2050’ye kadar her dört kişiden birinin kuraklık riski altında olacağı sanılıyor

Nüfus artışı, sanayileşme ve iklim değişikliği gibi çeşitli nedenlerden dolayı dünya genelinde su kaynakları baskı altında. Türkiye de yakın bir gelecekte su kriziyle karşı karşıya kalabilir. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında 1652 metreküp iken 2009’da 1544 metreküpe, 2020’de ise 1346 metreküpe geriledi.

Yayınlanma: 22.03.2022 - 04:00
2050’ye kadar her dört kişiden birinin kuraklık riski altında olacağı sanılıyor
Abone Ol google-news

Kısıtlı olan tatlı su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine dikkat çekmek amacı ile her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü’nde, İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seval Sözen Cumhuriyet’e konuştu. 

Küresel olarak üretilen atık suyun büyük bir kısmının, arıtılmadan veya yeniden kullanılmadan ekosisteme geri döndüğünü, sadece insan sağlığı ve çevre için sorunlara değil, aynı zamanda ekonomik kayıplara da neden olduğunu belirten Prof. Dr. Sözen, “Su kıtlığı dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını etkiliyor, endişe verici şekilde yüksek bir rakam. 1990’dan beri yaklaşık iki milyar kişinin sağlıklı suya erişimdeki koşulları iyileşmiş olsa da azalan içme suyu kaynakları her kıtayı etkiliyor. Gittikçe daha fazla ülke su stresi yaşıyor ve çeşitli çevresel faktörler nedeniyle, artan kuraklık, çölleşme, durumu daha da kötüleştiriyor. 2050 yılına kadar her dört kişiden birinin su sıkıntısı çekeceği tahmin ediliyor” dedi. 

Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i güvenli içme suyuna sahip, ancak yüzde 12 gibi büyük bir oran hâlâ temel içme suyundan bile yoksun.

Türkiye ve İstanbul’un, günümüzde su sıkıntısı çektiğini ve gelecek günlerde de çekeceğini vurgulayan Sözen, “İstanbul’un nüfusu son 25 yılda 8.5 milyondan 16 milyona yükselerek yaklaşık yüzde 90 oranında bir artış gösterdi. Bu artış doğal olarak su ihtiyacını da sürekli yükseltti. İSKİ’nin ve İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun konuyla ilgili çalışmaları var. Bugün İstanbul’da günde yaklaşık 3 milyon metreküp, yılda ortalama 1.1 milyar metreküp su tüketiliyor. Yani kişi başına günde 180-185 litre su tüketiyoruz. İstanbul’un su ihtiyacı ağırlıklı olarak yüzeysel su kaynaklarından karşılanıyor, şehre su sağlayan Asya ve Avrupa yakalarındaki barajların depolama hacimleri yaklaşık 900 milyon metreküp. Yağışın yeterince fazla olduğu durumlarda erişilen bu kapasite İstanbul’un bir yıllık su ihtiyacının altındadır.  Bu durum İstanbul’un su ihtiyacının başka bir havzadan, Melen Havza’sından su taşınması zorunluluğunu doğurdu” ifadelerini kullandı.

"HİÇ TÜKENMEYECEK GİBİ DAVRANMAMALI"

Doğal su kaynakları ile kontrolsüz nüfus artışına bağlı olarak artan su talebi arasındaki uçurumun, başka havzalardan taşıma su ile kapatılmaması gerektiğini söyleyen Sözen,  nüfusun kontrol altına alınması, kullanılan suların uygun teknoloji ile arıtılarak tarım, sulama ve enerji gibi alanlarda yeniden kullanılarak su ihtiyacının azaltılması gerektiğini belirtti. Sözen, “Kaynaklar hiç tükenmeyecekmiş gibi davranmak gelecek nesillerin kullanım olanaklarını kısıtlıyor. Bu nedenle mevcut kaynakların bırakın gelecek nesiller, mevcut durumda bizler için dahi çok kısıtlı olduğunu farkına varmak ve buna göre yaşamak zorundayız. Yaşamın sürdürülebilirliği ancak bu şekilde mümkün olacaktır” dedi. 



İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon