AB, Belediyelerde Kürtçe konuşulduğunu sanıyor

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Komisyon'un Kürt sorununa dengeli ve adil bir çözüm bulunması gereğini tekrar tekrar vurguladığını ve bütün "tarafları" Türkiye'nin tüm vatandaşları için refah ve barış sağlamaya yönelik çaba göstermeleri konusunda cesaretlendirdiğini bildirdi.

Füle ayrıca belediyelerle ilgili, "Her ne kadar kültürel haklarda, özellikle radyo ve televizyon istasyonları ve yanı sıra belediyeler tarafından Türkçe'den farklı bir dilin kullanılmasında gelişmeler sağlandıysa da ek çabalar gerekiyor" şeklinde tartışma başlatacak bir ifade kullandı.

Stefan Füle, Avrupa Parlamentosu'na İngiltere'den seçilen Asya kökenli (Hintli) ilk üye Claude Moraes'in "Türkiye'deki Kürt topluluğu" başlıklı yazılı soru önergesini yanıtladı. Sosyal demokrat vekil "2012'de gerçekleşecek olan ve spotların Türkiye'nin katılımı ve AB-Türkiye ilişkilerine yöneleceği Kıbrıs'ın AB dönem başkanlığına doğru Komisyon, Kürt-Türk çatışması ve Türkiye'de yaşayan Kürtler konusundaki sağlanan gelişmeleri ilerletecek mi" diye sordu.

AB Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk Politikalarından Sorumlu Üyesi Stefan Füle ise önergeye yanıtında Komisyon'un özellikle Kürt sorununa seslenmeyi hedefleyen 2009 "demokratik açılımının" devamının gelmemesini üzüntüyle karşıladığını bildirdi. Füle, "Her ne kadar kültürel haklarda, özellikle radyo ve televizyon istasyonları ve yanı sıra belediyeler tarafından Türkçe'den farklı bir dilin kullanılmasında gelişmeler sağlandıysa da ek çabalar gerekiyor" dedi. Türkiye'de Kürtçe sadece TRT'de ve bazı enstitülerde kullanılıyor.

Stefan Füle yanıtına şöyle devam etti:
"Seçilmiş temsilciler ve insan hakları savunucularının tutuklanmaları da endişe konusu ve yerel yönetimleri aksatıyor. 1980 ve 1990'larda güneydoğuda, yargısız infazlar ve işkenceyle ilgili gerçekler normal kanun yolu izlenmesinden sonra saptanacak. Mayınlar ve koruculuk sistemi de hala bir endişe kaynağı.

Komisyon Kürt sorununa dengeli ve adil bir çözüm bulunması gereğini tekrar tekrar vurgulamış ve bütün tarafları Türkiye'nin tüm vatandaşları için refah ve barış sağlamaya yönelik çaba göstermeleri konusunda cesaretlendirmiştir. Türkiye'nin güneydoğusu, sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmanın yanında, barışa, demokrasiye ve istikrara muhtaçtır. Bu da sadece, bölgede yaşayan insanların sosyal, ekonomik ve kültürel alana yayılan somut önlemlerde konsensus sağlanması yoluyla başarılabilir."