Olaylar Ve Görüşler

KDV vahşeti ve zammın harcı

12 Mart 2020 Perşembe

Prof. Dr. MUSTAFA ALTINTAŞ 

1. Yaşamsal malların fiyatlaması

Kentleşme, yaşamsal/zorunlu malların çeşitlenmesine neden olmaktadır. Kırsal kesimde doğadan, ilkel yöntemlerle karşılanan ısınma, aydınlanma ve içme suyu, kentleşme ile, piyasadan karşılanır zorunlu/olmazsa olmaz mallar arasına girmektedir. Bu mallar için kesilen elektrik, su ve doğalgaz faturaları, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderek yoğunlaştığı yığınlar açısından dayanılamaz, katlanılamaz boyutlara varmış bulunmaktadır. Asgari ücretin yüzde 15, memur ve emeklilerinin maaşlarının yüzde 5.49, SSK ve Bağkur emeklilerinin maaşlarının yüzde 6.49 artırıldığı bir dönemde, kentsel-yaşamsal mal fiyatlarındaki artışlar, anılan faturaları ödenemez, geniş yığınları isyan eder duruma getirmiştir.

Yaşamsal mallardan elektrik ve doğalgaz dağıtımı özelleştirilmiştir. İmzalanan sözleşme hükümlerini bilmemekle birlikte taraf olan şirketlerin “özel kayırmaya” konu kılınmış oldukları, tüketicilerin fiyatlama konusunda (kaçak kullanımın dürüst tüketiciye faturaya eklenmesi, sayaç okuma vb.) yaptıkları itirazların ve bu alanda alınan kimi kararların, yasal düzenlemelerle “geçersiz sayılması”ndan anlaşılmakta. Doğalgazda ise kartlı abonelerden, tüketilmemiş miktarı üzerinden yapılan zammın “haracı” ek fatura düzenlenerek alınmaktadır. En çok kayrılan konumuna yükseltilmiş bu şirketler ise bunun bedelini, siyasal destekle ve son Kızılay’ın aracılık ettiği rezalette de tanıklık ettiğimiz gibi, parasal olarak da ödemekteler.

Yaşamsal mallardan suyun dağıtımı ve fiyatlandırılması ise, yerel yönetimler eliyle yapılmaktadır. Burada, fiyatlamada tam bir Deli Dumrulluk sergilenmektedir. Örneğin Muğla’da (MUSKİ) su faturasına, var olan içme suyu bedeli, atık su bedeli, KDV, Çevre Temizlik Vergisi yanı sıra, “İlçe Belediyesi Katı Atık Toplama-Taşıma Bedeli” ve “Büyükşehir Katı Atık Bertaraf Bedeli” kalemleri eklenmektedir. Ankara’da (ASKİ) ise, su faturasında katı atık toplama-taşıma ve bertaraf bedeli yer almamaktadır. Asıl önemlisi ise, MUSKİ faturasındaki salmanın akıldışılık taşımasıdır. 1 m3 su kullanan bir tüketici, bunun için 115.10 TL öderken, 13 m3 tüketen ise, toplamda 199.31 TL, m3 başına ise 15.4 TL ödemektedir. Yani tüketim miktarı arttıkça, fiyat düşmektedir. Bu tam bir Deli Dumrulluk”tur, akıl ve vicdan dışıdır ve kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan belediyeye yakışmamaktadır.

2. KDV ve öteki yükler vahşeti

Mal ve hizmetlere uygulanacak KDV oranlarına ilişkin 2007/13033 sayılı BK kararına göre üç liste bulunmaktadır. Bu karara göre;  (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetlerden yüzde 1; (II) sayılı listede yer alan mal teslim ve hizmetlerden yüzde 8; bu iki liste dışında kalan mal teslimi ve hizmetlerden  yüzde 18 KDV alınmakta ve belirlenmiş bazı mallarda ise KDV muafiyeti uygulanmaktadır.

Yaşamsal mal olarak tanımladığımız su tüketiminden yüzde 8; elektrik ve doğalgaz tüketiminden ise yüzde 18 olan en yüksek oranda KDV alınmaktadır. Bunlarla da yetinilmemektedir. Tüketilen suyun yüzde 50’si, “atık su bedeli”, içme suyu ve atıksu bedelleri toplamının yüzde 5 i de “Çevre Temizlik Vergisi” olarak fatura edilmekte ve böylece ödeme, kullanılan su bedelinin yüzde 76’dan fazla olmaktadır. Elektrik tüketim bedeline eklenen “Enerji Fonu+TRT Payı+Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi” toplamı üzerinden yüzde 18 oranında KDV uygulanmaktadır. Tüketilen elektrik bedeli içine yedirilen dağıtım ücretine eklenen vergi ve fon yükü yüzde 24’e erişmektedir. 

3. Sonuç ve öneriler

Bu vahşet ve iki kanallı soygunun sonlanması için özelleştirilmiş olan elektrik ve doğalgazın, kamulaştırılarak yeniden genel ya da yerel yönetimler ile bağlantılarının sağlanması, tüketim bedeli üzerindeki KDV oranının sıfırlanması ya da yüzde 1’lik (I) sayılı listeye alınması, bu üç mal üzerindeki ek yüklerin kaldırılması, vicdana ve akla uygun en uygun çözümdür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları