Avukat Tacettin Çolak’a cumhurbaşkanına hakaret davası

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak, Şehit Teğmen Kubilay anmasında yaptığı basın açıklamasında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla mahkeme önüne çıktı.

Yayınlanma: 21.04.2021 - 18:33
Avukat Tacettin Çolak’a cumhurbaşkanına hakaret davası
Abone Ol google-news

İzmir’in Menemen ilçesinde Cumhuriyet karşıtı güçler tarafından katledilen Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan’ı 23 Aralık 2019 tarihinde HKP üyeleri tarafından anma etkinliği düzenlenmişti. Anma etkinliğinde HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak’ın yapmış olduğu basın açıklamasında, hazırlanan yazılı metni okuduğu halde, bir yerde irticalen “Kaçak Saraylı Reis” kelimesini kullandığı gerekçesiyle, açıklamayı takip eden polisler tarafından tutulan tutanak uyarınca Menemen Savcılığı tarafından “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçundan dava açıldı. 

YALNIZ BIRAKMADILAR

Çolak’ın Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla Menemen 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ilk duruşması bugün yapıldı. İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Afhan Topel, HKP avukatları Ayça Okur, Doğan Erkan, Halil Ağırgöl ve parti üyeleri mahkemeye gelerek Çolak’ı yalnız bırakmadı. Çolak Mahkemede savunmasında, “Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasi yoktur, ortada yasal diploması olan bir cumhurbaşkanı da yoktur, diplomasını araştıran avukatlardan biri benim.Üstelik kendisi tüm muhalefet üyelerine açıkça hakaret etmektedir. Ben İşçi Sınıfı avukatıyım, Sosyalistim, kimseye hakaret etmem, ama sert eleştiri yaparım.Tayyip Erdoğan, bu ülkeye yapıp ettikleriyle, en sert eleştiriyi hak ediyor”dedi.

“TEĞMEN KUBİLAY’A SAHİP ÇIKTIĞIMIZ DAVA AÇTILAR”

Duruşma çıkışında Menemen Adliyesi önünde basın açıklaması yapan HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak, “Bugün Menemen 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde toplumu terörize etmenin bir aracı olarak kullanılan TCK’nun 299. Maddesinden yargılandık. Bu yargılamalarda Türkiye çapında 63 bin civarında soruşturma söz konusu, 17 bin civarında davalar açılmış durumdadır. İnsanların ağzından çıkan en küçük bir eleştiriye cumhurbaşkanına hakaret kapsamında değerlendiriliyor. Bizi de özünde Devrim Şehidi Teğmen Kubilay sahip çıktığımız için gözdağı vermek amaçlı burada mahkemeye çağırdılar. Bu dava siyasi bir davadır. Bu dava Tayyip Erdoğan’ı koruma davasıdır. Bu dava AKP Genel Başkanı sıfatıyla önüne gelene hakaretler yağdıran bir kişinin kendisine yapılan daha doğrusu Kaçak Saray’ına yapılan bir eleştiri karşısında açılmış bir davadır. Evet, burası Kaçak Saraydır. Burası Danıştay İdari Dava Dairleri Kurulu’nun ayrı ayrı kararlarına rağmen,, bu kararlarda Atatürk Orman Çiftliğine yapılaşma yapılmaz dendiği halde, buna ilişkin itirazlar reddedildiği halde mahkeme kararlarına meydan okuyarak yapılmış bir binadır. O nedenle kaçaktır. Biz oranın yıkılmasını istiyoruz. Ayrıca onunla birlikte Amerikan Büyükelçiliği de Atatürk Orman Çiftliği’ne bir hançer gibi saplanmıştır. Oranında yıkılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ve Ankara Valiliği’ne başvurular yapmışızdır. Dolayısıyla Kaçak Saray’ın Reisi demek Ceza Kanunu anlamında bir suç değildir. Böyle bir suçu kendileri toplumu sindirme amacıyla ortaya çıkartıyorlar. Bizim ülkemizde şuan Anayasa’nın 101’nci maddesinde tanımlanan Bağımsız, Tarafsız bir Cumhurbaşkanı da söz konusu değildir. Ayrıca aynı madde de tanımlandığı şekliyle 4 yıllık Üniversite Diploması olan biriside yoktur. Bu ülkede aslında Cumhurbaşkanı yoktur” dedi.

“HUKUKA GÖRE BİR KARAR VERECEK MİSİNİZ? YOKSA SARAYIN EMRİNDE Mİ OLACAKSINIZ?”

Tacettin Çolak’ı avukatı Doğan Erkan, “Tacettin Çolak; Kopuş savunması yaparak kendisi yargıladı. Yargıladığı şey neydi? Tayyip Erdoğan’ın oturduğu Saray’ın kendisinin hukuksuz olduğu açıkça Atatürk’ün mirasına ve bunun hukuksal normlarına aykırı olduğu bunun Danıştay kararlarıyla ortaya konduğu dolayısıyla Kaçak olanın ve suçlu olanın Tayyip Erdoğan’ın Sarayı olduğunu ortaya koydu. Kendisine Cumhurbaşkanı diyebilmemiz için önce Üniversite ve hatta Lise Diplomasının araştırılması gerektiğini ortaya koydu. Bizlerde müdafileri olarak onun savunmasına uygun taleplerde bulunduk. Türk Ceza Kanununda ki Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu düzenlendiğinde Anayasa 101. Madde de şu hüküm vardı; ‘Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir’ dolayısıyla partisiz, partilere eşit uzaklıkta tarafsız, bağımsız olduğu düşünülen bir Cumhurbaşkanını korumak için şartı getirilmişti. Şimdi öyle mi? Anayasa açıkça değişti. Partinin Genel Başkanı, taraflı ve her konuda taraf bu madde iptal edilmelidir. Bu ülke bu garabetten kurtulmalıdır.Parti Genel Başkanını siyaseten eleştirildiğinde tüm bu eleştiriler sebebiyle onbinlerce dava açılıyorsa artık bu bir garabettir. Anayasayı değiştiriyorsunuz, kanunlara uymuyorsunuz, yargılama makamları da kendiliğinden bu üst Anayasadır diye bunu uygulamalı. Ancak ne yazık ki kendisi Cumhurbaşkanlığı sıfatını parti Genel Başkanlığında kullanmaktadır. Asıl Tayyip Erdoğan herkese üst perdeden hakaret etmektedir. Kendisi hakaret edince hakarete uğrayan, hakaret suçuna maruz kalan siyasinin şikâyetine hiçbir işlem yapılmazken ona karşı yapıldığında on binlerce davalar açılmakta ve tutuklamalar çıkmaktadır. Bu durumda yargı bir karar verecektir. Gerçekten Anayasa’ya, ifade özgürlüğüne, siyasi eleştiri özgürlüğüne, hukuka göre bir karar verecek misiniz? Yoksa Sarayın emrinde mi olacaksınız? Kararı verecek olan biz değiliz, bizim kararımız nettir. Biz bu hukuksuz Saray Rejimiyle mücadele ediyoruz. Siz Sarayın emrinde misiniz, bağımsız yargı mısınız? Yoksa buna karar verecek olan yargı kendisi düşünmelidir” dedi.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ”

Erkan’ın ardından İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Afhan Topel, “İfade özgürlüğü en temel insan haklarından bir tanesidir. İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Dolayısıyla bugün burada ifade özgürlüğünü kullanan hem de bunu bir vatandaş olarak kullanan, mesleği de avukatlık olan Tacettin Çolak arkadaşımızın ifade özgürlüğü kapsamındaki hakkında kullanmasından dolayı kendisine karşı açılan davada kendisine destek olmaya İzmir Barosu gözlemcisi sıfatıyla geldik. İzmir insan haklarının başkenti olacaktır. İzmir Barosu her türlü insan hakkı ihlaline uğrayan tanıdık, tanımadık herkesin derdine derman olmaya devam edecektir” dedi.

Açıklamanın ardından“Baskılar Bizi Yıldıramaz” ve “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”sloganları atıldı. 

Duruşma 29 Eylül 2021 günü Saat 15.00’e ertelendi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler