Assos ve Yesemek yıkıcıların işgalinde!

10 Ekim 2021 Pazar

Evet, ölesiye sevdiğim iki yer Assos Limanı ve Yesemek: “Bir Hitit Açık Hava Heykel Müzesi” yıkıcıların işgalinde. Aristo’nun ders verdiği Assos’ta tarihi liman ve tiyatronun bulunduğu yer, yeni yılın başından beri güya kayaları ıslah bahanesiyle acımasızca dinamitlenip buldozerlerle kazılıyor. Herkesi kandırdılar! “Sadece düşen kayaları sabitleyeceğiz” dediler ve tümüyle antikçağdan bu yana var olan bir bölgeyi tamamen tıraşladılar. Bölge iğneyle kazılması gereken bir yer ama yıkıcılar, bu ülkede her güzel şeyi yok etmeye ant içenler tarih filan dinlemediler. 24 Eylül günü Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve Assos dostları, bu yıkımın acilen durdurulması ve sorumlular hakkında işlem yapılması için Ayvacık Kaymakamlığı’na ve Ayvacık Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundular. Ne yazık ki yıkımın durup durmadığını görmek için alana gelenler yıkımın son hızla devam ettiğini gördüler. Tel örgülerle çevrilmiş alanın dışında durumu gözlemleyenler bir süre sonra ihbar nedeniyle kolluk kuvvetleri tarafından durduruldu. İfadeleri alındı. Evet, bir katliam var. Ayvacık Kaymakamlığı, Çanakkale Valiliği, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları, müze müdürlüğü, cumhuriyet savcılığı ve en başta Kültür ve Turizm Bakanlığı bu katliamın seyircisi! 

Yetmedi, yıkıcılar doymuyor. Şimdi bir başka yurt parçasına, Gaziantep’in İslahiye ilçesine gidelim. Orada, çok az insan bilir, çok değerli bir alan var. Adı kısaca Yesemek. Evet, bu bölgede bir Hitit Açık Hava Heykel Müzesi var. 2003 yılında Yesemek’e gittiğimde şunları yazmışım: “Benim için zaman durdu. Antep’le İslahiye arasında bir tepede oturuyorum. Oturduğum yer Hititlerden kalma bir heykel atölyesi, öteki adıyla Yesemek Açık Hava Müzesi.         

Müzenin 15 yıllık bekçisi Ali Çelik, henüz 130’u gün ışığına çıkmış heykel taslaklarını çocuklarıyla övünen bir baba edasıyla bize tek tek gösteriyor. En çok aslan heykeli var, sonra ana kraliçe heykelleri geliyor, bir tane de ayı adam heykeli var. Bunun çok az rastlanan bir heykel olduğu biliniyor, zaten atölyenin başköşesine kurulmuş. Düşünün, yüzyıllar önce Hititli taş ustaları, hemen arkasında bazalt ocaklarının bulunduğu bu tepeye yerleşmiş ve başlamışlar taşları yontup güzelim heykeller yapmaya. Burası tam beş yüz yıl tıpkı bir heykel fabrikası gibi çalışmış. Gün ışığına çıkmamış heykel sayısının bini aşacağı söyleniyor. Taslak halindeki bu heykeller daha sonra başka atölyelere gidip daha ince bir işçilikten geçip dünyanın her yanına gönderiliyormuş. Şam’da da atölyenin heykellerine rastlanmış, Roma’da da. En küçük heykel taslağının üç ton olduğunu söylemeliyim. Bekçi Ali Çiçek, buraya ilk kez, komşu köyden, müzenin demir işlerini yapmak için gelmiş ve kazı sorumlusu İlhan Temizsoy’un isteğiyle bir daha da köyüne dönmemiş. Şimdi ailecek burada yaşıyorlar. Ali Çiçek, müzeye gözü gibi bakıyor; bu arada bazalt taşını işlemeyi de öğrenmiş, boş zamanlarında heykel yapıyor, oğlu da onun yolunda. Doğrusu Ali Çiçek haklı, ben de biraz daha burada kalsam, elime bir keski alıp işe koyulacağım. Bu nedenle gönlümü heykellerde bırakıp başka bir güzelliğe, başka bir zamana doğru yola çıkıyorum.” Yesemek’te bir ana tanrıça heykeli ve heykellerin bekçisi Ali Çiçek.

Başka bir zaman dedim ve 2006 yılında Yesemek’e bir kez daha gittim. Bu kez GAP bölgesi için açılan bir kültür projesini gerçekleştirmek için. Evet, Ali Çiçek ve Yesemek’i film yapacaktık. Projenin diğer ayağında heykel ustası Kemal Tufan, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen 10 heykel ustasıyla tam da Hitit heykellerinin karşısındaki alanda bir heykel sempozyumu gerçekleştirecekti. 

Filmi on yıl emek verdiğim Kadıköy Belediyesi “Herkes Film Yapabilir” başlıklı film atölyesi çalışanlarıyla birlikte kotardık. Heykellerden bir kısmı Yesemek’te duruyor bir kısmı üniversitelerin bahçesinde bize göz kırpıyor. İşte Türkiye’de pek az kişinin bildiği Yesemek filmi, daha sonra BBC’de gösterildi. Zaten en çok yabancı turistlerin geldiği bir alandı. Neyse son zamanlarda bazı kültür turları burayı da programlarına aldılar.

Peki, şimdi neler oluyor? Yesemek de gölet açma bahanesiyle tıpkı Assos Antik Limanı gibi törpülenecek! Evet, birinci derecede sit alanı olan bölgenin dört kilometre ötesine bir gölet yapılıyor, sulama için mi? Yapmayın sulama işi başka türlü de çözülebilir. Gölet tüm bölgeyi tehlikeye atıyor. Bölgedeki şimdi sayıları 500’ü geçen o güzelim heykellere ihanet etmeyin! Kendi tarihimize ihanet etmeyin! Boşuna mı konuşuyorum ve birden aklıma yüreği vatan sevgisiyle dolu arkeolog Halet Çambel’in, bin bir emekle oluşturduğu Karatepe-Aslantaş’taki açık hava müzesi baraj yapımı nedeniyle sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, kara pelerinini çekip bakan odasının kapısında nöbet tutması geliyor; barajın yapımı on kilometre öteye çekildi ve Aslantaş kurtarıldı. Sevdiğim yerler teker teker yok olurken çaresizlik ve ülkemin zenginliklerinin böylesine fütursuzca yok edilmesi canımı yakıyor ama kabahatin büyüğü bizde! Kaç kişinin Aristo’nun ders verdiği Assos’tan ve Yesemek Hitit Açık Hava Müzesi’nden haberi var?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları