29 Nisan Dünya Dans Günü

29 Nisan Dünya Dans Günü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.04.2010 - 06:03

29 Nisan Dünya Dans Günüolup da, yüce Atatürkten bahsetmemek mümkün mü? Onun insanlarına olan sevgisi ve o sevilenin, algılama yeteneği, bunca senelere rağmen ruhumuzun derinliklerinde tazeliğini koruyor. Klasik Batı Müziği kadar olmasa bile dans müziğinin modernleşmede ve moral olarak topluma yeni bir anlayış getireceğine; kadın ve erkek çiftlerin bir araya gelmesinin, çağdaş olmanın simgesini ve önemini bilen Atatürk, başlangıçların önüne öyle güzel uvertürler koymuştu ki, geleceğin librettosunu kafasında çoktan planlamıştı.

Zamanımızda kültüre ve sanata bakışın, bunca üzüntü ve sıkıntılarına rağmen dimdik ayakta kalması onun bu ileri görüşündendir.

Atatürk, insanların her fırsatta dans etmesini arzu ederdi. Hatta emrederdi. Derlitoplu, üzüntülerden uzak toplum haline gelmek için, buna benzer ilkelerin yerine getirilmesiyle hız kazanacağını biliyordu. Bu düşünceler doğrultusunda 1930dan sonra Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere Türkiyenin birçok kentinde zamanımızda bile olmayan balolar ve danslı toplantılar yapılırdı. Sarayburnundaki Batı çalgılarıyla çalınan müzikli danslı toplantılar, o zamanlar çok meşhurdu. Vals, polka ve kadril gibi kavalyeli danslar, 1800 yıllarında Selanik, Manastır ve Makedonya kentlerinde boy göstermeye başlamıştı. Daha sonra da 1820 yıllarında İstanbulda Harbiye, Tıbbiye ve Galatasaray liselerindeki gençlerin Batı anlayışındaki bu yaşama ayak uydurması, o zamanlarda kız ve erkek arkadaşlığı, toplumda gereken rahatlığa ulaşamamasına rağmen hızla yayıldı.

Balo ve danslı toplantılara yüce Atatürk hiç de yabancı değildi. A. F. Cebesoy anılarında, Mustafa Kemalin Selanikte Harp Okulunda kısa sürede olağanüstü güzellikte vals öğrendiğini; bunu ders aralarında arkadaşlarına da öğrettiğini yazar.

Onun bu dansa olan ilgisi yaşamı boyunca devam etmiş; Çankayada ve Ankara Palastaki danslı toplantılarda partneri ile daireler çizerek, fokstrat yaparken güzel dans etme bilinci ile çok neşelendiği; yanlarından geçtiği gençlere Yaşamalıyız! Canlı kalmalıyız!sözleriyle onları dansa davet etmesi insanına olan sevgi sanatının yapısını ve bu yoldaki uygarlık anlayışının bir göstergesiydi.

Kimi kişiler, düşüncede ve konuşmada, kimi de davranış da doyumsuzdur. İç dünyaları yüzlerinden okunan insanlar vardır. Yorgun, gizemli ve konuşacak fazla bir şeyleri yoktur. Etrafa karşı bilinçsiz ve sorumsuzluk örneği sergilerler.

Kimi insanlarda, konçerto ya da bir senfoni orkestrası gibi çok seslidir. Duygularını frenleyen, güçlü elleri umursamazlar. Suskunluk onlar için huzursuzluktur. Sohbet etmek, birlikte olmak kendisini ve etrafını mutlu etmek ve özlemlerini dile getirmek onlar için önemlidir. Bu iki varlık arasındaki farklılıklar, psikolojik-ekonomik ve diğer etkenlerden kaynaklanabilir. Ama insan önce kendisiyle savaşmalıdır.

Kendisini manen yüceltmek ve toplumuna katkıda bulunmak isteğinde hevesli olmalıdır. İşte dans bunlar için, aracı ve büyük bir yardımcıdır. Birçok kadının ve erkeğin bir araya gelerek, güzel bir müziğin eşliğinde dans etmesi çağdaşlaşmak ve sosyalleşmede toplum anlayışının iyi bir örneğidir. Bu insanlar konçerto ve senfoni orkestrasının yanına koskocaman bir koroyu da katarak, hayatlarını daha da renklendirirler.

Bugün, Dünya Dans Günü. Hiç olmazsa tüm duygu ve düşüncelerimizi dışarı yansıtarak, insanlarla olan iletişimimizi sağlayan bu fizyolojik olayı annemizle, babamızla, kardeşimizle ve sevgilimizle ve tüm değer verdiğimiz insanlarla, dans ederek paylaşalım. Halk dansları, flemenko, rock'n roll, vals, top dans, modern dans vs. Hangi dans olursa olsun; önemli olan dans ederek bunu alışkanlık haline getirmektir.

Dans etmek, yalnız estetik olarak değil; aynı zamanda insanlara ahlaksal bir biçimde de yansır. Devlet Balesinin 29 Nisan Dünya Dans Gününedeniyle çeşitli şehirlerdeki sanat etkinliklerini kaçırmayın.

Oğuz Özlem-Ankara Devlet Balesi Sanatçısı

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler