Peker’in yedinci videosundaki ana mesaj

25 Mayıs 2021 Salı

Sevgili okurlarım, Peker yedinci videosundaki itiraf ve ifşalarla çıtayı yükseltti:

Binali Yıldırım’ın oğluna kadar uzanan suçlamalar yaptı.

Eski cinayetler hakkında önemli açıklamalarda ve suçlamalarda bulundu.

Ağar’ı yeniden suçladı.

Uyuşturucu kaçakçılığı hakkında önemli ifşalar yaptı.

Ülke sınırlarını da aştı, Kıbrıs’ı da itiraflarının içine soktu.

Uğur Mumcu’yu da andı, onun katledilmesine ilişkin de birtakım suçlamalarda bulundu.

Kolombiya ve Venezüella’yı da işin içine kattı.

Bu iddialarının ne kadarı gerçek elbette bilmiyoruz...

Ama mutlak olan bir şey varsa o da bu iddiaların, tarafsız ve uzman hukukçular tarafından soruşturulması gerektiği:

Elbette siyasal iktidara bağımlı hale getirilmiş olan bugünkü yargı mekanizmasının bunu yapmaya ne denli yeterli ve uygun olduğu da ayrı bir tartışma konusu! 

***

Peker, yaptığı son konuşmada (yedinci videoda), gittiği ülkelerde nasıl takip ve nasıl sınır dışı (deport) edildiğini uzun uzun anlattı.

Yaşadığı sıkıntıları ayrıntılandırdı, videolarını tamamlayıncaya kadar rahat bırakılmasını istedi.

Hümanist felsefeyi, Erasmus’u andı.

Dünya Türklüğüne adanmışlığını vurguladı.

Bütün konuşmalarında ön plana çıkardığı vefa ve güven duygusunu bu son videoda da vurguladı.

Her zaman olduğu gibi “Devlet” kavramını yüceltti ve Cumhurbaşkanı’nı suçladığı kişilerden ayrı tuttu.

Yedi videoda yaptığı bütün konuşmalarında kültürlü ve zeki olduğu, şaka yollu da olsa kendisini eleştirebildiği izlenimi veriyordu.

Ben konuşmalarında psikolojik açıdan en çok beş noktaya dikkat ettim:

1) Videoları niçin çektiğini anlatırken kurtarıcı rolüne filan soyunmadığını sadece kendi sorunlarından dolayı bu işe mecbur kaldığını vurguladı.

2) Ahmet Davutoğlu’nu eleştirirken, hem onun hem de kendisinin çok konuşkan kişiler oldukları hakkında hoş bir eleştirel şaka yaptı.

3) Polislerin kızına davranışlarına ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karısının iç çamaşırı hakkındaki sözlerine olağanüstü şiddetli tepki gösterdi.

4) Bütün videolarında, sözünün eri olduğunu, vefayı, güvenilirliği, vatanseverliği vurguladı.

5) Sürekli olarak her vesileyle özgüveninin, yani kendine olan güveninin çok yüksek olduğunu gösterdi.

***

Bütün bunları belirttikten sonra, yedinci videodaki asıl mesajının ne olduğu konusundaki izlenimime gelebilirim:

Hemen belirtmeliyim ki bu söyleyeceklerim sadece bir izlenim.

Belki doğru algıladım, belki de yanıldım:

En önemli mesajı, BENCE, gece sabahlara kadar uluslararası hukuk çalıştığı konusunda verdiği bilgiye dayalı olarak anlaşılabilir.

Bu bilgiyi akılda tutarak videodaki üç kelimenin üzerinde durmak gerekir diye düşünüyorum:

1) DEA’dan yani ABD’nin “Uyuşturucu ile Mücadele İdaresi”nden (Drug Enforcement Administration) söz etti.

Bildiğiniz gibi DEA, bütün dünyada uyuşturucu kaçakçılığı ile amansız bir biçimde mücadele eden bir ABD örgütüdür.

En büyük sorunu Meksika sınırından ve Kolombiya gibi Güney Amerika devletlerinden gelen uyuşturucu trafiğidir.

Kendi akademisi, özel eğitimi, özel yetiştirilmiş kadroları ve özel yetkileri olan son derece güçlü bir kuruluştur.

2) İkinci olarak arkasındaki beyaz tahtada yer alan İran, Mersin, Sabiha Gökçen S.D. yazısına dikkat çekti ve oraya gidilebileceğini belirtti.

Elbette İran kelimesi, hem ABD ambargolarını hem Sarraf’ı hem de Halkbank davalarını anımsattı.

3) Üçüncü olarak bulunduğu yerden çıktığı takdirde gidebileceği ülkeleri sayarken, neredeyse hepsini teker teker eledi ve fakat bu arada Suriye’yi farklı bir bağlamda andı.

Böylece dış ilişkilerde ve uluslararası hukukta çok daha karmaşık bir sorunlar yumağını dile getirdi. 

***

Şimdi sakince düşünelim:

Karşımızda zeki ve çok öfkeli izlenimi veren, kendisine kazık atıldığını düşünen, devleti yücelten, Cumhurbaşkanı’nı koruyan, bulunduğu ülkelerde takip edildiğini ve sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu çok iyi bilen, kendisine kazık atanlarla hesaplaşmaya çalışan, polisin tabiriyle, bir “suç örgütü lideri” var:

Geceleri sabahlara kadar uluslararası hukuk çalıştığını belirtiyor ve gidebileceği ülkelerdeki olanaksızlıkları anlatıyor...

Bu arada İran’dan, DEA’dan ve Suriye’den söz ediyor.

***

Şimdi yine sakince bir soru soralım:

Bu niteliklere sahip olan bir kişi köşeye sıkıştırıldığını ve seçeneklerinin tükendiğini hissederse ne yapar?

Bence yedinci videonun ana mesajı, bu soruya verilecek olan sorunun yanıtındaki korkutucu olasılıklarda yatıyor!

Bilmiyorum, yanılıyor muyum?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları