AB'de parasal birlik dağılırsa...

Merkez Bankası uzmanlarınca hazırlanan ekonomi notunda, Avrupa'da parasal birlikten ayrılmanın oldukça maliyetli olacağı belirtildi ve sürecin Almanya ve Fransa gibi güçlü ekonomileri de bozabilecek zincirleme etki yaratabileceğine dikkat çekildi.

AB'de parasal birlik dağılırsa...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.05.2011 - 08:42

Merkez Bankası uzmanları Yasemin Barlas, Koray Kalafatcılar ve Neslihan Kaya tarafından ''Euro Bölgesi Merkez ve Çevre Ülkeleri Arasındaki Yapısal Farklılıklar ve Parasal Birlikten Ayrılma Kararının Olası Sonuçları'' konulu ekonomi notu hazırlandı ve kurumun internet sitesinde yayımlandı.

Parasal birlikten ayrılma kararının merkez ve çevre ülkeler açısından değerlendirildiği notta, merkez ve çevre ülkeler konusunda resmi bir sınıflandırma bulunmamakla birlikte, borç krizinde kırılganlıklarıyla gündeme gelen ''Yunanistan, Portekiz, İrlanda,İspanya''nın çevre ülkeler olarak kabul edildiği, Belçika ve İtalya'nın da yüksek kamu borç stokları nedeniyle bu kapsamda değerlendirilmeye başlandığı belirtildi. Avrupa Birliği kararlarında belirleyici rol üstlenen Almanya ve Fransa'nın ise merkez ülkeler olarak görüldüğü ifade edildi.

'Ekonomik maliyeti oldukça yüksek'

Yunanistan'da beliren borç krizinin kısa sürede sıkıntı yaşayan diğer avro bölgesi çevre ekonomilerine yayılması ve bu ülkelerdeki sorunların giderilmesi için gerekli finansmanın büyük ölçüde merkez ülkelere yüklenmesi parasal birliğin dağılma ihtimali tartışmalarını da gündeme getirdi. Geçtiğimiz günlerde Der Spiegel'de yer alan Yunanistan'ın parasal birlikten ayrılacağı iddiası da tartışma yaratmıştı, ancak Atina tarafından iddia, reddedildi. AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Yunanistan'ın ve Portekiz'in durumunu masaya yatırmak üzere toplandı ve yardım paketinin büyütülmesiyle ilgili çalışma başlatıldı.

Peki parasal birliğin parçalanması neden endişe yaratıyor, bunun olası sonuçları ne olabilir? Merkez Bankası uzmanlarının bu soruya cevap aradığı ekonomi notuna göre, ilk bakışta avrodan vazgeçmek, çevre ülkeler açısından rekabet gücü avantajı yaratarak üretim artışı sağlama potansiyeli taşıyor görünse de derinlemesine incelemede, birlikten ayrılma kararının ''ekonomik maliyetinin oldukça yüksek olduğu'' ortaya çıkıyor. Böyle bir karar merkez ülkeler açısından çevre ülkeleri finanse etme yükünden kurtulma imkanı sağlasa bile finansal bağlantıların güçlülüğü, olumsuz etkileri beraberinde getirebilecek.

Almanya üretime, çevre ülkeler tüketime dayalı büyüyor

Ekonomi notunda yapılan analize göre, parasal birliğe geçilmesine rağmen merkez ve çevre ülkeler arasında yapısal farklılıklar giderek belirginleşti. Çalışmada farklılıklar, bazı parametrelerle şöyle ortaya kondu:

- Merkez ve çevre ülkelerde büyümenin farklı kaynaklardan beslendiği göze çarpıyor. Söz gelimi, 2002 yılından küresel krizin patlak verdiği 2008 yılı üçüncü çeyreğine kadarki dönemde Almanya'da büyüme net ihracata dayalı iken, çevre ülkelerde büyümenin ağırlıklı olarak tüketim kaynaklı olduğu görülüyor.

- İş gücü maliyetleri (çalışan başına reel ücret) açısından da ülkeler arası farklar bulunuyor. 2002-2008 döneminde özellikle Almanya'da ücretlerdeki reel artış, işgücü verimliliğindeki artışın oldukça altında kaldı, bu bağlamda Almanya rekabet gücünü artırmak amacıyla uyguladığı katı ücret politikaları ile diğer bölge ülkelerinden önemli ölçüde ayrıştı. Önümüzdeki dönemde ise İrlanda ve Yunanistan'ın aldıkları sıkılaştırıcı mali tedbirler çerçevesinde ücretleri baskılamak durumunda kalması bekleniyor.

- Bölgedeki çevre ülkelerin parasal birliğe girişle birlikte kaybolan kur esnekliği sonucu rekabet güçlerini büyük ölçüde kaybettikleri ve merkez ülkeler ile aralarındaki farkın giderek genişlediği dikkat çekiyor.

- Dış ticaret yapıları incelendiğinde, Almanya ve Hollanda'nın istikrarlı biçimde dış ticaret fazlası verdiği gözleniyor. Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın ise parasal birliğe girişle birlikte dış ticaret yapılarının belirgin biçimde bozulmaya başladığı göze çarpıyor.

- Artan dış açıkların yanı sıra kur riskinin ortadan kalkması sonucu hızlanan sermaye girişleri özellikle Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İrlanda'nın dış yükümlülüklerinin önemli ölçüde artmasına neden oldu. Bunun aksine Almanya söz konusu dönemde dış varlıklarını belirgin biçimde artırdı.

Kötüleşen makroekonomik göstergeler, uluslararası konjonktürün olumlu seyrettiği dönemde gözardı edildi, ancak küresel krizle birlikte ülkelerin kamu maliyelerindeki ve bankacılık sektörlerindeki kırılganlıklar gün yüzüne çıktı ve parasal birliğin sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin artmasına neden oldu.

 

Ayrılma, yasal olarak uzun bir süreç gerektiriyor

Ekonomi notunda parasal birlikten ayrılma kararının olası sonuçları değerlendirilirken, ilk etapta sürecin yasal zorluğu ele alındı. Buna göre, avronun para birimi olarak benimsenmesi, uygulamada geri çevrilmesi oldukça güç bir karar. Parasal birlikten ayrılma yasal olarak uzun bir süreç gerektiriyor. Lizbon Antlaşmasına göre, herhangi bir üyenin birlikten ihracı mümkün olmamakla birlikte, bir üyenin parasal birlikten ayrılmayı istemesi durumunda, ancak yapılacak müzakereler çerçevesinde çıkış yapması söz konusu olabiliyor. Anlaşma sağlanamaması durumunda ise üyenin ayrılma talebini Avrupa Konseyi'ne bildirmesinden iki sene sonra çıkış gerçekleşebiliyor.

 

Olası sonuçlar ve Arjantin örneği...

Geçmişte herhangi bir ülkenin bir parasal birlikten ayrılma örneği olmaması, avrodan ayrılma kararının olası sonuçlarının değerlendirilmesini zorlaştırıyor. Ancak duruma en yakın ülke deneyimi, Arjantin'in 2001 yılında yaşanan kriz sonrası moratoryum ilan ederek, uyguladığı para kurulu rejiminden vazgeçmesi olarak görülüyor. Ekonomi notunda karşılaşılabilecek sorunları, Arjantin deneyimi ışığında ele alan bazı akademik çalışmalara atıflar yapılarak, ilk aşamada ekonomide para biriminin değişmesinin getireceği sorunlar olacağı belirtildi. Söz gelimi, bir devalüasyonla yeniden drahmiye geçilmesi durumunda, avro üzerinden borç stoku bulunan Yunan firmasının önemli bilanço etkileriyle karşı karşıya kalacağı ve olumsuz bilanço etkisinin rekabet gücünde sağlanan artışın önüne geçebileceği ifade edildi.

Para biriminin değişme ihtimalinin belirmesinin dahi, bankalardan mevduat çekimini başlatabilecek, hanehalkı ve özel kesimin mevduatlarını diğer avro bölgesi bankalarına kaydırmasıyla ulusal bankacılık sisteminin çöküşüne neden olabileceği belirtilen ekonomi notunda, Arjantin'de mevduat çıkışlarının devalüasyondan 9 ay kadar önce başladığı vurgulandı. Mevduat hücumunun önüne geçebilmek amacıyla vadeli mevduatların dondurulmasının gündeme gelebileceği ifade edilerek, Arjantin deneyiminde, vadesiz mevduatların da dondurulduğunu ve bunun likidite krizini derinleştirdiğine işaret edildi.

Dış borcun yeniden yapılandırılma ihtiyacının da gündeme geleceği, ani sermaye çıkışlarından kaynaklı sorunların söz konusu olabileceği anlatılan ekonomi notunda, şu değerlendirmelere yer verildi: ''Merkez ve çevre ülkeler arasındaki güçlü finansal bağlantılar dikkate alındığında, merkez ülkeler için de eurodan ayrılma kararı almanın kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Merkez ülke bankacılık sektörlerinin çevre ülkelerdeki aktiflerinin yüksekliği, parasal birliğin dağılması durumunda sorunların hızlıca yayılacağına işaret etmektedir. Diğer yandan, çevre ülkelerine ait kamu borç menkul kıymetlerinin önemli miktarının yabancı yatırımcıların elinde olması söz konusu etkileri daha da güçlendirmektedir. Citigroup, İspanya'ya ait tahvillerin yüzde 39'unun yabancı yatırımcıların elinde olduğunu ortaya koyarken, bu oranın Portekiz'de yüzde 66'ya kadar yükseldiğini vurgulamaktadır. Eurodan ayrılma kararının tartışılan olası sonuçları ile piyasa mekanizmasını aksatıcı birçok tedbir uygulamak durumunda kalan ve uluslararası piyasalardan dışlanan Arjantin deneyimi birlikte değerlendirildiğinde, çevre ülkelerin bu yola başvurmalarının oldukça maliyetli olacağı görülmektedir.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler