8. Türkiye Uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı
Avrupa Birliği'nin (AB) Enerji Politikası ve Enerji Arzı Güvenliği Birimi Başkanı Jean Arnold Vinois, Hazar Bölgesi Girişim Planı'nda Türkiye'nin ''kilit ülkelerden biri'' olduğunu belirterek ''Burada kapasitenin artırılması için Türkiye'yi de aramızda görmek istiyoruz'' dedi.
Avrupa Birliği'nin (AB) Enerji Politikası ve Enerji Arzı Güvenliği Birimi Başkanı Jean Arnold Vinois, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, BOTAŞ, TPAO, TMMOB Petrol Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası ve Türkiye Petrol Jeologları Derneği tarafından Sheraton Otel'de düzenlenen ''TUROGE 2009 - 8. Türkiye Uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı''nda yaptığı konuşmada, AB'nin yeni üyelerle yıllık 500-600 milyar metre küp civarında bir doğalgaz tüketimine sahip olduğuna işaret etti.
AB'nin dünyanın en büyük piyasalarından biri olduğunu, bu yüzden artık daha geniş hacimli sonuçlara ulaşmak istediklerini ifade eden Vinois, AB'nin bütünleştirilmiş bir pazar olduğunu, üye 27 ülkenin ulusal piyasalarının enerji sektöründe tek bir piyasa haline getirilmesinin tartışıldığını, bu ülkelerdeki düzenlemeleri tek bir kanun haline getirmeye ve buna ilişkin bir anlaşma yapmaya çalıştıklarını anlattı.
Söz konusu anlaşmaya Türkiye, Ukrayna ve Moldova'nın da dahil edilmesi konusunda tartışmalar yapıldığını belirten Vinois, ''Bu yeni bir piyasa ve yeni bir süreç. Oldukça yararlı olacağını düşünüyoruz. Ocak ayındaki gaz krizinden sonra bunun gerekli olduğunu gördük. Üyeler arasındaki işbirliğinin önemi de daha çok ortaya çıktı'' dedi. Vinois, Türkiye'nin anlaşmaya ilişkin müzakereye başladığını ifade ederek, bundan memnuniyet duyduklarını söyledi.
Enerji güvenliğinde ''kazan-kazan'' prensibiyle hareket ettiklerini, bunun da sürekli enerji akışı ve kaynak çeşitliliği açısından önemli olduğunu kaydeden Vinois, ''Enerji arz güvenliğinde dış kaynakların dikkate alınması gerekiyor. Kaynaklar açısından da bazı eksiklikler var. AB'deki kaynaklar Rusya'ya odaklı, bunun da ne kadar riskli olduğunu ocak ayındaki krizde gördük. Konunun ne kadar hassas bir konumda olduğu ortada. Rusya'dan gelen kaynakların çeşitlendirilmesi gerekiyor'' diye konuştu.
Güney enerji koridoru
Gaz kaynaklarının büyük kısmının Hazar ve Akdeniz'de yani "Rusya'nın güneyindeki bölgede'' bulunduğuna dikkati çeken Vinois, ''Bu kaynaklara doğrudan erişmemiz gerekiyor'' ifadesini kullandı. ''Kazakistan'dan Mısır'a kadar giden bölgede bazı imkan ve olasılıklar olduğunu'' dile getiren Vinois, ''Biz Güney Enerji Koridoru dediğimizde, sadece Nabucco'dan bahsetmiyoruz, diğer kaynakları da değerlendiriyoruz'' dedi.
Vinois, AB için çok önemli olarak gördükleri Güney Gaz Koridoru'nun 100-120 milyar metreküplük bir gazın ulaşımını sağlayabilecek bir kapasiteye sahip olduğunu belirtti. AB olarak 27 ülkenin tek ses olması ve birlikte bir mesaj vermesi gerektiğini, şu anda bunun sağlanmadığını ifade eden Vinois, şunları kaydetti, ''AB inanılırlığını sağlamak için bunu yapmalı ve uzun vadede ne yapacağını belirlemeli. Dolayısıyla burada söz konusu olan bütün ülkeleri dikkate almamız gerekiyor. İlgili bütün şirketlerin Güney Gaz Koridoru'na yatırım yapması, birlikte çalışması gerekli. Aksi takdirde başarı sağlanamaz. Biz, bütün bileşenlerin bu koridor için birlikte çalışmasını hedefliyoruz.
Hazar Bölgesi Girişim Planı'nda kapasitenin artırılması için Türkiye'yi de aramızda görmek istiyoruz. Bu plan, katılmak isteyen herkese açık. Bunun fizibilite çalışmaları yapılıyor, bu yıl bahar aylarında tamamlanmasını bekliyoruz.''
Vinois, Hazar Bölgesi Girişim Planı'nda Türkiye'nin kilit ülkelerden biri olduğunu da vurguladı. ''AB'nin de Türkiye'nin de doğalgaza ihtiyacı var'' diyen Vinois, ''Bu yüzden biz Güney Enerji Koridoru'nun geliştirilmesini hedefliyoruz. AB üyelerinin Nabucco ile müzakereleri de iyi gidiyor. Burada hükümetlerarası anlaşma sağlanırsa diğer projelere de teşvik edici olur. Bu sayede bu koridorun güvenliği de sağlanır'' diye konuştu. Vinois, 2009 yılının Güney Enerji Koridoru ve Nabucco Projesi için de çok önemli bir yıl olduğunu söyledi.
"Nabucco'da iklim değişti"
Macaristan'ın Nabucco Projesi'ndeki elçisi Mihaly Bayer de jeopolitik olayların enerji politikaları üzerinde etkili olduğunu ifade ederek, geçen yıl yaşanan Rusya-Gürcistan ve Rusya-Ukrayna gerginliğinin Nabucco Projesi etrafındaki iklimi değiştirdiğini bildirdi. Bu olayların ardından kaynak çeşitliliğinin önemini ve kaynak güvenliğinin sağlanmasının gerekliğini gördüklerini ifade eden Bayer, AB'ye yeni üye olan ülkelerde, özellikle Baltık ülkelerinde Rusya'ya bağımlılığın yüksek olduğu ve Macaristan'ın doğalgazda bağımlılığının yüzde 50'nin üzerinde olduğuna dikkati çekti. Bayer, ''Bu yüzden yeterli gazı sağlamamız ve arzı güven altına almamız lazım'' dedi.
Budapeşte'de yapılan Nabucco zirvesinde, güvenilir ve güçlü bir siyasi destek almayı planladıklarını ifade eden Bayer, zirvede ortak bir anlayışa varmak istediklerini ve başarılı olduklarını kaydetti. Zirveden siyasi desteğin artırılması yönünde bir mesaj çıktığını, finansal yönden de tablonun biraz daha netleştiğini anlatan Bayer, 2009'da Nabucco konusunda tam bir uzlaşmaya varmak istediklerini vurguladı.
Kaynak ülkelerle daha güçlü bağlar kurulması, bunun basit bir ticari ortaklığın ötesine geçmesi ve Hazar bölgesindeki bütün ortaklarla sağlam bir işbirliğine dönüşmesi gerektiğini belirten Bayer, ''Nabucco için inanılırlığı oluşturduk. Bunu geliştirmemiz gerekiyor. Nabucco artık imkansız değil, bu bir başarı hikayesi olacak'' diye konuştu.
"Yeni projeler bağımlılığı azaltır"
BTC genel direktörü ve BOTAŞ yönetim kurulu üyesi Osman Zühtü Göksel de Türkiye'nin doğalgaz ve petrolde bir merkez olmak, ticari merkez rolü üstlenmek istediğini, Türkiye'de de siyasi istikrar ve güvenli operasyon imkanı bulunduğunu söyledi.
Göksel, Türkiye'nin enerjinin aktarılmasının yanında bölgede uzun vadeli istikrarın sağlanmasını da hedeflediğini belirtti. Avrupa'da doğalgaz tüketiminin yüzde 60 oranında ithalata dayandığı, bunun 20 yıl sonra yüzde 80'e çıkmasının beklendiğine dikkati çeken Göksel, AB'deki kaynakların yetersiz olduğunu, bu yüzden de Rusya'ya bağımlılığın çok arttığını kaydetti.
Türkiye'nin de doğalgazda ithalata bağımlı olduğunu, ithalatın 2002'den beri iki katına çıktığını, bunu büyük oranda Rusya'dan sağladığını vurgulayan Göksel, ''Yeni projeler, Türkiye ve AB için önemli, bunlar bağımlılığı azaltır'' dedi.
Söz konusu projeler arasında Nabucco'nun ön plana çıktığını, hükümetlerarası anlaşmanın imzalanmasının bu paraleldeki anlaşmalar için örnek teşkil edeceğini belirten Göksel, ''Türkiye, Avrupa'nın durumunun ve ihtiyacının bilincinde olarak bunları karşılamak istiyor. AB'den de aynı yaklaşımı ve ortak çıkarlara saygı bekliyor'' şeklinde konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza