Görsel manifestolar

06 Aralık 2020 Pazar

Biri, sadece ülkemin değil, bence dünya resim sanatının önemli temsilcilerinden; biri de dünya edebiyatının en değerli, en sevilen yazarlarından: Erol Akyavaş ve Orhan Pamuk. Her ikisi de gün gelmiş, kendilerini ifade etmek, duygu ve düşüncelerini hepimizle paylaşmak için fotoğraf sanatına sarılmış... Bu sarılışta, tüm birikimlerini omuzlamışlar. Sonuç: Ülkeme dair, dünyaya dair görsel manifestolar. Sadece görsel değil, tüm duygu ve düşüncelerini de ortaya koyan manifestolar... 

İkisinin de kitaplarını incelemek için fırsatım oldu. Birbirinden çok farklı bu iki kitabı minicik bir yazıya sığdırabilmek için sizleri telegrafik bir gezintiye çıkarıyorum: 

Gecenin öteki yüzü 

Orhan Pamuk’un “Turuncu” adlı kitabında (Yapı Kredi Yayınları) başrol gecede. Hayır başrol ışıkta, hayır hayır, başrol değişimde. 

Elinde, her tür gece ışığına açık bir fotoğraf makinesi, arkasında koruması, İstanbul’un “en ücra, en uzak sokaklarına, en tehlikeli mahallelerinde yürürken” yıllar içinde ışıkların değiştiğine tanıklık ediyor... Sarı ve turuncu ışıkların yerini yavaşça ya da sinsice beyaz ışıklar alıyor... (Hangimiz hatırlamaz ki eski floresanlarda kumaşın gerçek rengini anlamak için annelerimizin kumaşı alıp dükkânın dışına, gün ışığına çıkardığını...)   

Işık değişimiyle birlikte kentin de dokusu, toplumun da dokusu değişiyor. Orhan Pamuk’un çektiği, içine mutlak, sarı, turuncu ışığın sızdığı kenar mahallelerin fotoğraflarına baktıkça siyasal ve toplumsal değişime de tanıklık ediyoruz. Zaten yazarın da istediği bu. O, yıllardır    İstanbul’un kaybolan görüntüsünü korumaya çalışıyor. Baktığımızı görelim istiyor; fark edelim, bu değişimin bilincine varalım, kavrayalım anlayalım istiyor.   

Kitabın başındaki ayrıntılı açıklaması, bize bu görsel döküm için yeterince ipucu veriyor. Örneğin:  

“Sokaklarda, herhangi haklı bir bahane olmadan asılan bayraklar bir içe dönüşe işaret ediyordu. On yıl önceki milliyetçi coşku Kürtlere, Ermenilere, azınlıklara yönelik bir öfke taşırdı. Şimdiyse bayraklar daha çok Batı’ya karşı bir geri çekilişi ifade ediyordu. (...) Hükümete karşı oyların çok yüksek olduğu yerlerde ise Türk bayrakları, herhangi muhalif bir sözün yasak olduğu şehirde sanki ‘Ben de buradayım!’ demek için asılmışlardı yalnızca.”  

Erol Akyavaş - Hindistan

Şekiller ve dokular 

Sözünü ettiğim ikinci kitap ise ender sanat kitapları koleksiyonu yapanlara yönelik bir eser. Değerli ressam / mimar Erol Akyavaş’ın (1932-99) Hindistan, Meksika ve Peru’da arkeolojik ve antik kentlerden çekmiş olduğu siyah beyaz fotoğraflardan oluşuyor. 

Kitabın tasarımı mimar ve fotoğraf sanatçısı Ahmet Ertuğ tarafından gerçekleştirilmiş dersem, Ahmet Ertuğ Sanat Yayınları’nı bilenler, bu kitabın da neden çok özel olduğunu anlayacaktır. Önsöz de ona ait. Metinlerin yazarı ise sanat tarihçisi Rolf Sachsse’nin. Kitabın baskısı Almanya’da, el yapımı cilt işlemleri, özel kutusu İtalya’da yapılmış. Öyle böyle değil, tam bir mücevher. 

Erol Akyavaş’ın fotoğraflarında da bence başrol ışıkta. Burada ışık bir araç. Kültürel katmanları vurgulayan; taşın/ahşabın/herhangi bir malzemenin dokusunu ortaya çıkaran;  fotoğraflara eşsiz bir şiirsellik, olağanüstü bir görkem kazandıran bir araç. Sarsıcı ve çok etkileyici...  

Bu kitabının satışından, Akyavaş ailesi tarafından elde edilecek gelirin tamamı Türk Eğitim Vakfı “İlona - Erol Akyavaş” burs fonuna bağışlanacak ve bu fondan, güzel sanatlar ve müzik alanında yüksek lisans eğitimi yapan gençler faydalanacak. 

Her iki kitap da fotoğrafın gizemli ve büyülü yanlarını yansıtırken çekenin de ruhunu ortaya koyuyor! 

Yaşasın fotoğraf! Yaşasın kitaplar! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları