Arif Kızılyalın'ın izlenimi: Kırılma anı

Futbol böyle bir oyun. Gelirken bir anda gidiverir.

Oturur 1 puana razı olursun sonra da!

Oysa Galatasaray, iki yeni Rumen oyuncusu Cicaldau ve Morutan'ın inanılmaz iş birliği ve Kerem'in süratli futbolu ile 2-0'ı yakalamış, 3, hatta 4. golü kovalar olmuştu.

Taa ki Diagne, amatör kümede kaçırılmayacak fırsatlarda golü atacağı yerde fantezi peşinde koşmaya başlayana kadar. Şut anında top sürüyor, top süreceği yerde şut atıyor!

20 dakika içinde basit vursa gol yapacağı 3-4 net fırsat buldu. Kendine güvenemiyorsa pas verebilir farkı açabilirdi. Taa bi 45 artı 2'ye kadar. 

Yine bir fırsat buldu, gitti atamadı, dönen top, yerini henüz kavrayamayan stoper Nelsson'un çifte hatası ile gole dönüştü.

Ardından devre bitti.

Bu kez sahaya çıkan ilk yarının orta saha virtiözü Cicaldau, kenarla bir şeyler kouşup soyunma odasına gitti, Taylan'la 2. yarı başladı. Diagne'nin de yerinde Mustafa Muhammed vardı. Ama tutmadı bu değişiklik.

Çünkü Diagne tonla gol kaçırdı, Mustafa pozisyona girmekte zorlandı. 

Cicaldau-Morutan uyumu bozulmuş, Berkan aşırı top kaptırır hale gelmişti ki, Kasımpaşa skoru dengeledi.

Muslera sırtı dönük Taylan'a par verdi, genç oyuncu topu kontrol edemedi, Kasımpaşalı durumu eşitledi.

Elbette son bölümde Babel, Feghouli, Ömer Bayram'ın da oyuna katıldığını söylemekte fayda var. Bu değişikliklerin zamanlamaları ve tercihler tartışılır, ama Galatasaray artık Babel'e bel bağlamamalı!

Bir de Boey'in takımın defansı düştüğündeki kademeleri.

Bu bağlamda maçın 2 yarısı arasında yazla kış kadar fark oluştu deset abartmayız. Çünkü toplu, topsuz oyunu çok iyi oynayan Cicaldau'yu bu takım aramaya başlamış. Bunu dün gördük. Morutan iyi, gol pasları atan, adam eksilten bir yetenek ama daha zamana ihtiyaç var.

Sonuçta 3. haftadaki ilk kayıplarını yaşadılar.

Müthiş bir 45 dakika (artı 2 hariç) ve zok kötü bir son yarı!

Maçın özeti bu aslında.

Gerçi Kasımpaşa deplasmanında 1 puan kayıp mı, kazanç mı bilemedim ama istim üstündeyken giden 2 puanı çok ararlar.