Alev Coşkun

Suskunluk Politikası...

13 Haziran 2021 Pazar

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayımladığı videolar devam ediyor, ancak Türkiye’de sorumlular düzeyinde bir suskunluk yaşanıyor. 

  • Erdoğan susuyor.
  • Adalet Bakanı susuyor.
  • Yandaş basın susuyor.
  • Demirören Grubu susuyor.
  • Ziraat Bankası susuyor.
  • Savcılar harekete geçemiyor.
  • Meclis’te inceleme komisyonu kurulmasına AKP ve MHP birlikte karşı çıkıyor.

Özetle, Peker’in iddiaları 9 videoyu buldu. Konuşmaların üzerinden 42 gün geçti. Ama tüm yetkililer ve tüm sorumlular susuyor. Bu dönem, Türk siyasal yaşamında “suskunluk politikası dönemi” olarak anılacaktır.

Genel durum

Geçen haftaki pazar yazımızda Peker’in videolarında ortaya attığı iddiaların özetini vermiştik. Ancak Peker, yeni iddialar ortaya koymayı sürdürüyor. Burada önemli bir toplumsal durum var. 

Videoların izlenme sayısı 100 milyonu geçti. 

İçişleri Bakanı Soylu, Habertürk ekranında yaptığı açıklamalarda, 17-25 Aralık 2015’ten ve AKP’li İçişleri Bakanı Güler’in oğlunun evinde bulunan para kasalarından söz etmişti. Böylece İçişleri Bakanı, açıkça Erdoğan’a yönelik tehdit politikası uyguluyordu.

Soylu, son olarak mafyadan her ay 10 bin dolar rüşvet alan bir AKP üst düzey yöneticisi, eski bir milletvekilinden söz etti. Soylu’nun bu iddialarını onaylamayan Erdoğan’ın, İçişleri Bakanı’nı yakında görevden alacağı belirtiliyor.

En önemli siyasal olay, HDP’nin kapatılması konusudur. Parti kapatmanın ne demek olduğunu en iyi AKP bilir. Bugüne kadar siyasi partiler kapatıldı. Sonuç ne oldu? Yeni partiler kuruldu ve kapatılan partilerin oy kitleleri daha da güçlendi. 

Kapatılsa bile zaten hazır olan yeni bir parti, HDP’nin kaldığı yerden faaliyetine devam edecektir. 

HDP’nin içinde teröre bulaşan siyasetçiler varsa bunlar hakkında dava açılmalıdır. Parti kapatmak çözüm değildir. HDP’nin kapatılmasını MHP istiyor. Aslında AKP üst yetkilileri kapatma davasını istemiyorlar. MHP adeta parti kapattırarak HDP’nin güçlenmesine yardımcı oluyor. 

Öte yandan çete liderinin söyledikleriyle ilgili herhangi bir hukuksal girişim yok ama ilk soruşturma Cumhuriyet’e açıldı. Neden? Çünkü Cumhuriyet, halkın haber alma hakkını koruyarak doğru ve belgeli haberleri korkmadan veriyor.

Erdoğan’ın konumu

Erdoğan, geçen salı günü AKP grup toplantısında suçlamalara karşı bir açıklama yapmak yerine CHP’ye saldırmayı tercih etti. “Bir suç örgütü liderinin iftiralarına cevap vermeye değmez, bunları Meclis’e taşımak üzüntü vericidir”, “Biz bu iftiralarla mı uğraşacağız?” dedi.

Ancak ortaya atılan iddialar doğrudan AKP’yi ilgilendiriyor. Yukarıda belirtildiği gibi, AKP Merkez Karar Organı üyesi eski milletvekilinin mafyadan 10 bin dolar rüşvet aldığı ve bu paraları her ay aldığı belirtiliyor.

Konu, İçişleri Bakanı’nı aşıyor; Meclis Başkanı’na geliyor. Meclis Başkanı, İçişleri Bakanı’nın savcıya gidip bilgi vermesini, ayrıca durumu resmen Meclis Başkanı’na bildirmesini istiyor. Konu, parti içi bir olay olmanın ötesine geçmiş bulunuyor.

Bu konu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı tarafından “Bu mafyanın söylediklerine cevap vermem” diyerek geçiştirilemez. Mademki iftiharla partili cumhurbaşkanlığı sistemi savunuluyor, öyleyse bu kritik ve hassas konuya yanıt verme zorunluluğu vardır. Cevap vermeden konunun etrafında dolanma yoluyla siyasal sorumluluktan kurtulunamaz.

Somut iddialardan birisi de eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın Venezüella seyahatidir. 

Bu yolculuk için “Covid-19 test kiti götürdü”, “bavulla maske götürdü” söylemleriyle, çocuk kandırır gibi ortaya atılan yanıtlar, gerek halk kitlelerini gerekse AKP milletvekillerini tatmin etmiyor.

AKP’de rahatsızlık

Ankara’dan gelen haberler bu konuda AKP grubunda tedirginlikler yaşandığını göstermektedir. Bir grup AKP milletvekilinin, yolsuzluk dedikoduları, AKP Merkez Karar Organı’nda bulunan bir kişinin mafyadan her ay 10 bin dolar alması, Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının çift hatta dört bir yerden maaş almaları, Peker’e ve Soylu’ya gerekli yanıtların verilememesi nedenleriyle rahatsızlık yaşadığı biliniyor. AKP’nin kurucularından, Adalet Bakanlığı ve Meclis Başkanlığı yapmış Cemil Çiçek, Peker’in konuşmalarıyla ilgili olarak “Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır” diyor. Bu sözleri AKP grubu içinde onaylayan bir kesim olduğu belirtiliyor. Bu uyarıların AKP içinde tartışma yarattığı da bir gerçektir. 

Özet şudur: Tüm bu gelişmelere karşın milyonlarca vatandaş, videoları merakla izliyor. Olay, açıkça geri dönülemez bir hukuksal duruma dönüştü. Ama Cumhuriyet gazetesine dava açmaktan yorulmayan savcılar bu konuyu görmüyorlar. 

Biden-Erdoğan görüşmesi

14 Haziran Pazartesi günü Brüksel’de Erdoğan-Biden görüşmesi gerçekleşecek. 

Bu görüşmeyi hazırlamak için Bakan Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Milli Savunma Bakanı Akar ile ABD Savunma Bakanı Austin, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sherman, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Greenfield görüştüler.

Dış haber yazarları, bu görüşmeleri “sorunları paranteze alarak yeni işbirliği alanları oluşturma” olarak yorumluyorlar. 

Blinken’ın son açıklaması

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD Senato Komisyonu’nda “Türkiye’nin birçok bakımdan bir NATO müttefiki üyesinin davranması gerektiği gibi davranmadığını” söyledi. 

ABD, sopa göstermeyi sürdürüyor. Bu, bir süper gücün NATO üyesine işaretparmağı ile tehdit konuşmasıdır. Pekiyi bir NATO müttefiki olan ABD’nin PKK ve PKK/PYD terör örgütlerine verdikleri destek müttefikliğe sığar mı? İşte sorun budur.

Amerikan yönetimi, Türkiye’den S-400’leri etkin duruma getirmeyeceğine ilişkin yazılı bir taahhüt istiyor. S-400’lerin etkin duruma getirilmediğinin denetiminin Amerikan askeri uzmanları tarafından yapılması isteniyor.

Akar’ın, S-400’ler için “Girit Formülü” adı verilen ve S-400’lerin depoya kapatılıp kullanılmamasını içeren önerisi de bilinmektedir. 

AKP, iç politikada sıkışmış durumdadır. ABD Başkanı’nın elinde dosyalar olduğu, özellikle dış basında yazılıp çiziliyor. Yapılan analizlere göre Türkiye, Biden karşısında adeta elleri kolları bağlı bir görünüm içindedir. Bu durum, ABD’nin Türkiye’yi kendi çıkarları için kullanma yolunda politikasını sürdürmesini sağlayacaktır. Ancak milli çıkarlarla ilgili bu tavır halk tarafından nasıl karşılanacaktır?

Şöyle bir sonuç yargısı hiç de hatalı değildir:

Gerek iç politikadaki sıkışmalar gerek dış politikadaki baskılar nedeniyle AKP siyasal iktidarının çok zor durumda olduğu açıktır ve AKP giderek güç kaybetmektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İsmet İnönü 25 Aralık 2023

Günün Köşe Yazıları