Olaylar Ve Görüşler

Kanal İstanbul, Boğaza “Ters Kelepçe” - Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU

04 Temmuz 2021 Pazar

İstanbul Boğazı’nın yanına yeni bir kanal açmak ve bu kanalın iki tarafında yeni kentler inşa etmek gibi milyarlarca dolarlık çılgın projeler peşinde koşan AKP hükümeti, 25 bin yurttaşımızın yaşamını yitirdiği ve ülkemizin 40 milyar dolarlık ekonomik kayba uğradığı 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depremini ve depremlerle mücadeleyi çoktan unutmuş gibi görünüyor.

İstanbul Boğazı jeolojik süreçlerle oluşmuş ve Karadeniz’i Marmara’ya bağlayan doğal bir coğrafi yapıdır. Uzunluğu yaklaşık 33 km olan boğazın genişliği ve derinliği yer yer değişiklik göstermektedir. En dar yeri Rumeli Hisarı ile Anadolu Hisarı arasında 700 m, en geniş yeri ise Büyükdere ile Beykoz arasında yaklaşık 3 bin 500 m’dir. Derinliği güneyden kuzeye doğru artan boğazın en derin yeri Kandilli önlerinde 110 m, en sığ yeri ise kıyılarda 10 m olup ortalama derinliği 60 m civarındadır. Genel doğrultusu kuzeydoğu-güneybatı olan İstanbul Boğazı, bu doğrultu boyunca düz uzanan bir boğaz olmayıp yer yer keskin virajları olan bir su yoludur. Örneğin 80 derecelik Yeniköy virajı bunların en önemlisidir. Boğazın kuzeydoğu-güneybatı doğrultusu boyunca ayrıca 11 adet daha viraj bulunmaktadır. Bu virajlar boğazın genişliğini önemli ölçüde daralttığı gibi özellikle yüksek tonajlı gemilerin manevra kabiliyetini azaltarak karaya vurmalarına, ciddi tehlikelere ve önemli deniz kazalarına neden olmaktadır.

AMAÇ RANT DEĞİLSE…

Kanal İstanbul projesinin asıl amacı İstanbul’da yeni bir rant alanı oluşturmak değil de gerçekten boğaz trafiğini rahatlatmak, burada yaşanan tehlikeleri ve riskleri azaltmak ise  boğazı daha geniş ve derin bir “kanala dönüştürmek” hem bu amacın çok daha düşük bir maliyetle gerçekleştirilmesini sağlayacak hem de Kanal İstanbul gibi “çılgın” bir projenin neden olabileceği telafisi olanaksız ciddi bazı çevre sorunlarının oluşmasını önleyecektir.

Kanal İstanbul gibi henüz fizibilitesi bile yapılmamış “çılgın” bir proje ile oldukça sarp bir topoğrafyaya sahip bir kara parçasını 20-25 km boyunca boydan boya yeniden yarmaya çalışmak, milyarlarca doların sulara gömülmesine ve mevcut doğal dengeyi bozup telafisi olanaksız ciddi çevre sorunlarına neden olacaktır.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan söz konusu projenin bazı bilim insanlarına incelettirildiğini ve olumlu raporlar alındığını ifade ederken konuyla ilgili, konunun uzmanı bazı seçkin bilim insanları ise Kanal İstanbul projesinin gerçekleşmesi durumunda bölgedeki ormanların, karasal ekosistemin ve tarım alanlarının yok olmasına, su havzalarını da yok ederek su kıtlığına ve kuraklığa neden olacağını ifade etmektedirler.

BU KÖTÜLÜK YAPILMAMALI

Daha da önemlisi, Kanal İstanbul’un inşaası, İstanbul’un zaten çok yüksek olan deprem riskini daha da artıracaktır. Çünkü kanalın özellikle güney kesiminin açılması sırasında o bölgedeki sert kaya kütlelerini parçalayabilmek için yapılması kaçınılmaz olan şiddetli patlatmaların oluşturacağı şiddetli titreşimlerin, Kuzey Anadolu fayının Marmara içindeki kuzey kolu üzerinde, İstanbul’un 11 km güneyinde beklenen olası büyük İstanbul depremini tetiklemesi kaçınılmazdır.

Sonuç olarak İstanbul’a, hem deprem konusunda hem de yaratacağı ciddi çevre sorunları açısından, telafisi olanaksız zararlar vereceği ve İstanbul’u yaşanamaz bir kent haline getireceği için Kanal İstanbul projesi, dünyanın gözbebeği, Marmara’nın incisi güzel İstanbul’umuzun boğazına takılmış bir “ters kelepçe” olacaktır.

PROF. DR. K. ERÇİN KASAPOĞLU
YÜKSEK JEOLOJİ MÜHENDİSİ / HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ E. ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları