Dansta ve aşkta sınır yok

05 Şubat 2023 Pazar

Monte Carlo Balesi, klasik baleye çağdaş dokunuşlar, yorumlar getiren; mükemmelliğini çoktan kanıtlamış, dünyanın sayılı topluluklarından biri. Yıllardır yaratıcı ve çarpıcı koreografileriyle topluluğa birkaç sınıf atlatan yöneticisi Jean Christophe Maillot’nun önderliğinde harikalar yaratmaya ve dünyayı dolaşmaya devam ediyor. Bundan beş yıl önce İstanbul’da “Kuğu Gölü”ne nazire sundukları “GÖL” ve hırçın kuğular, unutulur gibi değildi!

Bu bir çırpıda söylediklerimi dans meraklıları anımsamış olmalı ki Zorlu’daki iki temsilleri de tıka basa doluydu. Bu kez Prokofief’in görkemli müziği eşliğinde sundukları eser “Romeo ve Juliet”. Ama ne sunuş! 

FARKLI YORUM 

Shakespeare’in ölümsüz eserini Jean Christophe Maillot yeniden “yazmış/ kurgulamış”. İki ailenin amansız düşmanlığından çok, ”çocuk bunlar” dediğimiz afacan, delidolu gençlerin adım adım trajediye sürüklenişlerini, onları kurtarmaya çalışan rahibin gözünden ve iç hesaplaşmasından anlatmış. Ve böylesi, insanın içini  daha da çok acıtıyor.  

Evet, çocuk bunlar, gülüp eğlenen, birbirine sataşan, kavga eden, eğlenen, âşık olan, sevişen, kıskanan... Tüy gibi hafif, uçucu, sabun köpüğü gibi, adeta oyun gibi başlayıp... Ahlar ve keşkelerle ilerleyen, her saniye daha çok yoğunlaşan, yoğunlaştıkça derinleşen, derinleştikçe bam telinize basan, insanı isyan ettiren rastlantısal yanlışlarla ölümle sonuçlanan bir anlatı. (Böylesi içinizi daha çok yakıyor.) 

FARKLI TEKNİKLER     

Bomboş sahnede, sadece hareket eden bomboş kıvrımlı panolar var. Uzayıp giden çarşafı saymazsak, hiçbir aksesuvar, dekor ögesi, göz boyamaca yok. 

Bu boşluk ve yalınlıkta her devinim, her bakış, her uzanış daha çok öne çıkıyor. Bir parmak hareketi, bir ağız ya da dudak sahnede büyüdükçe büyüyor. Panoların kayması mekânı belirleme işlevinden öte devinimi bütünlüyor. Adeta bu pastel ışığa gömülü panolar da “dans ediyor”. (Dekor: Pignon Ernest) Jerome Kalan’ın pastel renkli, uçuşan muhteşem kostümleri, aileleri belirlerken hem  soyluluğu hem de çıplaklığı yansıtıyor. Dominique Drillot’un ışıkları güzelliği, uçuculuğu, gençliği, yeniliği, eşsiz uyumu ve mükemmelliği taçlandırıyor. Bu üç öge bir bütün! 

Maillot, zaman zaman sinema tekniğinden yararlanıyor. En kritik anlarda hareketi donduruyor örneğin... Ya da ağır çekime dönüştürüyor. Ve o anların etkisi  bin kat yoğunlaşıyor. (âşk sahnesi- sevişme sahnesi- Tibalt ve Mercurio’nun ölüm anları vb.) 

Kadınlar hep ön planda. İngiliz Anna Blackwell (Jüliet) ve İtalyan Tribuna Simone (Romeo) arasındaki elektrik ve uyum çarpıcı. Ama Juliet’in annesi Amerikalı dansçı Adams Portia Soleil milleti avucunun içine alıyor. 

Tüm danslarda eller ve kollar hep ön planda. Romeo ve Juliet önce elleriyle seviştiler sonra dudaklarıyla! Hiçbir klasik, modern, çağdaş dans ya da balede dudakların bunca kullanıldığını izlemiştim. 

Romantizmle erotizm arasındaki bu mükemmel şölenden ayrılırken aşkta da dansta da yaratıcılıkta da sınır yok diyordum kendi kendime.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları