Siyasal İslamın panzehiri laiklik

28 Mart 2021 Pazar

Bir yazarın en mutlu anlarından biri, yazdığı kitabı eline ilk aldığı andır. Aylarca, yıllarca süren çalışmaların sonucunda, düşünce ve duyguların vücut bulmuş halini dokunarak hissettiği andır. 

Geçen hafta elime aldığım bir kitap, kendi yazdıklarımı ilk kez elime aldığımda yaşadığım hissi uyandırdı. Kitabın tek yazarı ben değilim, ortaklaşa bir eser ama hissettiğim mutluluk ve heyecan aynı!

Çünkü kitabın adı Cumhuriyet ve Laiklik

Yayımlayan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği.

Kapak görselinde 1971 yılında Londra’daki bir hastanenin laboratuvarında çalışan Dr. Türkân Saylan var.

Alçakça cinayetlerle aramızdan alınan tüm laiklik ve demokrasi şehitlerimize ithaf edilmiş bir kitap!

Ve içinde Aysel Çelikel, Ahmet Yıldız, Birsen Gökçe, Emre Kongar, Gamze Y. Özdemir, Harun Tepe, İbrahim Ö. Kaboğlu, Korkut Boratav, Murat Katoğlu, Nergis Mütevellioğlu, Özer Ozankaya, Taner Timur gibi çok değerli bilim insanı ve araştırmacılarla birlikte benim de “Cumhuriyet Devriminin Laiklik İlkesine Yöneltilen İkinci Cumhuriyetçi Tezlerin Eleştirisi” başlıklı bir makalem var. 

DİNİ İNANÇLAR KAMUSAL ALANDA BELİRLEYİCİ OLAMAZ

1990’larda Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Taner Timur ve Prof. Dr. Özer Ozankaya’nın öğrencisiydim. Boratav ve Timur, yüksek lisans tezimin değerlendirildiği jürideydi. Şimdi hocalarımla ve bütün bu saygın isimlerle aynı kitapta yazar olarak yer almak, benim için büyük bir onur. 

Prof. Dr. Nergis Mütevellioğlu, müthiş bir özenle koordinasyon görevini yürütüp derleme işini üstlendi ve ortaya iyi bir kaynak çıktı. Kitabın laik, demokratik Cumhuriyetin saldırı altında olduğu böyle bir dönemde yayımlanması ayrıca önemli. 

ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’in Önsöz’deki yazısından alıntıladığım bu bölüm, kitabın amacını da ortaya koyuyor: 

“Laiklik dine değil, din savunusu görüntüsü altında belirli bir inancın diğerlerine üstünlüğünün topluma dayatılmasına karşıdır. Laiklik ilkesinin özel alanda her yurttaşın dini inançlarını dilediği gibi yaşamasına hiçbir itirazı yoktur. Laiklik ilkesi ile bağdaşmayan ve karşı durduğumuz, dini inançların kamusal alana taşınması, kamusal alanda dini tercihlerin belirleyici olmasıdır. Özlemimiz ve talebimiz, laik Cumhuriyetimizin kazanımlarının korunup geliştirildiği demokrasinin tüm kuralları ve kurumları ile işlerlik kazandığı, insan haklarının dokunulmaz olduğu bir Türkiye’de yaşamaktır.” 

ÖZGÜR DÜŞÜNCE İÇİN LAİKLİK!

Tarikat ve cemaatlerin devletin tüm kurumlarına çöreklendiği, laikliği savunmanın neredeyse suç haline geldiği, açıkça halifelik ve şeriat çağrılarının yapıldığı, yasalara şeriat hukuku uygulamalarının sokulduğu bu dönemde laikliğe her zamankinden daha güçlü bir şekilde vurgu yapmak zorundayız. 

Sağdan oy devşirme çabasına girip laikliği ağzına almayan muhalefetin ve “laikçi” diyerek dincilere selam çakanların aksine, laikliğin bu coğrafya için hayati olduğunu yüksek sesle dile getirmek zorundayız.

Laiklik olmazsa bu ülkenin özellikle kadınlar ve LGBTİ+ bireyler için yaşanmaz olacağını anlatmak zorundayız. 

Laiklik olmazsa Türkiye’de iç barışın yok olacağını hiç durmadan söylemek zorundayız. 

Mezhep savaşlarının darmadağın ettiği Ortadoğu’nun köşebaşında yaşarken, siyasal İslamın panzehirinin laiklik olduğunu haykırmak zorundayız.

Çağdaşlığın, aydınlanmanın yolundan şaşmamak için özgür düşüncenin önündeki engelleri kaldırmak için laikliğe tüm gücümüzle sahip çıkmak zorundayız!

Prof. Dr. Türkân Saylan’ın aziz anısına saygıyla...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları