Jehan Barbur: Müzik yapmayı unuttum

Jehan Barbur’un, sözü ve müziği kendisine ait yeni şarkısı “Olanlar Oldu”, salgın günlerinde hepimize olanlar olmuşken çıkageldi.

Yayınlanma: 05.06.2021 - 15:03
Abone Ol google-news

Jehan Barbur, sözü ve müziği kendisine ait yeni teklisi Olanlar Oldu’yu yakın zamanda yayımladı. Türlü sebeplerden içimize attığımız pek çok konuda duygularımıza tercüman oldu. “Olanlar oldu ama biz yine de yanağımızın kenarındaki gülümsemeyi kaybetmeyelim” diyor. 

Yeni şarkınız çok keyifli bir yandandan da eğlendirirken düşündürüyor…

Son bir yılda yaşadığımız her şeyden bıkma hali, önümüzü göremiyor olma hali üzerine hayat seni de beni yordu diyorum. Bir güzel delirelim kafası… Çok da kötücül düşünmeyip, yanağın ucundaki gülümsemeyi de ihmal etmemek için, olanlar oldu çok da şey yapmamak lazım… Dert etmemek belki…

“Bir sürü şeyden bıktım aslında, çaktırmıyorum. Bir sürü şeyden bezdim aslında göstermiyorum” diye başlıyorsunuz şarkıya. Peki kimlerden bıktınız usandınız en çok?

Bize akıl tutuması yaşatan herkesten, kendimizi güvende hissettirmeyen, geleceğimizi iki dudağının arasında görenlerden, embesillerden çok usandım,  kendini sadece yerden yere vurup çamurunu etrafa sıçratanlardan da… 

İstanbul’dan taşınalı bir hayli zaman oldu, özlüyor musunuz İstanbul’u?

Şehir hafızasını yitirdiğinden beri özlemiyorum. Benim için taziye eve gibi İstanbul… Sevdiğim mekânlar kapandı… Mekân önemlidir. Bizim gibi hayatı gece yaşayanlar için hele… O mekanda sürekli oturduğumuz masamız vardır, sohbet ederiz, o ortamı da bulamayınca koskoca bir şehrin gazabını azabını niye çekeyim. Huzursuzum İstanbul’da, kendimi güvende hissetmiyorum, en büyük aşkımdı bir zamanlar, gittiğim herden ‘çok şükür döndüm diye sevinirdim… Beyoğlu’nun en eski dükkanlarından Kelebek Korse kapandığında tamam buraya kadar demiştim. 

Bir paylaşımınızı gördüm, müzik yapmayı unuttuk demişsiniz… 

Evet unuttum dün mesela amfimi getirdim nasıldı bakayım diye, unutmuşum, şarkıya başladım, sözleri yok… Senelerdir sahnedeyim, orada hissi kablelvuku idi yani otomatikti. Yeniden sahneye çıkacağımız gün belirsiz… Ben ekmeğimi taştan çıkarırım ama bu ülkede kendimizi mesleğimizle var etmemeyi öğrendik biz. Hep ilk yasaklanan sahne olur bizim ülkemizde, her şeyde memleketin yasını biz müzisyenler tutarız, ilk biz unutuluruz, tuhaf… Bu akıl tutulmasına ne denir bilmiyorum ama ben kendime can simidi takmışım onunla gidiyorum… Takı yapıyorum.. Ama müzik benim kendimi ifade etme yolum. Neşemin de benden alınmasını istemiyorum. Şartlar böyle diye kendime ket vurmuyorum…

MEMLEKETİN YASINI MÜZİSYENLER TUTUYOR

Neşeyi kaybediyoruz sanırım…

Asık suratlı olmamızı gerektiren bir sürü sebep var bu koşullarda. Neşeyi bulmak, o sıkışmışlıktan kendimizi çıkarma çabası yorucu bir çaba. Bu sabah daha kendi aramızda konuşuyorduk, huzuru bulmak nedir diye… Zor ama günün sonunda şöyle bir cümleyle kaldık. İnsan eliyle yaratılmış huzursuzluktan uzak kalmak huzur aslında bir nevi, huzurluğu insan yaratıyor… Korkularını ortadan kaldırmak için, engelleri aşmak, istihdamı artırmak ve konforu artırmak adına, yaşam alanını dönüştürmek adına, kapital bir yarış içerisinde huzursuzluğu yaratıyor. Böyle olunca da suratımız asılıyor. Huzur bunun tam tersi…

Ülkenin yasını biz tutarız, ilk biz yasaklanırız dediniz bu durum bir kırgınlık yaratıyor mu?

Yorgunluk bıkkınlık yaratıyor, sanatçı olarak nedir benim görevim sorusunun içeriği değişiyor. Kafası karışıyor insanın. Benim görevim aydınlatmak mı, düşündürmek mi, ifşa etmek mi, ibraz etmek mi? Yas belirleyici unsur olarak adım atmak mı? Küskünlük daimi… Başımızı taşlara vurup, şartlarını şurtlarını zaten bildiğimiz mecrada, sanatı bir mesleğe dönüştürmüşken, “beklentilerim olmadı” demek şımarıklık olur, dönüştürmeye çabalamaktan öte şu dönemde yapabileceğimiz üretmeye devam etmektir.

Klipte dostlarınız eşlik ediyor size…

Biz burda birlikte yaşıyoruz. Acımızı neşemizi, başarımızı, başarısızlığımızı, sofralarda yemeğimizi bir sürü şeyi paylaşıyoruz… Aynı hissiyatta olduğum yani olanlar oludu hissiyatında olduğum arkadaşlarımla, dostlarımla onlarla çekmek istedim klibi… Eğlenerek güzel bir gün geçirdik. Dans sanatçısı Gülay Sütçü de İstanbul’daki çekimlerle dahil oldu...

Barbur’a s¸arkısının klibinde, dostları, gazeteci yazar Mine Sögˆüt, seramik sanatçıları Zeynep Homan, Gezin Kurtaran da es¸lik ediyor. Barbur, bir arada yas¸adıgˆı, acısını nes¸esini, bas¸arısını, bas¸arısızlıgˆını, sofrasını paylas¸tıgˆı dostlarıyla çekmek istemis¸ klibi. Çok da keyifli olmus¸...  Gümüs¸lük’te Turgutreis Yolu üzerinde açtıkları Kırmızı Dükkân’da hediyelik es¸ya satıyorlar.  Barbur takı yapıyor, Mine Sögˆüt objelere çizim yapıyor. Oyuncu Belit Sünear, bez çantalar, yastık kılı arı, keseler dikiyor. Homan’ın seramik ve cam is¸leri var. Barbur, “Boyun egˆmedik, evlerimizden çıktık. Herkesi bekleriz” diyor.

İŞŞİZ KALDIK AMA BOYUN EĞMEDİK

Kırmızı Dükkan’ı açmaya nasıl karar verdiniz peki?

İstanbul’da yaşadığım yıllarda hobi olarak Tahtakele’den malzemeler alıp sahnede takacağım birkaç küpe kolye yaptım kendime. Sonra İskenderun’da bir süre annemle kaldım, yedi ay sonra Gümüşlük’e dönerken, özlediğim arkadaşlarıma bir hediye götürmek istedim. Tesbih yaptım onlara, çok hoşuma gitti. İşsiz kalmak deyince garip geliyor insanlara ama işsiz kaldık. Benim gibi bir sürü arkadaşım işsiz kaldı. Zeynep Homa, Mine Söğüt, Belit Sünear’le konuşurken, atölye mi yapsak hepimiz evde bir şeyler yapmaya başladık derken dükkan açalıma kadar gitti. El işlerimizi satalım, evimizden çıkalım hem manevi hem maddi geri dönüş olsun ve mesleğimizin yürür hale geleceği günü beklemektense boyun eğmeyelim dedik…  Hediyelik eşyalar, takılar var. Herkesi bekleriz.

Günü planlamayı nasıl yapıyorsunuz?

 Her gün dükkåna gidiyorum, dükkânı açıyorum, takı yapıyorum… Hayvanlarımız var. Ev yaşayan bir ev, ev işleri, yazı, çizi, müzik…Uçuyor zaman, bir sürü şey yapmaya çalışıyorum. İlgilendiğim bir şifa metodu var dönem dönem onunla uğraşıyorum…. Yasaklar biterse konserlere devam ederiz elbette…

Gümüşlük’ün size kattığı en iyi şey?

İnsanlık, insaniyet… Kendimle kalabilmek… Ne bileyim insanlığımı hatırladım herhalde…

Pandemiden sonra dünya iyileşecek mi sizce?

Ben insanın, dünyanın bir şeylerden ders aldığını, alabileceğini ya da bundan sonra artık temkinle hareket edeceğini zannetmiyorum. Hayat böyle bir şey… En güzel günler, en kötü felaketler, en kötü zamanlar tümü hayatın… Ne iktidarlar, ne muktedirler ne nüfuslar bir şeyden sonra  tamamen bir değişim yaşamazlar kanaatindeyim, ancak bazı konularda birtakım dönüşümler sergileyebilirler. Bazı konularda yaşadıkları tecrübeleri kerteriz alabilirler ama bunun dışında evet pandemiden sonra ancak politik ve ekonomik birtakım değişimlerden söz edebiliriz. İnsanlar here şartta düzenlerini kurdukları şekilde idame ettirebilmek için iyi ya da kötü bir direnç gösterirler. 

SUSMAK DA ÖZGÜRLÜK

Olan bitenler karşısında susanlara dair ne düşünüyorsunuz?

Konuşma özgürlüğü gibi susma özgürlüğü de olmalı… Birisi susuyor fikrini beyan etmiyor ya da beyan edeceği fikrin arkasında durabilecek kudrete güce cesarete sahip değil diye onu eleştirmeyi yersiz buluyorum. Twitter halkı bunu yapıyor genelde o konuştu bu konuşmadı diye…. Susturmak kadar konuşturmak da yanlış bir davranış biçimi olabilir bence. Fikri olan bunu söyleme şeklini bir düstüra oturtan ki karşısında haksız yere zor bir dönemden geçiyoruz, olup olmadık sebeplerden dolayı içeri alınıyoruz, karakola ifadeler vermeye gidiyoruz, artık haksız yere bile diyemiyorum, birtakım bedeller ödetiliyor insanlara. Bu bedelleri ödemek değiyor, bir zümrenin fikrinin zihnini aydınlatabilecek fikirleri beyan etmek gerekiyorsa onu beyan etmek isteyen kişinin tercihine bağlı. Ben susasına da anlıyorum konuşanı da anlıyorum ama sağ gösterip sol vuranı her ortamda ordaki insanlara nabzına göre şerbet vermek için hiçbir fikre sahip olmadan atıp tutanları yalakalık derecesinde, kendine ait bir varlığı bir hayat görüsü olmayanları pek anlayamadığımı düşünüyorum. Bunlar ne konuşmalı ne de susmalı.  Semender gibi yaşayan bu güruh bence susanlardan da konuşanlardan da daha tehlikeli.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler