K-Pop: Sınıfsal bir mesele
Çizgi filmleri andıran kıyafet ve saç tasarımları, Mitolojik sembollerden öykünen sahneler, kusursuz hareketler dizisine dayanan koreografi ve solo danslar, bir çoğu yaşıtları olan genç kız ve erkekleri hem arkadaş hem de tanrı olarak gören milyonlarca hayran ve milyarlarca dolarlık bir sektör. Arka planında yıldız olmak için azıcık bir şans uğruna izole kamplarda harcanan gençlik hayalleri ve görünmez sınıfsal bariyerleri yıkmak için yapılan paha biçilmez fedakarlıklar. İşte karşınızda K-Pop...
25 Haziran 1950; İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çözümsüz kalan sorunlardan uzak doğudaki çatışma alanlarıydı. Mançurya’dan, Kore’ye ve Çin’deki iç çekişmelere kadar, komunist rejim yanlılarıyla özgür dünyanın! bekçileri silahlı mücadele içindeydi. Kore’de, kuzeydeki komunistlerin güneyi işgal ettiği haberini aldığında ABD Başkanı Harry Truman “Tanrının da sayesinde, onlara cezalarını vereceğim” diyerek savaşın fitilini ateşledi. 3 yıl süren, zamanla Türk Ordusu’nu içine alan ve Türkiye’nin Nato üyesi olması için bir sıçrama tahtası olarak gösterilen savaş, ardında büyük bir yıkımla birlikte, ikiye bölünmüş bir Kore bıraktı. 1947’de ilan ettiği “Truman Doktrini” ile soğuk savaşın ayak sesleri daha duyulmadan batı paktının temellerini atan Truman, belki nihai bir zafer elde edemediği için siyasi çöküş yaşayacaktı, ama geride bıraktığı Güney Kore, uzak doğuda SSCB ve Komunist Çin arasında batı dünyasının bir ileri karakolu olarak varlığını sürdürecekti, sürdürürken de sırf askeri değil, ekonomik ve kültürel olarak da desteklenecekti.
23 Kasım 2012; Güney Koreli müzisyen Park Jae-sang ya da tüm dünyada bilinen adıyla PSY, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’la bir araya geldiğinde Moon şarkıcının, “sınırsız küresel erişim imkanı sebebiyle birlikte çalışma isteklerini belirtmişti. PSY’nin hemen hepinizin kulağına çalınan Gangman Style isimli şarkısının klibinin piyasaya çıkmasının üzerinden sadece 4 ay geçmişti. Öncesinde kimsenin tahmin edemeyeceği küresel bir Gangman Style çılgınlığı gezegenimizi sarmıştı. Bu Asya’dan yükselen bir kültürün güçlü ayak sesleriydi.
16 Haziran 2020; Milyonlarca hayranı olan K-Pop sanatçısı Yohan (Kim Jeong-hwan) 28 yaşında hayatını kaybetti. Kore’de uzak doğu başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde milyonlarca hayranı olan Yohan TST (Top Secret) isimli erkek grubunun (boyband) bir üyesiydi. Önceki aylarda yine K-Pop yıldızları olan Sulli ve Go Hara hayatını kaybeden isimler olmuştu. Ölüm nedeni açıklanmayan Yohan, son İnstagram postunda şu notu paylaşmıştı, “seyahate gitmek istiyorum...”
SINIFSAL BİR MESELE
K-Pop terimi ABD’nin popüler müzik dergisi Bilboard’da ilk defa kullanıldığında tarih 9 Ekim 1999’du. Kore’nin ekonomik büyümesi ile paralel olarak gelişen müzik endüstrisi, zaman içinde Kore’yle sınırlı kalmayacak ve tüm uzak doğu gençler üzerinde kültürel olarak büyük etkisi olan bir diplomatik değere dönüşecekti.
2019’da Bong Joon-ho tarafından çekilen ve En İyi Film dalında Oscar ödülü kazanan Parazit filmi, Güney Kore özelinde sınıfsal farkların nasıl görünmez bariyerlerle inşa edildiğini gösteriyordu. Yine geçtiğimiz yıl gösterime giren ve tıpkı Parazit gibi tüm dünyada büyük kitlelere etki eden Squid Game isimli dizisi de sınıfsal ve ekonomik olarak yükselmenin imkansızlığını insanların canını ortaya koyduğu bir oyun üzerinden aktarıyordu. Bu iki örnek her ne kadar kurgusal evrene ait olsa Güney Kore’nin, kuzeydeki düşman kardeşinin sınıfsız dünya ideolojisine neredeyse tamamen ters yapıda kurgulanmış bir tezat olarak şekillendiğine işaretti. Altyapısız, korunaksız mahallelerden, sosyal güvencesiz bir hayattan, borç batağından kurtulmanın bir kaç zorlu yolu vardı. Üniversite sınavında yüzbinlerin arasından sıyrılıp iyi bir fakülteye girmek, bütün gençliği feda edip olimpik bir sporcu haline gelmek veya bir K-Pop yıldızı olmak!
Han Nehri Mucizesi olarak bilinen, Güney Kore’nin ekonomik kalkınma serüveni büyük ölçüde hızlı sanayileşme ve teknoloji inovasyonun öncü ülke konumunda olmasıyla gerçekleşmişti. Öte yandan bu hızlı yükseliş karşılığında bazı fedakarlıklar gerektiriyordu. Aile işletmesi modeliyle örgütlenen holdingler üzerine kurulu sanayi ve finans sektörleri tarafından, sınıfsal bariyerlerin ucuz iş gücüne çevrildiği ülkenin alım gücü artsa da gelir dağılımındaki adaletsizlik az önce bahsettiğimiz örneklerdeki hikayelerin ortaya çıkmasına sebep olacak kadar kötüydü.
Böylesi durumlarda ortaya çıkan kitlesel sağaltıcılar, Güney Kore’nin de ihtiyacıydı. Han Mucizesi’nin yaratılmasında, sanayileşme ve inovasyon alanında destek veren batılı partnerleri, ülkeyi kültürel olarak da kaderine mahkum etmezken, batılı tarzı müzik ve eğlence endüstrisi de Güney Kore’de hızla yer ediniyordu. Tek bir farkla; nasıl ki ülke batının kalkınma modelini kendine uyarlarken sınıfsal bariyerler batıya göre çok daha sertse ülkeye ihraç edilen eğlence endüstrisinin dinamikleri de, ihraç noktasına göre bir o kadar acımasız görünüyordu…
Karşınızda K-Pop
Baby Vox isimli Koreli kız grubu Çin’in başkenti Pekin’de 40 bin kişiye konser verdiğinde yıl 2003’tü. 90’lardan itibaren yükselişini ülke içinde sürdüren K-Pop, yeni milenyumla birlikte doğu Asya pazarına doğru genişlemeye başlamıştı. Ondan tam 11 yıl önce Seo Taiji & Boys isimli erkek grubu (boyband) televizyonda yayımlanan bir yetenek yarışmasına katılmış ve jüriden en düşük puanı almıştı. Ancak “I Know” isimli şarkıları ülkedeki genç kuşak arasında hızla yayılmış ve eski kuşaklara ve kültüre karşı bir isyan marşına dönüşmüştü. 90’lı yılların sonunda bir kısmı batıda eğitim almış prodüktör ve ses mühendislerinin sektörde yer almasıyla, r&b, hiphop gibi tarzlar Korece sözlerle harmanlanarak müziği çeşitlemeye başladı. Ancak K-Pop’un alamet-i farikası belli bir pozisyonda sabit kalma ve tekrarlı hareketlerden oluşan dans koreografileriydi.
ABD müzik sektöründe uzunca dönem, "tutan" bir yöntem olan genç üyelerden oluşan erkek ve kız grupları 2000’lerle birlikte misyonunu tamamlamaya başlamıştı. Ancak Güney Kore, tıpkı ekonomik büyümesi için kullandığı inovasyon ihracı gibi, müzik kültürünü de ihraç etmişti. Bugün hala popüler olan gruplar, küçük yaşlarda yeteneklerine göre seçilip, yıllar süren eğitimler sonrası istenilen seviyeye ulaşan isimlerden oluşuyor. Staylerlik adı verilen ve uzun dönemli kontratlarla işleyen sistemde, bir çokları da yeterli bulunmuyor ve eski hayatlarına -tabii bir hayatları kalmışsa- geri dönmek zorunda kalıyor.
K-Pop kültürüne yöneltilen eleştirilerin büyük kısmı da bu yıldız yetiştirme sistemine odaklanıyor. Kimi zaman askeri kampları hatırlatan, beslenmeden, günlük programa, kiminle arkadaşlık edileceğine kadar her şeyleri plak şirketleri tarafından kontrol edilen K-Pop yıldızları, sık sık yaşadıkları depresyon ve bunalımlarla gündeme geliyor. Zaman zaman yaşanan intihar vakalarının, basına pek açıklanmasa da sebeplerinin sistemin yarattığı ruh haliyle ilgili olduğu tahmin ediliyor.
Yine de pek çokları bir yıldız olarak sahnede binlerce kişiye hitap etmenin buna değeceğini düşünüyor olsa gerek ki, hala binlerce genç erkek ve kız K-Pop yıldızı olmanın hayallerini kuruyor. Geçtiğimiz yıl basına yansıyan, İstanbul’da ikisi kardeş, üç genç kızın Kore’ye gitmek için evden kaçtığı haberi, K-Pop’un dünya çapındaki popülaritesini kanıtlayan bir sürü örnekten sadece biri. Somut rakamlar istiyorsanız. Güney Kore’de müzik sektörünü domine eden şirketlerden SM Entertaintment’ın 2008’de 42.5 Milyon Dolar olan cirosu, geçen yıl sonunda 521 Milyon Dolara yükseldi...
Güncel K-Pop idolleri
- Black Pink
- BTS
- Twice
- Exo
- SVT
- Red Velvet
- iKON
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması