68'lilik Onuru...
Önce Atatürkçülüktü hedef… Şimdi ise 68 dönemi İlerici Gençlik Hareketi… Atatürkçülük; Atatürk’ün kendi deyimi ile “tam bağımsızlık ve özgürlük karakterini” taşır. Siyasal ve sosyal olarak ilerici ve laik değerlerle donanmıştır. 68 dönemi ilerici hareketi ise sömürünün ortadan kalktığı, sol siyasal ve toplumcu bir ekonomik sistem istemine dayanır. Ama meşalesi tam bağımsızlık ve gerçek demokrasidir…
Bu iki dönemin hedef yapılmasının bir nedeni, siyasal olarak; bağımsızlığın yitirildiği bir globalleşme, yasaklar ayıbından arınmamış bir demokrasi, çıkara ve kazanca yönelik bir özgürlük, ekonomik olarak; insani olmayan toplumsal özden uzak bireyci ve çıkarcı bir yaşam anlayışının toplumda yerleşmesi özlemidir.
Diğer bir neden ise bu teslimiyetçi ve bireyci özleme karşın, her iki dönem anlayış değerlerinin Türk tarihinde yurtseverliğin somutlaştığı birer onur anıtları olarak halen insanlarımıza yön verdiklerini görmeleridir.
Sonuç olarak kendimizi aradığımızda onur duyacağımız ve bir atardamar gibi tarihimizi ve geleceğimizi besleyen bu saygın değerler zenginliğini söküp atarak ulusumuzu köksüz bir ağaca benzetmektir istenilen.
1968 inancının özünde insanın toplumsallaşması vardı… Bu bireysel olarak ülkemiz ve insanlığın sorunları ile hem düşünce hem eylem olarak özdeşleşmek demektir… Yaşam bakışı toplumculuğa uygun olarak teke tek düzeyde dostluk, arkadaşlık, özveri, paylaşım, ülke düzeyinde tam bağımsızlık ve gerçek demokrasi, evrensel düzeyde kardeşlik, barış ve sevgi…
Bu saygın değerlerle donandık 1968’de… Halen bu saygın değerlerin doğruluğunu yaşıyoruz onurluca… Hele 12 Eylül faşizminin ülkemiz insanları üzerinde yaptığı tahribatı ve yeni dünya düzeni adı altında kurulmaya çalışılan aslında hem bizim gibi ülkeleri sömürme hem de insanlarımızı yozlaştırma ve yalnızlaştırma politikasını gördükten sonra…
İnsanlarımızın getirildiği nokta… Yeni yaşam biçimi… Artık her ilişkinin temeli olan çıkar, çıkar, çıkar… Ne olursa hep bana anlayışı… Hedef gösterilen bireycilik çukuru, ayaklar altına alınan yüzyılların birikimi insani değerler… Cüceleşen koca koca adamlar… Çıkar uğruna dönenler ve insan olarak bitenler… Şimdi düşünüyorum da şu kısa yaşam sürecinde kişinin insanileşmesi bakımından ciddi bir kazanç 68 dönemini yaşamak.
Bireysel dürtülerin en yoğun olduğu daha 18’inde, 20’sinde birer delikanlı iken yüreğimiz, beynimiz Uzak Asya’da, Ortadoğu’da, Güney Amerika’da ve Afrika’daki insanların sorunları için çalıştı… Onların sevinci ile sevindik, üzüntüleri ile üzüldük… Hem ülkemizin hem de diğer ülkelerin bağımsızlık ve özgürlük şarkılarını söyledik hep… Kimseyi dinine, ırkına, rengine, mezhebine göre ayırmadık… Sadece sömürüyü, baskıyı, savaşı lanetledik… İstedik ki insan insanı sömürmesin… Sömürmesinler ülkemizi…
Saygın ozanımız Nâzım Hikmet’in belirttiği gibi “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” olsun istedik… Bunun için katledildik, işkenceler gördük, cezaevlerine girdik onurluca… Ama yaşamadık kendimizi, gençliğimizi, mesleğimizi, inancımızın aracı yaptık da; şu köşeye de bir şey atalım demedik… Ama attık bir köşeye yüreğimizi halkımızın mutluluğu ve ülkemizin bağımsızlığı uğruna…
Bu inançla, kimliğimizi sorguladık… Kendimizi yakaladık ve halkımıza ulaştık… Haksızlığa başkaldırdık… Kurtuluş Savaşı ile başlayan onurlu bir anti-emperyalist başkaldırı geleneğimizi toplumcu inançla güçlendirdik… Demokrasinin gelişimine laikliğin güçlenmesine, insan haklarının yaygınlaşmasına öncülük eden düşünce ve eylem neferleriyiz…
Halk kültürünün tarihi gelişimi ile beraber tekrar fiili izlenmenin öncüleriyiz… Biz Şeyh Bedrettin’iz, biz Yunus’uz, biz Köroğlu’yuz, biz Pir Sultan’ız, biz Mustafa Kemal’iz, biz Nâzım Hikmet’iz, biz Yılmaz Güney’iz, biz Ruhi Su’yuz, biz Deniz Gezmiş’iz, biz Taylan Özgür’üz, biz Uğur Mumcu’yuz… Bir bağımsızlık uğruna Dumlupınar’da, Sakarya’da, Çanakkale’de, devrim uğruna idam sehpalarında, Nurhak’ta, Kızıldere’de özgürlük ve eşitlik uğruna, 12 Mart ve 12 Eylül askeri cuntanın işkence merkezi zindanlarında, laiklik uğruna Menemen’de, Sıvas’ta ölenleriz… Biz Anadolu’nun tarihi geleceğinin sahibiyiz. Siz kimsiniz?.. Kiminlesiniz?.. Kimdensiniz?..
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt