Uyuşturucular ve uyutucular...

31 Mayıs 2021 Pazartesi

Kokain, artık bütün dünyanın çok iyi tanıdığı kimyasal madde.

Kullananı var, üreticisi var, dağıtanı var, satıcısı var.

Çok büyük paralar döndüğü için de tehlikeleri büyük.

Cinayetlerin işlendiği, rüşvetlerin döndüğü, ülkelerin işe karıştığı bir alan “uyuşturucu dünyası”.

Mafya romanlarının, mafya filmlerinin vazgeçilmez teması.

Bizde gündem olmasının nedeni, Kolombiya - Venezüella bağlantılı beş tonluk bir “kokain partisi”nin varış yerinin Türkiye’de olması. İzmir Limanı’nda bir kimya şirketine teslim edileceği belirtilen “kokain” ile ünlü politikacı Binali Yıldırım’ın oğlunun ilgili olduğu, Sedat Peker tarafından iddia edildiği için konu ayrıca önem kazandı.

Binali Yıldırım, oğlunun Venezüella’ya gittiğini doğruladı ancak gidiş nedeninin oradakilere maske ve test kiti götürmek olduğunu söyledi. Süleyman Soylu da katıldığı TV programında bu konuda sorulan soruya yanıt vermekten kaçındı. 

2020 yılının haziran ayında yakalanan bu gemiyle ilgili gerçekler bilinmiyor olamaz. Bu durumdan Türk yetkilileri haberlidir ama hiçbir işlem yapılmamıştır. Hiçbir araştırma, hiçbir soruşturma açılmamış, “yaklaşık beş ton kokain”in İzmir Limanı’nda kime geldiği, kim tarafından teslim alınacağı karanlıklara gömülmek istenmiştir.

Bu konu geçiştirilemez, araştırmaların önlenmesi, iddiaların doğru olması kuşkusunu artırır. AKP iktidarı bu olayın aydınlatılması sorumluluğundan kurtulamaz.

Ancak bu olaydan daha kötü olanı ise “toplumun uyutulması” çabalarıdır.

TOPLUM NASIL UYUTULUR?

Elbette bunun da yöntemleri var. Örneğin masallar.

Topluma “MASALLAR” anlatırsınız. 

Uzaya çıkıyor olduğunuzu söylersiniz. 

İnananlar gözlerini gökyüzüne dikerler, siz de yeryüzünde işinizi yürütürsünüz.

Büyük petrol kaynakları bulduğunuzu söylersiniz. 

İnananlar sevinirken siz benzine, gaza, elektriğe zam üstüne zam yaparsınız, sineye çekerler.

Otomobil yapıyor olduğunuzu söylersiniz. Maketini gösterir, fiyat belirler, sipariş alırsınız.

İnananlar aman ne güzel, hibrit arabam olsun derken siz arabaların ÖTV’lerini artırır, fiyatlarını erişilmez kılarsınız.

Topluma “NİNNİLER” söylersiniz. 

“BASIN özgürlüğünün” en iyisinin sizde olduğunu söylersiniz.

Merak etmeyin, aslında uyanmazlar. Medya sizin elinizdedir.

Elinizde olmayanın okuyanı da canınızı sıkamaz.

En “ADALETLİ HUKUK” sisteminin ülkenizde olduğunu söylersiniz.

Hiç aldırmayın, öyle olmadığını bilirler ama aldırmazlar. Nasıl olsa onların da adaletle ilgileri olmamıştır. Haksızlığa uğradıklarında hukuka değil, silaha başvururlar. 

“EKONOMİ ÇOK İYİ” demekten çekinmeyin. Bu ninniyi çarşı pazar yalanlarsa da siz marketleri, pazarcıları suçlayıp işin içinden çıkarsınız. 

Doların artması ise ülkenizi çökertmeye çalışan kıskanç ülkelerin tezgâhıdır deyip geçin.

Bu “salla gitsin” formülü hep işe yaramıştır, gene yarar.

TEKERLEMELERDEN vazgeçmeyin.

“Biz gidersek ülke çöker” deyin. Nasıl olsa “neden” diye soran çıkmaz.

“Batı bizi kıskanıyor” deyin. Ne Batı’yı bilen var ne sizi sorgulayan. At gitsin. Batı sizi kıskanıyor da olabilir. Yani, “Bunca rezalete karşın nasıl iktidarda kalıyorlar?” diye kıskanabilirler. 

“Bu sorun, beka sorunudur” deyin. Beka nedir, o sorun neden beka sorunudur, beka sorunu ne demektir diye soran olmayacak, sizin söyledikleriniz ona ninni gibi gelecektir.

“İNANÇ SÖMÜRÜSÜ” yapın, hiç çekinmeyin.

“İnanç sömürüsü” her zaman sizi kurtarmıştır, her daim de kurtarmaya devam edecektir.

Soma’da 301 madenci yeraltında öldüğü zaman “Bu işin fıtratında var” dediniz, inandılar. 

Karadeniz Bölgesi’nde sel felaketi oldu, “kader” dediniz, kabul ettiler. “Siz yol yaparken menfezleri tıkadınız, dereler o yüzden sel oldu” diyenler seslerini duyuramadı. 

Sizin din adamlarınız “Fakirlik Allah’ın bu dünyadaki imtihanıdır” dediler, buna inanan yoksullar başlarına gelenlere razı oldular, inanmayanların da sesi çıkmadı.

Yolsuzluk yapanlarınız yakalandıkları zaman, “Biz cami yapacaktık” dediler, “Bu paraları dinimize hizmet için almıştık” dediler, “Böyle şey olur mu?” diyen çıkmadı.

“AKP’ye oy verenler cennete gidecek” diyen politikacılarınız oldu. “Siz cenneti mi satıyorsunuz?” diyen olmadı.

İnanç sömürüsü her zaman “toplumun uyutulmasında” işe yaradığı kanıtlanmış bir yöntemdir.

Böylece “UYUTULMUŞ TOPLUM” yaratmak, yöneticilerin her işi yapmakta rahat olmalarına yol açar.

TOPLUM UYANINCA?..

İşte o zaman işler değişir.

Ne masallarınız işe yarar ne ninnileriniz uyku getirir ne de inanç sömürünüz sizi kurtarır.

“Bu toplum uyanır mı?” diyenlere yanıtımız şudur:

Bu toplum uyanıyor.

Bu toplum da her toplum gibi yaşayarak öğreniyor.

Bu toplum uyanıyor ve

Hesap sorma, hesap verme günü yaklaşıyor.

Yakındır... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları