Erdal Sağlam

Göçmene ‘ucuz emek’ olarak bakmak acizliktir

29 Temmuz 2021 Perşembe

İktidar mensupları son Afgan akımı üzerine demeçler verip, göçmenlerin “ucuz emek” olduğunu, onlar olmasa ekonominin çökeceğini söylemeye başladılar. Böyle bir söyleme, “Türkiye ekonomisinin ne kadar kötü yönetildiğinin itirafı” diyebiliriz.

Göçmen sorunu insani açıdan çok değişik ve sert tartışmaları doğurdu. Tartışmalara, son yıllardaki göçmen hareketinin sürecek bir dünya sorunu olduğu, Türkiye’nin bundan en olumsuz etkilenen ülkeler arasında bulunduğu, bizdeki sorunun büyük ölçüde yanlış yönetimden kaynaklandığı temelinde yaklaşmak gerekiyor. Göçmenlik sorununa “ucuz emek avantajı” diye bakan iktidar mensuplarının Türkiye ekonomisi hakkında ne kadar küçük düşündükleri de bence ortaya çıkmış oluyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, özellikle sanayi alanında en ağır ve en zor işlerde sığınmacıların çalıştırıldığını söylemiş. Mültecilerin bazı şehirlerde sanayiyi ayakta tuttuğunu söyleyen Özhaseki, Gaziantep sanayisinde yüz binlerce insanın en ağır ve en zor işlerde çalıştığını, Kayseri’de aynı tablonun olduğunu söylemiş.

TV kanallarında dolaşan AKP milletvekilleri de tarımda, daha çok çoban olarak bu kişilerin çalıştırıldığını, böylece tarımdakilerin ekonomik olarak ayakta kalabildiklerini söylüyorlar.

Neresinden bakarsanız bakın, bunlar her açıdan kötü yönetimin itirafları. Hani artık tarım ürününden çok, katma değeri ve teknolojisi yüksek mal üretecektik, böylece ihracat birim fiyatlarını artıracaktık, uluslararası markalar yaratıp dünya ekonomisinde daha fazla pay sahibi olacaktık, ne oldu?

Sanayileşmiş ülkeler iyi yetişmiş, teknik olarak yeterli olanlarını seçerek ülkelerine göçmen alıyor, sınırları delik deşik olan Türkiye ise herkesi alıyor, sonra da bunları ucuz emek olarak kullanmakla övünüyor. Böylece sanayileşmiş ülkelerin tercihlerinin tersine, sadece ucuz emeğe dayalı sanayi yapısının varlığı, uluslararası rekabete dayalı sanayi anlayışı olmadığının da itirafı oluyor.

Bu söylemleriyle aynı zamanda içerideki işçi sınıfına ne kadar haksızlık etmiş olduklarını da itiraf emiş oluyorlar. Öyle ya, içerideki işçiye yeterince maaş vermeyip ihtiyaç duydukları için çok daha azına razı olan kaçak göçmenleri çalıştırıyorlar. Yani emeği sömürdüklerini açıkça itiraf etmiş oluyorlar.

Bu demeçler aynı zamanda Türkiye’de bir anlamda kayıt dışı ekonomiye iktidarın göz yumduğunu da gösteriyor. Çünkü işverenin ucuz emek olarak kullanmasının en önemli gerekçelerinden biri bunların sigortasız çalışması, insana yakışır çalışan haklarının olmaması. Böylece işçilerine normal insani ücret verip kayıtlı çalışan sanayiciye de haksızlık edilmiş oluyor. Yani iktidar iş kesiminde adaletin olmadığını, kayıt içinde çalışanların cezalandırıldığını, bu nedenle kayıt dışını göz göre göre desteklediğini de itiraf etmiş olmuyor mu?

SANAYİCİ TEMEL SORUNU GÖRMEK ZORUNDA

Göçmen işçi çalıştıran sanayiciler ya da hayvancılıkla uğraşan iş insanları, ucuz emek olarak gördükleri göçmenlerle ilgili tartışmalara katılmıyor. Ancak özel sohbetlerde emtia fiyatlarının zaten yüksek olduğunu, kurların çok arttığını, faizlerin çok yüksek olduğunu, zaten pandemi nedeniyle zor koşullarda ayakta kalabilmeleri için hiç olmazsa ucuz emek kullanmaları gerektiğini söylüyorlar.

Bizim sanayicilerimizin, “temel sorunlara çözüm yerine işlerine gelen imtiyazları kullanarak yollarına devam etme isteği” bir türlü değişmedi. Özellikle orta ve küçük sanayi, hatta büyükler sınıfına girseler bile dünya görüşlerini değişmeyen bazı sanayicilerimiz kafalarını değiştiremediler. Sanayici temel insani haklara bile sahip olmayan koşullarda insanları ucuz emek olarak kullanmak yerine, sorunun temelindeki yanlış ekonomi politikalarına hiç girmek istemiyor. Kurların ve faizlerin, uygulanan yanlış ekonomi politikalarından, siyasetin gerginliği artıran yanlışlarından, dış politikada maceracı ve akıldışı yollara başvurulmasından kaynaklandığı açık değil mi?

Türkiye’nin son yıllarda dünyadan koptuğunu, küreselleşme hızlandıkça mevcut ekonomik yapıyla çok daha geride kalacağımızı artık görmüyorlar mı? Yani ucuz emeği savunarak gelişmiş ülke olunamayacağını, mevcut ekonomik bakışın içerideki gerginliği de artırdığını göremiyorlar mı? İş insanı bunu görmüyor ya da “benim gelirim azalmasın ilkel kalabiliriz” diyor olabilir. Ama halkını düşünen bir yönetimin bu anlayışa kesinlikle izin vermemesi gerekiyor.

İş insanları da artık şunu görmeli: Bu adaletsiz sistem çöküşe gidiyor, çökerse bundan en çok zarar görecek olan varlıklı kesimler yani kendileri. Ancak kaybedecek şeyi olmayan yoksulların temel insani haklarını savunarak kendi varlıklarını da büyütme imkânı bulurlar, aksi takdirde ellerinde bir şey kalmaz.

Toplumsal kesimlerin göçmen sorununa çıkarlarına göre baktıklarına şahit olmak çok acı. Bu bir insani sorun ve göçlere neden olan adaletsiz küreselleşmenin nemasını yiyen gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyanın ve insanlığın sorunu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları