Pimi çekilmiş bombaya dönüşen ‘maneviyat’

30 Mart 2021 Salı

Gazetede bir fotoğraf. Sivas’ta çekilmiş. Ellerini açmış dua eden adamlar görülüyor.

İnternette bir video. Meydanda yere naylon serilmiş, birbirine yanaşmış koyunlar, koçlar titriyor. Etraflarını çeviren erkek grubu heyecanlı bir bekleyiş içinde.

Sivas’ta bir dernek, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı için “şükür kurbanı” kesmiş...

8 hayvan katledilmiş.

Bir adam uzatılan mikrofona, elinde tuttuğu kâğıtta yazılı olan açıklamayı okuyor: 

“Bugün İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının bizlerde uyandırdığı memnuniyet ve heyecanı sizlerle paylaşmak üzere toplanmış bulunmaktayız.

Kadını korumak iddiası ile ortaya çıkan bu sözleşme yürürlüğe girdiği günden bu yana kadın cinayetleri her geçen gün artmış, ailelerde iç huzur kalmamış, gay, lezbiyen ve ismini dahi anmaktan hayâ edeceğimiz çeşitli sapkınlıklar toplumumuza nüfuz etmiştir. Bizler, kadınlarımızı korumak için Batı’nın sefih kanunlarına muhtaç değiliz. Kadınların öldürülmelerini bırakın, cenneti anaların ayakları altında gören bir medeniyetin evlatlarıyız. 

Huzursuzlukların temelinde maneviyatsızlık ve milli değerlerden uzaklaşma yatmaktadır. İstanbul Sözleşmesi, Siyonizmin tüm dünyada dayattığı kadını koruduğu iddiasıyla ortaya çıkan ama neticede toplumsal cinsiyet eşitliği gibi tanımlamalarla fıtrata aykırı bir söylemi içinde barındıran, son kalemiz olan ailemizi tahrip eden pimi çekilmiş bir bombadır.” 

Sonrasında hayvanların boğazları kesilerek canları alınıyor. 

ŞİDDET, VAHŞET, DEHŞET

Bu olay, başlı başına şiddettir. Kadınları şiddetten korumak için imzalanan uluslararası sözleşmeden çıkılmasını can alarak kutlamak, masum hayvanları meydanda sergilemek katıksız şiddettir. Hayvanlara bu dehşeti yaşatanlar, insanlar için de bir başka dehşetin fitilini ateşliyor. 

Yapılan açıklama LGBTİ+ bireylere karşı açık bir nefret suçudur. İnsanların biyolojik ya da farklı nedenlerle sahip olduğu cinsel yönelimi “sapkınlık” olarak duyurmak suçtur! Bunun sonucunda ortaya çıkabilecek şiddetin tetikleyicisidir. 

Daha geçen hafta Kocaeli’nde işitme engelli bir vatandaşı “eşcinsel” diyerek öldüresiye döven barbarın haberleriyle doluydu medya. Savcılar, LGBTİ+ bireylere yönelik nefret suçlarına karşı gerekeni yapmazsa, bu tür olaylar yayılır.

Maneviyatı, milli değeri ağızlarından düşürmeyenler, her fırsatta Osmanlı tarihine övgüler düzenler, o dönemde saraylarda yaşananları bilmiyor olamaz, değil mi?

Bilmiyorlarsa, Rıza Zelyut’un “Osmanlı’da Oğlancılık” adlı kitabını okumalarını öneririm. Acemi oğlanlar, iç oğlanları, hamam oğlanları, tavşan oğlanlar, oğlancılığın çeşitleri, oğlancıların mekânları ve daha fazlası bu kitapta yer alıyor. “Yerli ve milli” söylemini benimseyenlerin kendi tarihini de iyi bilmesi gerekir, değil mi?

TARİHTEN DERS ALIN!

Toplumdaki huzursuzluğun nedeni, “milli değerler” gerekçe gösterilerek sürekli belli grupların hedef yapılması, bu yüzden şiddet uygulanması ve can alınmasıdır. 

Huzur istiyorsanız, gerçekten maneviyata önem veriyorsanız, bırakın yetişkin iki insan arasında karşılıklı rızaya dayanan cinsel ilişki ile uğraşmayı da son 20 yıldır AKP iktidarının siyasete yerleştirdiği rüşvetçi, yalancı, dolandırıcı, madde bağımlısı insan profiliyle, Ayvatoğlu gibilerle uğraşın. 

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin fıtrata aykırı olduğuna kim karar veriyor? Kendi inançlarını topluma dayatan yobazlar mı? İstedikleri kadar reddetsinler; 21. yüzyılda, yaşadığımız iletişim çağında ne bu kavramın önünü tıkamaya ne de bilimi susturmaya güçleri yeter.  

Bilimin ve eşitliğin karşısına dini koymak, akıl işi değildir. Tarih bunun acıları ile doludur. 

Sivas’taki gibi hedef göstermeler, üzerine benzin dökülmüş saman balyasına çakılan ateştir. Üstelik bu kentin tarihinde hiçbirimizin aklından çıkmayan o korkunç katliam varken, bunlara göz yummak, şiddet sarmalına açık davetiyedir. 

Pimi çekilmiş bombaya dönüşen, hedef gösteren “maneviyat” söylemidir.

Toplumsal barışı dinamitleyen asıl neden budur. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları