibi.

Muhalefet sadece yeni sistemi değil, iktidara gelir gelmez yangında ilk kurtarılacakların da listesini yapıyor. Kendimizi kandırmayalım; yeni bir sisteme geçiş bugünden yarına olmaz. Giderek büyüyen demokrasi bileşenleri belli ki iktidara gelecek; ama ilk yıllarda sistem bugünkü gibi işleyecek. Zaten bir restorasyon süreci de ancak böyle hızlı yürüyebilir. İşte burada da seçilecek cumhurbaşkanının kimliği önem kazanıyor. Hem ittifakın isteklerine göre restorasyon yapacak hem de yetkilerinin sarhoşluğuna kapılmayacak. O yetkiler ki sıradan bir faninin aklını başından alır. Hassas terazi burada işleyecek. Şimdilik adı konmuyor, herkes de onun için konuşup duruyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları