Koronavirüs ekonomik tedbir paketi: Kime, hangi güvence sunuluyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınının yaratacağı ekonomik olumsuzluklara karşı hükümetin hazırladığı 100 milyar TL'lik tedebir paketini dün açıkladı. Peki paket işini kaybetme endişesi taşıyanlar için ne tür güvenceler içeriyor? Ekonomist Selva Demiralp, paketin detaylarını ve ne anlama geldiğini yazdı.

BBC Türkçe
Yayınlanma: 19.03.2020 - 12:06
Abone Ol google-news
Erdoğan
Getty Images
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınının yaratacağı ekonomik olumsuzluklara karşı hükümetin hazırladığı 100 milyar TL'lik tedebir paketini dün açıkladı.

Hükümetin 18 Mart Çarşamba günü açıkladığı ekonomik tedbir paketi, detaylı bir eylem planından ziyade ayrıntıların zaman içerisinde belirleneceği genel konu başlıkları niteliğinde.

Tahmin ediyorum önümüzdeki günlerde bu başlıkların altlarını dolduracak detaylar gelecektir.

Pakette işini kaybetme endişesi yaşayanlar için alınan önlemlerin birkaç kanaldan geleceği ifade ediliyor:

1- Krizden en çok etkilenen hizmetler sektöründeki işverenlerin vergi yükümlülükleri, SGK primlerini ve kredi borçları ertelenecek

Bu tedbirler vasıtasıyla koronovirüs nedeni ile üretiminde ciddi bir düşüş yaşayan, bu nedenle gelir akışı duran firmaların likidite sıkıntısını azaltmak amaçlanıyor. Bu şekilde işten çıkarmaların da önüne geçilmek isteniyor.

2- Kredi Garanti Fonu (KGF) limiti yükseltilerek teminat sorunu nedeni ile kredi alamayan firmaların banka kredilerine erişiminin kolaylaştırılması

Ekonomik kriz dönemleri likidite ihtiyacının çok hızlı yükseldiği dönemler oluyor. Panik ortamında bir yandan gelir akışı azalırken bir yandan herkes nakite geçmek istiyor. Bu paniği gidermek için likidite kanallarının açılması ve KGF kanalının devreye sokulması şu sıralar pek çok hükümet tarafından devreye sokulan bir araç.

KGF sayesinde bankacılık sistemini aşırı risk almaya zorlamadan (ya da riski kısmen devletin üstlenmesi yoluyla) kredi kanallarını açık tutmak ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemek amaçlanıyor. Nihai olarak bu adım sonucunda da sözkonusu işletmelerin ekonomik faaliyetlerini sürdürümeleri ve bu işletmelerde çalışanların iş güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor.

3- Kısa çalışma ödeneği ile üretime ara veren işyerlerinde çalışanlara geçici gelir desteği

Bu önlemin süresi ve kapsamına ilişkin bir detay verilmiş değil. Dolayısı ile diğer ülkelerle kıyaslama yapabilmek zor.

Diğer ülkelerde açıklanan paketlere baktığımızda, üç aylık bir dönemde firmaların maaş ödemelerine yüzde 90'a varan katkı (Hollanda), kriz nedeniyle yarı zamanlı çalışmaya zorlanan vatandaşların maaş kayıplarının telafisi (Almanya, Fransa) gibi tedbirlerin devreye sokulduğunu görüyoruz.

Ayrıca Avrupa'da kriz paketlerinden bağımsız olarak işsizlik sigortası, sağlık sigortası ve hastalık izinlerinin oldukça etkin işlediğini unutmamak lazım.

4- İhtiyaç sahibi ailelere 2 milyar TL'lik bir kaynak aktarımı

Dünyada şu sıralar "helikopter para" dedigimiz devletin herkese para dağıtması tedbirleri konuşuluyor. Normal şartlar altında böyle bir adıma enflasyonist sonuçlar doğuracağından sıcak bakılmaz. Ancak kriz döneminde talepte ciddi bir daralma olacağından bu tür bir önlemin enflasyon yaratmadan ekonomiye yeniden momentum kazandırabileceği düşünülüyor.

Helikopter paranın bir avantajı, tek tek kim krizden daha çok etkilendi diye düşünmeden hızlı bir şekilde uygulamaya sokulabilmesi. Bu tür bir aracın en büyük zorluğu bütçeye verdiği yük. Henüz resmi olarak ilan edilmemekle birlikte ABD'de tüm vatandaşlara 1000 USD'lik çek gönderilebileceği konuşuluyor. İtalya ise ihtiyaç duyan mevsimsel işçilerin ve kendi işinde çalışanların Mart ayında 600 Euro'luk ödeme yardımına başvurabileceklerini açıkladı.

Borsa İstanbul
Getty Images

100 milyar TL'lik destek paketine kaynak nereden bulunacak?

Bu önemli bir soru. Dün açıklanan pakette bu konuya değinilmemiş. Bir taraftan vergi gelirleri ötelenirken bir taraftan hükümet harcamalarının artırılabilmesi için borçlanmanın artması gerekiyor. Başka bir yolu yok. Bu da bütçe açığının artması demek.

Malesef geçen sene uygunalan genişlemeci maliye politikası sonucu fazla bir mali alanımız kalmadı. Elbette krizler olağanüstü durumlardır ve olağanüstü tedbirler gerektirir. Ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkeler risk iştahının düştüğü kriz dönemlerinde malesef daha da kırılgan hale geliyorlar. Yabancı sermayedar gelmeden önce iki kere düşünüyor. Bu da kur üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor.

Bugün kimse Türkiye'yi ya da herhangi bir ülkeyi genişlemeci politikalar nedeni ile eleştiremez. Kriz zamanları ekonomiye destek verme zamanlarıdır.

Ancak bu genişlemeyi yapabilmek de bir lükstür. İhtiyaç olduğuda bu ek harcamayı yapabilmek için bir kenarda biriktirdiğiniz sermayeniz, kredibiliteniz, makroekonomik istikrarınız olmalı.

Aksi takdirde krize elinizde az sermaye ile yakalanırsanız hem daha sınırlı bir destek verebiliyorsunuz hem de verdiğiniz destek kırılganlıklarınızı da artırdığından etkinliği düşük oluyor.



BBC Türkçe
Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler