Olaylar Ve Görüşler

Açlık, yoksulluk ve sağlıklı yaşam - Hüseyin SÖZERİ

11 Ocak 2022 Salı

Çalışanların ve emeklilerin ücret artışı yetersizliği tartışması, genelde çay, simit fiyatı üzerinden yapılır. Dört kişilik bir ailenin günde üç öğün, her öğünde bir simit, yanında bir parça peynir, iki çay günde şu kadar… Ayda toplam şu miktar… 

Bir diğer hesap, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin düzenli olarak yaptığı, çalışanların “geçim koşullarını” ortaya koyan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmalarıdır. Dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli, yeterli beslenebilmesi için yapması gereken besin harcaması üzerinden “açlık sınırı”; buna giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık vb. gereksinimler için yapılması gereken harcamaların eklenmesiyle “yoksulluk sınırı” hesaplanır. 

DOĞRUDAN İLİNTİLİ

Çay, simit, açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamaları, çalışanların yaşamının sürdürülebilir olmadığını ortaya koyar. Çalışanları uzun yıllar açlık, yoksulluk sınırında yaşamaya zorlamanın bireysel ve toplumsal sonuçları vardır. Özellikle genel sağlığı olumsuz etkiler. Bireyin üretkenliğini, yaratıcılığını yok eder. Mutsuz, umutsuz bir kitle oluşur. Toplumda mutluluğun bulaşıcı şekilde yayılmasını, birlikte üretmeyi, barışın korunmasını engeller. 

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımı şudur: “Sağlık; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir”. Bedence ve ruhça iyilik hali, sağlığın bilinen yüzüdür. İnsanın “yeterli, dengeli, sağlıklı” beslenmesiyle doğrudan ilintilidir. Bu tanımdaki “sosyal yönden iyilik hali” ise sağlığın sadece kişisel değil, toplumsal yönünün de olduğunu gösterir. Kişinin sosyal yönden tam iyilik halinde olmasının ön koşulu da sosyal yaşantısının sağlıklı olmasıdır.

Türkiye’yi 20 yıldır yöneten zihniyet, neo liberal politikalarla ve ortaçağ öğretisiyle, kamu hizmetlerini, yurttaşların günlük yaşamını, toplumun “tam iyilik” durumunu yok etti. Yaşam için gerekli besin öğelerini ulaşılamaz hale getirdi. Yetersiz ve dengesiz beslenme, yaygın toplumsal sorunumuz oldu. 

KOLAY OLMAYACAK

Eğitimin tüm aşamalarını dinselleştirdi. Ebeveynlerin çocuklarının geleceğiyle ilgili kaygılarını artırdı. Hukukun üstünlüğünü öteledi. Hak arayışını engelledi. Kayırmacılığı yaygınlaştırdı. Gelecek kaygısı, güvensizlik arttı. Halkın önemli bölümünün, tek adam tarafından sürekli azarlanması,  sağlığın “sosyal” ayağını örseledi. Sağlığı tam iyilik hali olmaktan çıkardı. 

Tek adam iktidarı, insanımızın sağlığını alıp götürmekle kalmadı, eğitimin, kültürün, sanatın içini boşaltarak entelektüel sığlığı derinleştirdi. Azımsanmayacak sayıda edilgen, özgüven yoksunu, öğrenme yetisini kaybetmiş, aydınlanma değerlerini küçümseyen kaderci bir kitle oluştu. Bu nedenle tek adam iktidarını yönetimden uzaklaştırmak, ülkemizi yeniden aydınlığa kavuşturmak, sanıldığı kadar kolay değil.

HÜSEYİN SÖZERİ

ARAŞTIRMACI-YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları