Yazgülü Aldoğan

Veda etmek için laik ve demokratik Türkiye’yi bekliyor!

23 Eylül 2021 Perşembe

Yakın zamana kadar saçlarını da boyuyordu, şimdi beyaz bırakmış, ama kırmızı rujunu sürüyor hâlâ. O bir kadın ve bundan vazgeçmiyor. Gözleri de keskin, sadece biraz ağır işitiyor. Bastonuyla, ama dimdik yürüyor. O kadar ki ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi’ne gidip meslektaşlarının yürüttüğü, atanmış ve kayyum diye adlandırdıkları rektöre “sırtını dönme” eylemine katıldı! Hani neredeyse öğrencilerle birlikte direniş yapacak, belki de güvenlik görevlilerince itilip kakılacaktı, neyse ki cengâver ruhu ve direniş azmi, hiçbir zaman tüketmediği umuduna rağmen hâlâ çok basiretli. Hafızası da süper, bilinci de. Epeydir görüşmemiş olmamıza rağmen beni görür görmez yazılarımı gazeteden okuduğunu ve cesur bulduğunu, beğendiğini söyleyerek onurlandırdı! Oğlumun hatırını sorarak iyice şaşırttı. Bir Kızılderili bilgeliği ve hafızası var. “Yüz Yıllık Umut” kitabının 25 yıl sonra yapılan yeni baskısına ekleri ve düzenlemeleri de kendi yapmış. “Kitabın bazı kısımlarını yeniden düzenleme gereği duydum, yaşama ilişkin bazı anılarımı ekledim. Bugün tüm dileğim, Atatürk izinde giden, laik ve demokratik bir Türkiye’ye veda edebilmektir” diyor, Nermin Abadan Unat!

YÜZ YAŞINDA, AKLI BAŞINDA

Yüzüncü doğum gününü kutlarken yeniden gündeme geldi hocaların hocası, Cumhuriyet kuşağının yaşayan en önemli temsilcilerinden. İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı, kadın hakları aktivisti Nazan Moroğlu’nun düzenlediği kutlama toplantısında kendisini gölge gibi takip eden bir kamera var. Alman prodüktör Uli Gaulke’nin birçok ülkeden birer simge kadının hayatını belgesel yaptığı dizide Türkiye’den de Nermin Abadan Unat seçilmiş. Onunla kendisinin de anadili olan Almanca konuşuyor, bize dönüyor Türkçe konuşuyor. İngilizce, Fransızca biliyor. Şimdiki gençler iyi bir eğitim almak için akın akın yurtdışına giderken tersine göç yapıyor; kendisine paralı eğitim aldıracak imkânı olmayan ailesiyle Avusturya’da yaşayan Nermin, devlet okullarında eğitimin parasız olduğunu öğrendiği Türkiye’ye geliyor, Atatürk Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında İzmir’de liseyi, İstanbul’da hukuk fakültesini, öğrencilere ders verip harçlığını da çıkararak, ücret ödemeden eğitimini tamamlıyor! 

TEK DAVALIK AVUKAT

Sonrası, Cumhuriyet değerleriyle gelişen ve kadının önünü açan Türkiye’de rüya gibi bir kariyer. Avukatlık stajı ve tek davalık meslek yaşamından sonra akademik kariyeri, Mülkiye diye kısalttığımız adıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin en değerli akademik personeli arasına girmesi, Basın Yayın Yüksekokulu’nun kuruluşuna emek verişi, Türkiye’yle kamuoyu araştırmaları, kadın hakları gibi yeni disiplinleri tanıştırması, hatta Almanya ve Avrupa’ya işçi göçü konusunda araştırma yapan ilk akademisyenlerden olması onu önemli ve eşsiz kılıyor. Bu konularda yaptığı araştırmalar, yazdığı eserler ve makaleler uluslararası literatüre girmekle kalmıyor, yeni araştırmalar yapmak için örnek oluyor, yol açıyor. 

100 yıllık bir yaşam, bir gazete makalesine elbet sığmaz; önerim, “100 Yıllık Umut” adlı kitabı alıp okumanızdır. Ben size anılarımızı anlatabilirim. Gazetecilik yapmak için en iyi eğitimi verdiğini düşündüm Basın Yayın Yüksekokulu’na yazıldım. SBF’nin en iyi hocaları derslerimize girerdi. Prof. Dr. Nermin Abadan “siyaset sosyolojisi” anlatmıştı. Daha sonra haberleşme sosyolojisi dalında doktora yapmama örnek olacak, hatta içine yine göç konusunu katacaktım. Kamuoyu araştırmacısı olmak istiyordum. Gazeteci olmak istiyordum, akademik kariyer yapmak istiyordum. Sorbonne’dan doktoralı bir aday olarak üniversiteye başvurduğumda jüri üyelerinden biriydi. Meslektaş olmuştuk, ne büyük onur. Eleştirir, yol gösterirdi. Her karşılaştığımızda izlediğini hissettirdi, hiç unutmadı, daha değerli ne olabilir? Sadece bilimsel katkılarıyla değil, siyasi duruşu, laiklik, demokrasiye bağlılık, kadının insan hakları savunuculuğundan asla vazgeçmeyişi ne kadar değerli, birkaç kuruşluk çıkar uğruna boyun eğen sahte aydınların yanında? 

Ve bir asırlık bir ömür! Doğa, onun ayakta ve dik durma çabasına saygı gösteriyor. Elden ayaktan düşmedi, bilinci ve hafızası sapasağlam. “Atatürk ilkeleri doğrultusunda laik ve demokratik bir Türkiye’ye kavuşmadan gitmeyecek” belli ki. O gün geldiğinde, bunun tadını çıkarmak için de yaşamalı, sağlıkla, hepimize örnek ve umut olarak! Çünkü o umudunu hiç kaybetmiyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları