Birol Başaran savunmasını yaptı

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Birol Başaran, ''Ben ODTÜ'de okumuş, sol görüşlü bir insanım. Adı 'Ergenekon' olan bir derneğe bile üye olmam'' dedi.

Yayınlanma: 17.12.2009 - 08:47
Abone Ol google-news

Tutuklu sanık Başaran, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, görsel sunum şeklinde hazırladığı savunmasını tamamladı.

Başaran, savcılığın ortaya koyduğu bütün deliller ve verilerin bir kopyasının kendilerine verilmesi gerektiğini, bunların hepsinin savunmalarını kısıtlayan bir neden olduğunu söyleyerek, savcıların Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134. maddesini anlamadıklarını düşündüğünü ifade etti.

Bilgisayardaki belgelerin, oluşturulma ve değiştirilme tarihlerinin değiştirilebileceğini belirten Başaran, bilgisayar ortamında bunu göstermeye çalıştı.

Savcıların masasının mahkeme heyetinin masasıyla aynı seviyede olmasını eleştiren Başaran, sanıkların ve savcıların hakimin karşısında aynı seviyede olması gerektiğini ve bunun dünyanın her yerinde de böyle olduğunu aktardı.

Başaran, ''Ben savcılarla eşit bir maç yapmak istiyorum. Siz de hakem olun'' dedi.
Tutuklu sanık Başaran, bir önceki duruşmadaki savunmasında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a teşekkür ettiğini ve selam gönderdiğini hatırlatarak, ''Selamım, CHP'nin 'Ergenekon'la bağlantısı var diye yorumlanmış. 1 Mart tezkeresine Baykal karşı çıkmıştı ve tezkere çıkmadı. Recep Tayyip Erdoğan, bugün Arap dünyasında seviliyorsa bunu biraz da Baykal'a borçlu. Eğer Irak'a girilseydi Erdoğan bu kadar sevilmeyecekti. Burada Baykal'a borçlu. Çünkü, Baykal onu engelledi'' diye konuştu.

Ergenekon davasının Tuncay Güney ve Osman Yıldırım'a dayalı altı boş olan bir dava olduğunu savunan Başaran, ''5-10 yıl sonra her şey ortaya çıkacak. Bu insanların suçsuz olduğu ortaya çıkacak. O zaman da Baykal ve CHP'nin haklı olduğu görülecek'' dedi.

''Ben ODTÜ'de okumuş, sol görüşlü bir insanım. Adı 'Ergenekon' olan bir derneğe bile üye olmam'' diyen Başaran, ''(Ergenekon) kelimesini daha çok sağcılar kullanır. Kanarya sevenler derneği olsa dahi 'Ergenekon'a üye olmam. Ben bu ülkenin yetiştirdiği iyi bilgisayar uzmanlarından biriyim. Bizi tutuklamakla sadece bize değil, ülkeye de zarar veriyorsunuz. Bu ülkede son seçimlerde CHP 9 milyon oy aldı. Bu, aileleriyle birlikte 20 milyon kişi AKP'nin yönetimini istemiyor demektir. Eğer bu terör suçuysa ben cezama razıyım. Ben bu ülkeyi de seviyorum, insanları da seviyorum. Sadece AKP'nin ülkeyi yönetmesinden memnun değilim. Bu terör suçuysa, ben cezama razıyım'' şeklinde konuştu.

USİAD'ın Doğu Perinçek ve Veli Küçük'le irtibatlandırıldığını ifade eden Başaran, onların kişiliklerine bir şey söylemediğini, ancak USİAD'ın, ülkesini seven iş adamlarının kurduğu bir dernek olduğunu kaydetti.

Her yıl USİAD'da hırsızlık olaylarının olduğunu ileri süren Başaran, ''Sadece bilgisayarların hard diskleri alınıyordu. Her yıl olur bu. Sonra anladık ki bunu yapan polis'' dedi. Başaran, önceki gün başladığı savunmasını, yaklaşık 10 saatte tamamladı.

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Birol Başaran, tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur'un, dostu olduğunu belirterek, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ile organik bağının 2005 yılı Aralık ayında koptuğunu ancak Eruygur ile ilişkisini kesmediğini bildirdi.

Başaran'ın, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını tamamlamasının ardından avukatı Celal Ülgen söz alarak, müvekkilinin aynı zamanda avukatı olan Filiz Esen ile ilgili, iddianame ve eklerinde kanıt olarak yer alan telefon görüşmesi kayıtlarının çıkarılmasını istedi.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise Başaran'ın, Esen'in avukatı olduğunu söylediğini ancak ADD'de birlikte faaliyet yürüttüklerini ve aynı zamanda arkadaş olduklarını kaydetti. Pekgüzel, konuşma kayıtlarının dosyadan çıkarılması talebinin reddedilmesini istedi.
Duruşmada, daha sonra Başaran'ın çapraz sorgusuna geçildi.

Savcı Pekgüzel'in Şener Eruygur ile ne zamandan beri tanıştığını sorduğu Başaran, emekli olduktan sonra Fenerbahçe Orduevine yerleşen Eruygur'un, yakın olduğu için Kadıköy ADD Şubesine geldiğini ifade ederek, o dönemde kendisinin de ADD'de Kadıköy Şube Başkanı olduğunu söyledi.

ADD'den 2005 yılında ayrılığını, bunda Eruygur'un bir etkisinin olmadığını anlatan Başaran, ''Şener Bey emekli olmuş, sivil toplumla ilgili bir şeyler yapmak istiyor. ADD nasıl diye bizden fikir almaya çalışıyor. Ben ona, 'size uygun değil' demedim. Ne o bana, ne ben ona herhangi bir telkinde bulunduk. Ben ADD'den dönerken o ADD'ye gidiyordu. O üye olduğunda ben başkandım ama yönetimde beraber çalışmadık'' dedi.

Savcı Pekgüzel'in, ADD'den organik bağını kopardıktan sonra da Eruygur ile toplantılar yaptığını belirtmesi üzerine Başaran, 2005 yılı Aralık ayında ADD ile organik bağını kopardığını ifade ederek, ''Şener Bey ADD'de çalışmak istiyor. Bizden fikir istiyor. ADD ile organik bağımın olmaması birilerine fikir vermeme engel değildir. Şener Eruygur benim dostum. Atatürkçü Düşünce Derneği ile organik bağım Aralık 2005'te koptu ancak Şener Bey ile ilişkimi kesmedim. Ondan sonra da görüşmeye devam ettim. Dostluğumuz sürdü. Toplantılarımız dernekle ilgili değildir. Harbiye Orduevinde yemek yedik. Mecidiyeköy'deki toplantı da dostluk toplantısıdır. Yemek yedik, ut çalındı, eğlendik'' diye konuştu.

Başaran, Savcı Pekgüzel'in, Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği (USİAD) ile ilgili bir belgeye ilişkin sorusu üzerine, lobi ve benzeri örgüt dokümanının hiçbirini okumadığını belirterek, ''Doküman zırvalıklarının hiçbirini okumadım. USİAD ile ilgili olanı da okumadım'' dedi.

Pekgüzel'in yine bir dokümana ilişkin sorusu üzerine de Başaran, ''Kim yazdı, altında imza var mı?'' diye sordu.

Pekgüzel'in, ''Örgüt dokümanında açıkça isim yazmaz'' sözlerine Başaran, ''Sizin yazmadığınız ne malum?'' karşılığını verdi.

Başaran, kaynağı belli olmayan dokümandan kendisine sorular yöneltildiğini belirterek, USİAD'ın kurucu Genel Başkanı Kemal Özden ile hiç yan yana çalışmadıklarını söyledi.

Rapordaki isim tartışması

Pekgüzel, ADD'nin Kadıköy Şubesinin 2003-2005 dönemine ait faaliyet raporunda, 14 Eylül 2004 tarihinde dernek binasının bağış yoluyla alındığı, Başaran'ın da bağışta bulunduğunun belirtildiğini ifade ederek, böyle bir bağış yapıp yapmadığını sordu.

Avukat Celal Ülgen itirazda bulunarak, bu raporda Başaran'ın adının geçmediğini söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün de bunun iddianamede olup olmadığını sorması üzerine Savcı Pekgüzel, bu raporun Başaran'ın adının yer aldığı şekilde iddianame ve eklerinde bulunduğunu kaydetti.

Başaran da ADD Kadıköy Şubesinin kullandığı daireyi 2003-2004 yılında kendisinin bağışladığını belirterek, bunun gizlenilen bir şey olmadığını ifade etti.

Avukat Ülgen, tekrar itirazda bulunarak, kendilerine verilen eklerdeki faaliyet raporunda Başaran'ın adının olmadığını tekrarladı. Pekgüzel de bunun eklerde olduğunu kaydetti.
Başkan Şengün'ün ''Bu farklılık nedir Savcı Bey?'' diye sorduğu Pekgüzel, kendisinde bulunan word belgesi şeklindeki faaliyet raporunda daireyi Başaran'ın bağışladığının anlatıldığını belirterek, ''Gelip bakabilirler. Dijital incelemelerde var. Belki pdf dosyalarında yoktur. Ayrıca Şener Eruygur'un ifadesinde de var'' diye konuştu.

Şener Eruygur'un avukatı Filiz Esen ise ''İfadesi alınırken yanındaydım. Müvekkilim Eruygur'un beyanlarında böyle bir konu geçmiyor'' diye itiraz ederek, ifadenin kendisine gösterilmesini istedi.

Savcı Pekgüzel, verilen öğle arasının ardından devam edilen duruşmada, Şener Eruygur ve avukatından özür dileyerek, Birol Başaran'ın daire bağışladığının İlker Güven'in 4 Temmuz 2008 tarihli ifadesinde geçtiğini söyledi.

Avukat Celal Ülgen de böyle kapsamlı bir dosyada hata yapmanın çok doğal olduğunu belirterek, özür dilemeye gerek olmadığını ifade etti.

Birol Başaran da savcının elindeki raporun birinci versiyon olduğunu ifade ederek, ''Bu faaliyet raporunu biz yazdık. İlk yazdığımızda benim daireyi bağışladığım yazıyordu. Sonra gerek yok diye bu kısmı çıkarttık, sekreterle bazı düzeltmeler yaptık'' dedi.


Pekgüzel'in, Emin Gürses'le irtibatı olup olmadığını sorduğu Başaran, ''Hayır, yok'' dedi.
Pekgüzel, daha sonra Başaran'a, ''Demokrasi Platformu mail grubu''na gönderdiği maili okuyarak, ''Burada kast ettiğiniz, tatilini yapan subaylardan istediğiniz nedir? Açıklar mısınız?'' diye sordu.

Bunun üzerine araya giren Başaran'ın avukatı Celal Ülgen, ''Bu soru iddianamenin müvekkilim ile ilgili bölümlerin hiçbirinde yok. Dolayısıyla soruyu cevaplayacak bir savunma hazırlamadık. Sanığın hukuku bilmemesinden yararlanılarak, savcılar tarafından posasının çıkarılmasına izin verilmemeli'' dedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de ''Sanık sizin müdafinizdir. Mahkemenin de koruması altındadır'' diye konuştu.

Başaran da soruya cevap vermek istediğini belirterek, ''Türk Telekom'un satılmasını istemiyordum. Yazıyı biraz da sert yazmışım. Türk Telekom'un satılması çok kötü bir şey. Bu yazıyı yazıp mail attım. Türk Silahlı Kuvvetlerinden istediğim, stratejik önemdeki yerler satılırken 'siz de araya girin'. Bunun Türkiye için çok önemi var'' şeklinde konuştu.

Pekgüzel'in, ''Subaylar memur değil midir?'' sorusuna da Başaran, ''Tabii ki memurdur ama TSK önemli bir kurumumuz. O da düşüncesini söylesin. Benim TSK'dan istediğim bu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbe yapmasını hayatım boyunca istemedim'' yanıtını verdi.

Pekgüzel'in, ''Hukuk ve Siyaset Okulu Paneli''nin halka açık yapılıp yapılmadığı ve özel bir davetle mi katılımın olduğu şeklindeki sorusunu da Başaran, ''Saatini öğrendim, gittim. Paneli yaptım ve çıktım. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), 7 gün panel düzenlemiş. Bir gün de ben konuştum. Halka açık bir şey değil. O yüzden önce ADD'de kayıt yapılıyor. 7 gün sonunda sertifika verilmiş. Halka açık olmadığı için kayıt yapmak için izin alınması gerekiyordu. Gizli bir çekim'' diye yanıtladı.

''Darbeye falan ihtiyacımız yok"

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın, ''Hukuk ve Siyaset Okulu Paneli'ndeki konuşmanızın ana fikrinin yanlış anlaşıldığını söylüyorsunuz. Siz burada heyecanlı ve aktif bir topluluğa konuşuyorsunuz. Ülkenin işgal edileceğini söylüyorsunuz. Tüm salon sizi yanlış anlayıp alkışlıyor olabilir mi?'' sorusuna da Başaran, ''Onlar sizin anladığınız gibi anlayıp alkışlamıyor. Benim anlattığım gibi anlayıp alkışlıyorlar. 'Durum kötü ama direniriz' dediğim zaman alkışlıyorlar. Benim algılamamda ve anlatımımda bir problem yok, sizde var'' diye konuştu.

Taşkın'ın, ''Aynı panelde yaptığınız konuşmada hukuk dışına çıkmakla neyi kast ettiniz?'' sorusuna da Başaran, şu karşılığı verdi:
''CHP bir gün seçimlerde AKP'yi geçecek buna inanıyorum. Kadıköy, Beşiktaş ve Bakırköy Türkiye'nin en iyi, en gelişmiş ilçeleri. CHP'nin bu ilçelerde aldığı oy yüzde 70. Çünkü oradaki insanlar okumuş, aydın insanlar. Bütün Türkiye aydınlandığında ben Kadıköy gibi, İzmir gibi olacağını düşünüyorum. Onun için darbeye falan ihtiyacımız yok. Diyelim ki ben o gün darbe istedim. Halkı isyana teşvik etmiyorum. Darbe istiyorum. Darbe istemek iyi bir şey değil. Herhangi bir kişinin 'darbe istiyorum' demesiyle İlker Başbuğ darbe yapmaz. Türkiye Cumhuriyeti de 'muz cumhuriyeti' değil. Türkiye'de terör 25 yıldır var. Ne bombalamalar yapıldı. Türkiye'de darbe mi oldu? TSK iki adam öldü diye darbe mi yapıyor? Yapmaz.''

Taşkın'ın, ''ADD içerisinde örgütsel faaliyetlerinize devam ettiğiniz, şubelerinin istihbarat çalışması yaparak genel merkeze gönderdiği iddia ediliyor. Ne diyorsunuz?'' sorusunu da Başaran, ''Bu iddia tamamen hayali. Çünkü 2005'te ADD'den ayrıldım ve bir daha hiçbir şubesinin kapısından içeri girmedim. ADD'de birtakım kişiler hakkında bilgiler toplanıyor, sonra genel merkeze gönderiliyor şeklindeki iddialar da paranoyak bir düşünce. ADD ile herhangi bir bağım kalmamasına rağmen bunu kesinlikle reddediyorum'' diye yanıtladı.


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanık Tuncay Özkan'ın sorusu üzerine Başaran, Kanaltürk televizyonundaki programa 2 kez Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD) temsilcisi olarak katıldığını, Özkan ile bunun dışında bir ilişkisi olmadığını kaydetti.

Özkan da Başaran ile Atatürkçü Düşünce Derneğini (ADD) ele geçirmek için özel bir çalışmaları olduğunun iddia edildiğini belirtirken, ''Başaran 2005'te ayrılmış, ben 2008 Mart ayında ADD'ye üye oldum'' dedi.

Özkan CHP'ye de hiçbir zaman üye olmadığını ifade ederek ''CHP'yi ele geçirmek için birlikte çalışma yapmadıklarını'' söyledi. Başaran, avukatı Celal Ülgen'in sorusu üzerine de bir hayvansever olduğunu ve evde kendisini bekleyen 20 kedisi bulunduğunu söyledi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün ''500'ün üzerinde şubesi olan bir derneğin Kadıköy gibi büyük bir şubesinin sorumlususunuz. Sık sık da paneller düzenliyorsunuz. Kim yapar, kim düzenler onları?'' şeklindeki sorusu üzerine Başaran, panellerin yönetim kurulu kararıyla düzenlendiğini, bunların derneğin faaliyet raporlarına yazıldığını anlattı.


''Neden panelleri kayda almadınız?"

Başkan Şengün, Başaran'a, ''Toplanıyorsunuz orada 50-70 kişi. Bunun amacı ne? Konuşmacıların kayıtlarını ve panellerin görüntü kaydını niye tutmuyorsunuz? Kayıt tutmamanız panellere önem vermediğinizi gösterir. Orada çok fikirler çıkar. Kitap yapsanız, kaset yapsanız, daha çok kişiye ulaştırsanız olmaz mı? Toplanıp oturup konuşuyorsunuz. Topluma katkısı ne? Derneğin amacı ne?'' sorularını yöneltti. Başaran da bu tip eleştirileri sık sık aldıklarını söyledi.

Şengün'ün, ''Bir kayıt olsa daha iyi değil miydi? O zaman şahsın konuşması onu bağlayacak. Davet ettiğiniz şahıs çok ağır konuşmalar yaptı, suç unsuru... O konuşmanın kaydını alsanız savunması daha kolay olmaz mı? Bak, gizli kayıt yapıldığı iddia ediliyor. Madem kayıt altına almıyorsunuz, bu panellerin topluma faydası ne?'' şeklindeki sorusu üzerine Başaran, bu panellerin 2003-2005 yılları arasında yapıldığını belirterek, ''Bugün olsa kayıt altına alır, internette bile yayınlardım'' dedi.

Çapraz sorgusunun ardından söz alan Başaran, tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur ile ilgili ''emekli olduktan sonra ADD'de darbe çalışmalarına devam ettiği'' şeklinde yanlış bir algılama olduğuna inandığını söyledi.

Eruygur'un mitinglerde birçok konuşma yaptığını, yazdığı yüzlerce yazı bulunduğunu ifade eden Başaran, bunlarda darbeyi çağrıştıracak bir tane unsur bulunmadığını kaydetti.
Başaran, ''Şener beye her zaman 'Ordu uyuyor mu?', derlerdi. O da 'Siz orduyu karıştırmayın, ordu orada kendi işini yapıyor, siz ne yapacaksanız burada sivil toplumda yapın' derdi'' şeklinde konuştu.

Başaran'ın ardından savunmasına başlayan avukat Celal Ülgen, müvekkilinin sorgusunda en çok ''hukuk dışına çıkma'' konusunun irdelendiğini belirterek, ''Bundan 20 yıl önce Irak'ın ABD tarafından işgal edileceği düşünülemezdi. 20 yıl sonra da Türkiye ekonomik ya da fiili olarak işgal edilebilir. Bu nedenle, hukuk dışına çıkmak sözünde ulusal bir direnç vardır'' diye konuştu.

Başkan Şengün, Ülgen'in savunmasına ara vererek, duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler