Zafer yolunda adım adım-3

Üsteğmen Agâh, ilk hücum esnasında ağır yaralanmıştı, ancak yılmadı. O haliyle elinde bombayla Yunan mevzilerine saldırdı. Kurtkaya’nın zirvesine ulaştığında alnından vurularak şehit oldu. Dünden beri kurtarılması için kan dökülen bu Kurtkaya, Agâh ve silah arkadaşlarını bağrında barındıracak, taşıyla toprağıyla ağlasa da rüzgârıyla nice Agâhlar’ı bizlere taşıyacaktı..

Yayınlanma: 27.08.2020 - 06:00
Zafer yolunda adım adım-3
Abone Ol google-news

- Taarruzun ikinci günündeyiz. Şiddetli muharebe sabah erken saatlerde başladı. Taraflar nasıl bir taktik güdüyordu?

Yoğun topçu atışından sonra Türk birlikleri süratle taarruza girişti. Bugün 4. Kolordu cephesinde Erkmen Tepeleri ve 1. Kolordu cephesinde Tınaztepe en şiddetli muharebelerin yaşandığı yerler oldu. İki kolordu komutanı da çok yakından muharebeyi sevk ve idare ettiler.

- Nereler ele geçirildi?

Bugün cephe yarıldı. Erkmen Tepeleri, Tınaztepe, Kurtkaya ele geçirildi. İki kolordunun birlikleri Sinanpaşa Ovası’na indi. En geç ele geçirilen Çiğiltepe oldu. En önemlisi Afyon’un kurtarılmasıydı. Yunan 1. ve 7. tümenleri geri çekildi.

İKİ BİNE KARŞI ÜÇ BİN

- Çok can kaybı var mıydı?

Evet, iki taraf da ağır zayiat verdi. Daha çok da Yunan ordusu. Bu bölgede 2 bine karşı 3 bin sayısı telaffuz edilebilir.

- Burada 36. Alay’ın 6. Bölük Komutanı şehit Üsteğmen Agâh’ı anmamız gerekiyor, değil mi?

Bütün şehitlerimizi anmamız gerekiyor. Başta Üsteğmen Agâh’ı... 36. Alay’ın 6. Bölük Komutanı Üsteğmen Agâh, ilk hücum esnasında ağır yaralanmıştı, ancak yılmadı ve yaralı olarak taarruza devam etti. El bombası kullanarak düşman siperlerine girdi. Ardından Kurtkaya’nın zirvesine ulaştığında alnından vurularak şehit oldu. Kurtkaya canlar pahasına alınmıştı. Ancak artık Kurtkaya, Üsteğmen Agâh ve silah arkadaşlarını bağrında barındıracaktı. Taşıyla toprağıyla ağlasa da rüzgârıyla nice Agâhlar’ı bizlere taşıyacaktı.

FEDAKÂR İKİ TEĞMEN

- Bugün başka şehitlerimiz de oldu değil mi?

Evet. Bu şehitler, kahraman süvarilerimizin genç subaylarıydı. Bir gün önce Sinanpaşa Ovası’na inen 5. Süvari Kolordusu Birlikleri, Kırka bölgesindelerdi. Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa, 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa’dan günün ilk saatlerinde, Kırka karşısında bağlanmayıp düşman ihtiyatlarının cepheye müdahalesini geciktirme ve Dumlupınar bölgesindeki birliklerin keşfedilmesi emrini aldı. Fahrettin (Altay) Paşa, İlbulak Dağı’na doğru geniş bir kuşatma harekâtına girişti. 2. Süvari Tümeni, Düzağaç üzerinden Akçaşar’a vararak Küçükköy’e kadar olan bölgede düşmanın demiryolu muhafız birlikleriyle çatışmaya girdi. İstasyonu ele geçirdi. Süvari muharebelerinin en şiddetlisi bu bölgede cereyan etti. 14. Süvari Tümeni karşısında ilerlemek isteyen bir düşman piyade kolunu durdurdu. Kolordu karargâhı Kumarlı-Akçaşar arasında intikal ederken muhafız bölüğü düşmanın bir demiryolu muhafız birliğiyle çatıştı. Bu çatışmadan Teğmen Lütfü Osman şehit oldu. Teğmen Süreyya ağır yaralandı. Bu iki teğmen Kuleli Askeri Lisesi’nden kaçarak Ankara’ya gelenlerdendi. Ankara’da aldıkları kısa eğitimle subay nasıp edilen fedakârlardandı.

- Teğmen Yıldırım Kemal de taarruz haberini alır almaz Konya Hastanesi’nden çıkmış...

Tabii, hastaneden çıkmış, trene atlamış ve Kolordu Komutanı’nın karşısına dikilmişti: “Emrinizdeyim.” İzmir’e ilk girenlerden olmak istiyordu. 2. Tümen’in 2. Alay’ında görevlendirildi. İki saat sonra şehit olmuştu. Günümüzdeki Yıldırım Kemal İstasyonu aynı adı taşımaktadır. Yıllardır o istasyondan geçen yolculardan kaçı bu ismin nereden geldiğini bilmektedir? Günümüzün en acı sorusu budur. Sonucu daha da acıdır: Hangi geçmişten geldiğinin bilincinde olmamak... Yüzbaşı Raif Ali, Teğmen Selahattin ve Asteğmen Mehmet Azmi de o günlerin şehitleri olarak aziz kanlarıyla o toprakları sulayanlar arasına şerefli isimlerini yazdırdılar. Ulu Tanrı’dan rahmet dileklerimizle.

KOLAY UNUTUYORUZ

- Bugün için de soruyorum: Şehitlerimizin salt birer sayı olmadığının ne kadar farkındayız?

Şehitler muharebeleri öğrenirken kısaca üstünden geçilen sayılardan ibaret değildir. Maalesef şehitlerimizi kolay unutuyoruz. Onların şehitliği sayesinde yaşadığımız, var olduğumuz gerçeğini atlıyoruz. Toplum vefa duygusunu kaybederse zor ayakta kalır. Bugün için bu durum dünden daha çok geçerlidir.

- Askeri açıdan konuşursak, mesela 1. Kolordu bölgesindeki gelişmeleri nasıl anlatırız, çünkü yoğun bir düşman ateşi var... Nasıl bir yol izlendi? Bu stratejinin başarıdaki payı neydi?

1. Kolordu çok başarılı bir taarruz icra etti. Dün Başkomutan tarafından geciktiği için sertçe uyarılan 23. Tümen’in harekâtı oldukça çetin muharebelerden sonra hızlı gelişti. 69. Alay 2. Tabur Komutanı Yüzbaşı Bahri Bey taburu süngü hücumuna kaldırdı. En öndeydi. Kayalıtepe ele geçirildi. Yunan birlikleri ağır zayiat verdi ve Göktepe’ye çekildi. Saat 14.00’te bu tepe de ele geçirildi. Yunan askerleri düzensiz bir şekilde ovaya döküldü. Tümen Komutanı saat 14.00’te Sinirköy’de olduğunu, perişan halde Sincanlı Ovası’nı dolduran Yunan askerlerinin kaçışını izlediğini rapor etti. Kolordu Komutanı geceyi Tınaztepe’de geçirmişti. İhtiyat, 2. Kolordu’dan 3. Kafkas Tümeni emrine verilmişti. Sabah erken saatlerde taarruza başlayan 15. Tümen, Akpınar ve Beyoluğu bölgesindeki mevzileri zorlu muharebelerden sonra ele geçirdi. Gelişmeleri yakından takip eden Kolordu Komutanı saat 09.00’da 3. Kafkas Tümeni’ni de bu bölgeden muharebeye soktu. Tümen, öğle sularında Sinanpaşa Ovası’na hâkim olan tepeler hattını ele geçirdi. 14. Tümen, sabah saatlerinde Kırcaarslan bölgesini ele geçirdi. Taarruzlarını Kızkulesi’ne yönlendirdi. Kolordu Komutanı, tümene Çiğiltepe’yi kuşatarak 57. Tümen’e yardım etmesini emretti, çünkü 57. Tümen henüz hedefi olan Çiğiltepe’yi ele geçirememişti. Hem sarp bir arazide ilerlemek durumunda hem de yeterli topçu desteğinden yoksundu. Eldeki kuvvetler ile hedef arasındaki ilişki elde edilebilirlik açısından uyumlu değildi. Bu geçici başarısızlık, Tümen Komutanı Albay Reşat Bey’i büyük bir üzüntüye ve bunalıma sürükledi. Yanında bulunan Tümen Kurmay Başkanı’nın telefonla konuşmak için ayrıldığı sırada tabancasıyla intihar etti. Kurtarılamadı. Reşat Bey’in bıraktığı bir notta “Muvaffakiyetsizlik beni hayatımdan bizar etti” yazılıydı. Zaferi görmeden hayatını kaybetti. Bir süre sonra da tümeni, hedefini ele geçirdi.

100’ÜN ÜZERİNDE ŞEHİT MEZARI ORTAYA ÇIKARDIK

Türkiye Emekli Subaylar Derneği’ne üye 20 bisikletçi Anıtkabir’de dalgalanan bayrağı törenle teslim aldı. Sakarya savaş alanlarını gezdiler. Dün Kocatepe’de, bugün Zafertepe’delerdi. 9 Eylül’e kadar pedal çevirecek olan bisikletçiler bu turu 8 yıldır yapıyor. Turun organizatörü Osman Kutlu, “Bisiklet bahane, amacımız Büyük Taarruz’u adım adım anlatmak. Bu yolda ilerlerken şehitlerimizin tam şehit oldukları saatte orada oluyor, mezarlarını ziyaret ediyoruz. Etrafını temizliyoruz. 100‘ün üzerinde yeni mezarı ortaya çıkardık.

ADANMIŞLIKLA GÖREV YAPMAK

26 Ağustos 1922 sabahı başlayan Büyük Taarruzda Çiğiltepe’nin önemi büyük. Çünkü düşman bu tepeye, tahkimatlar yapmış, cephanelikler kurmuş büyük kuvvetlerini buraya yığmıştır. 27 Ağustos sabahı 57. Alay bu tepeyi kuşatmış, saat 10.30’da Mustafa Kemal telefonla komutana, “Reşat Bey bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız” diye sormuştur. Cevap, “Komutanım yarım saat sonra tepeyi alacağız…” Fakat Reşat bey, Mustafa Kemal’e bir mektup bırakarak intihar etmiştir. “Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım…”

- Bir asker olarak Çiğiltepe taarruzunu değerlendirir misiniz?

Bugünden baktığımda şunu söyleyebilirim: Esasında Kolordu cephesi doğuda yarılmıştı. 57. Tümen bölgesinde taarruzda ısrar etmek gereksizdi. Kuvvetler taarruzun aktığı yerde daha çok kullanılmaydı. Muharebede ve günlük yaşamda enerji büyüdüğü yerde sarf edilmelidir. Benim için Çiğiltepe taarruzunun dersi budur. Tabii, başarısızlığı hazmedememek her onurlu subay için kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Ancak savaşta intihar, sadece ve sadece düşman eline geçme tehlikesi karşısında meşrudur. Bazen başarısızlık bizi aşan nedenlere dayalı bir sonuçtur. Esas olan; iyi niyetle, vazifeye büyük bağlılıkla, adanmışlıkla görev yapma hevesi ve arzusunu duyarak iş yapmaktır.

- Subayları bu denli inançlı bir ordu karşısında Yunan cephesi ne kadar direnebildi?

Direnemedi, direnemezdi de... Yunan kuvvetleri bugün Afyon’un kuzeyine çekilmek durumunda kaldı. 1. Kolordu Komutanı Trikupis, saat 11.00’de Afyon’u boşaltma emri verdi. Kendisi de 13.00’te Afyon’dan ayrıldı. 4. Tümen ve 1. Tümen’e Köprülü-Balmahmut-Ayvalı hattına; 12. Tümen’e 4. Tümen’in kuzeyine Egret (Anıtkaya) güneybatı sırtlarına çekilmesini emretti. Aslında 1. Tümen Komutanı emir almadan birliklerine çekilme emri vermişti. Emrindeki 7. Tümen de çekilirken 1. Süvari Tümenimizin tacizine maruz kaldı. Arzu edilen mevzileri tutamadı. Kuzeyde 5. Tümen gece çekilmeye başladı. Uşak’ta bulunan 2. Tümen’in iki alayı Bağımsız 6. Tümen karşısında savunma yapmaktaydı.

Bir alayı Uşak’tan Banaz’a geldi. Günün sonunda Afyon güneyindeki tepeleri Yunan ordusuna dar eden Mehmetçik, Afyon Ovası’na aktı. Günün bir özetini yapmak gerekirse... İkinci ordu, cephesindeki düşmanı tespit etti. Birinci ordu cepheyi yardı. Dönemin Cephe Komutanlığı Kurmay Başkanı Albay Asım (Orgeneral Gündüz), anılarında, Yunan cephesinde incelemelerde bulunan bir İngiliz generalin, “Cepheyi bir baştan bir başa çevirmiş Yunan istihkâmlarının, cihanın kahredici tahrip kudretine sahip ordusuna bile, en aşağı altı ay dayanacağını, bu zaman içinde de taarruz eden kuvvetlerin eriyeceğini” ilan ettiğine yer vermişti. İşte o cephe, iki gün içinde yarılmıştı. İyi bir öngörü diyelim!


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler