Olaylar Ve Görüşler

Atatürk ve Türk Kimliği - Prof. Dr. Salih ÖZBARAN

12 Nisan 2021 Pazartesi

Son zamanlarda; Adalet ve Kalkınma Partisi adına medya ortamında dile getirme gereği duyulan, ima edilen, özlenen (!), güya sivil bir anayasa taslağına doğru yol almak istendiği şu günlerde, Atatürk Simgesi ve Türk Kimliği” üstüne birtakım yazılar ve sözlü mesajlarla karşı karşıyayız.

Atatürk heykellerine saldırı, devlet madalyalarından Atatürk kabartmasının kazınması, bazı kurumlardan Türk” kimliğinin, T.C. sembolünün silinip atılması gibi Cumhuriyet rejiminin içselleştirdiği kavramların kenara itilmesi; insafın, kadirbilirliğin, dolayısıyla akademik süzgeçten geçmiş tarih bilgisinin yok sayıldığı bir dönem yaşatıyor bizlere.

KİMDİR TARİHÇİ, KİMDİR TÜRK?

Gazetede yansıtılan Sabahki paylaşım öğlen yok oldu” haberi tarihin, kimliğin, Cumhuriyet” değerlerinin ne kadar oyuncak durumuna getirildiğinin çok acı bir göstergesidir:

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın taşra teşkilatlarından Türkisimlerinin kaldırılmasının ardından Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, dün sabah saatlerinde sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada müdürlüklere Türkisimlerinin geri verildiğini duyurdu. Ancak öğle saatlerinde yapılan açıklama silindi.”

Doğru mudur bu haber? Eğer öyleyse, Allah aşkına, dalga mı geçiyorlar bizimle! Tarihin omurgasını mı kırmak istiyorlar? Politikacının özlediği, arkasına saklanmak istediği ve geçmişte kalan bir rejim türüne dayanak mı arıyorlar? Üzerinde çalıştığım bilgi dalının âlimleri mi kesiliyorlar başımıza?

T
üm dünyanın hayranlıkla yâd ettiği bir Kurtarıcı”yı ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk denir” tanımıyla yarattığı bir ulusal kimliği kişisel arzunun peşine takılarak silmek mi istiyorlar? Cumhuriyet, İslam dinini kul taifesinin boyunduruğu altından kurtarıp bilimsel alana taşıdığı için mi suçlanmakta? Bu kadar mı kadir kıymet bilmez bu iktidarın muktedirleri? TBMM Başkanı’nın Montrö Boğazlar Sözleşmesini bir kişinin olur” fetvasında görme arzusu ise saç baş yolduracak nitelikte!

AKADEMİSYENLERDEN DEĞERLENDİRMELER

Birkaç akademisyenden alıntı yaparak sürdüreyim yazımı. Önce, özellikle Türk tarihinin başlangıç yüzyılları başta olmak üzere yaptığı araştırmalarla tanınan İsenbike Togan’ın yaşanılan güne uydurulmak istenen tarih yorumuna (etnik kökenin tarihsel dönüşümüne) göz atalım:

Bugünün kaygıları, bazen geçmişi de benzer şekilde değerlendirmemize sebep olur. Günümüzde ırk, dini inanç ve mezhepçilik geçmişe bakışımızı da şekillendirmekte, geçmiş de bunlardan nasibini almaktadır. Etkin bilincin yaygın olduğu günümüzde etnik grupların ezelden beri bugünkü halleri ile var oldukları varsayılmakla kalmaz, var olmuş olmaları gerektiğine de inanılır.”

Osmanlı dünyasının çağına uygun veya ona zıt davranışlarını irdeleyen, özellikle Batı dünyasından aldığı veya reddettiği değerleri mükemmelen gözleyen Taner Timurun değerlendirmesine değinelim şimdi de (Osmanlıların ilk yüzyıllarında benimsedikleri, başka imparatorluklara paralel sayılan uygarlık deneyimlerini göz ardı etmeden). Timur, Batılılaşma tezinin yeteri kadar inandırıcı olamadığını dikkatlere sunarken klasik çağ Osmanlı uygarlığının elbette dinci ve skolastik bir dünya görüşüne dayandığını hatırlatıyor ve şu kanıya varıyor:

OSMANLI KONUSUNDAKİ YANILGI

Fakat bu dünya görüşü o zaman evrensel bir nitelik taşıyordu ve bu yüzden Osmanlı Devleti çağıyla birlikte yaşayan bir uygarlıktı. Sanıldığının aksine Osmanlı Devleti giderek daha liberal ve daha laik devlet haline gelmemiştir. Tam tersine zamanla dini kurumların daha da yozlaştıklarını görüyoruz. Tanzimattan itibaren bir ölçüde kabul edilen Batılı kurumlarise gerçek bir kültürel uyanışın ve bir aydınlanmanın ürünü değillerdi. Değerlerimizi yakın tarihimiz ile değil de klasik çağın İslami kurumlarına mı dayandırmalıyız? Elbette ki hayır. (.) Egemen konumda iken bile durumlarını koruyamayan ve çözülen bu yapıyı bugün yeniden canlandırmaya çalışmak tarihle ve ilerleme ile alay eden gerici bir tutum olur.”

Yüzyıllık Çınar’ın bilgeliğiyle kapatayım bu değerli yorumları. Osmanlı İmparatorluğunun sona yaklaşan bir yılında doğmuş, Türk ve dünya tarihçiliğinde müstesna bir doruk yakalamış -üstelik AKP döneminde övgüye mazhar olmuş!- Halil İnalcık (daha önce de yansıttığım üzere) bakınız nasıl ilan etmiş Türkiye Cumhuriyetinin kimliğini:

Batı Türkiyeye karşı, 19. yüzyılda Osmanlı’ya uyguladığı politikayı sürdürmektedir. Cumhuriyet Türkiyesinin Osmanlı olmadığını anlatmak bizim ödevimizdir.”

PROF. DR. SALİH ÖZBARAN
TARİHÇİ, EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları