A'dan Z'ye Kanser ve Kemoterapi

4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde kanser ve kemoterapi hakkında merak edilen ve bilinmeyenleri Hisar Intercontinental Hospital Medikal Onkoloji Bölümü Doç. Dr. Ahmet Bekir Öztürk’ten öğrendik…

A'dan Z'ye Kanser ve Kemoterapi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.02.2013 - 12:38

Kanser, vücut hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde üremeleri ile meydana gelen bir hastalıktır. Sağlıklı vücut hücreleri (kas ve sinir hücreleri hariç) bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir. Buna karşın kanser hücreleri, bu  bilinci kaybederler,  kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Kanser hücreleri birikerek tümörleri (kitleleri) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilir, içine sızabilirler ya da tahrip edebilirler.

Ülkemizde kanser görülme sıklığı nedir?

Kanser tüm dünyada ölüm nedeni olarak, kalp ve damar hastalıklarının hemen ardından gelmektedir. Batı toplumlarında her yıl 250-350 kişiden biri kansere tutulmaktadır. 60 yaşın üzerindeki grupta ise kanser sıklığı daha da çok artmakta 300 kişide 4-5 civarına yükselmektedir. Ülkemizde kesin istatistikler bulunmamakla birlikte görülme sıklığının bunun yarısı kadar olduğu tahmin edilmektedir.

Kanserin nedenleri nelerdir?

Kanserin oluşmasında etkili birçok neden sayılabilir. Ailesel ve genetik faktörlerin yanı sıra kişinin yaşam tarzından ve dış etkenlerden kaynaklanan nedenler de bulunmaktadır.
Sigara ve alkol kullanımı, uzun süre güneşte kalma, kötü beslenme alışkanlıkları bu grupta sayılabilir. Ayrıca kansere neden olan dış faktörler de bulunmaktadır. Bunlar;  yüksek dozda röntgen ışınına maruz kalma, kimyasal maddeler, virüsler (Hepatit B,C, insan papilloma virüs..), hava kirliliği, radyasyona maruz kalma gibi etkenler kanser oluşumuna davetiye çıkarabilir.

Kanser belirtileri nelerdir?

•    Rahim veya makattan gelen, normal olmayan kanama
•    Memede veya vücutta ortaya çıkan şişlikler
•    İyileşmeyen yaralar,
•    Ağızda iyileşmeyen ağrılı/ağrısız yaralar,
•    Ağıziçi ve dudakta beyaz veya kırmızı plaklar, kitle veya sertlikler,
•    Uzamış ses kısıklığı ve öksürük
•    Kanlı, pis kokulu balgam,
•    Yutma güçlüğü veya hazımsızlık
•    Ben veya siğillerde meydana gelen büyüme, renk değişikliği ve kanama
•    Dışkılama değişiklikleri
•    Kanamalı idrar
•    Renk, şekil ve büyüklüğü değişen, çabuk kanayan veya ülserleşen benler,
•    Göğüste ele gelen kitle,
•    Meme derisi üzerinde kalınlaşma, çökme veya çekilme,
•    Meme başından berrak veya kanlı akıntı,
•    Uzamış ishal veya kabızlık,
•    Açıklanamayan kilo kaybı
•    Adette düzensizlik, fazla kanama veya uzun süreli kanama,
•    Adet dönemleri arasında veya menopoz sonrası kanama,
•    Cinsel ilişkiden sonra kanama,
•    Normalden fazla vajinal akıntı,
•    Uzun süren ve açıklanamayan ateşler,
Bu belirtiler olduğunda vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.

En sık görülen kanser türleri nelerdir?
•    Meme kanseri
•    Akciğer kanseri
•    Prostat kanseri
•    Yemek borusu, mide ve barsak kanserleri
•    Baş-boyun kanserleri
•    Yumurtalık, rahim ağzı ve rahim kanserleri

Kemoterapi nedir?

Kanser hastalığının tedavisinde kemoterapi önemli bir yer tutar. Kemoterapi kanserin ilaç ile tedavi edilmesidir. Kemoterapi ile kanser hücresi öldürülmeye çalışılır ve büyümesi yavaşlatılır. Kullanılan ilaçlar kanser ilacı (antikanser ilaç, antineoplastik ilaç) olarak bilinen kemoterapötiklerdir. (kimyasal ilaçlardır)
Hastanın tedavisinde Cerrahi ve Radyoterapi, lokal tedavi işlevleri gören yöntemler olup, onların arkasından kemoterapi ve immünoterapi gibi sistemik tedaviler uygulanmaktadır.
Kemoterapi sitotoksik ilaçlarla yapıldığı için özel bir ihtisas konusudur. Etkili dozlarda fakat hastayı yan etkilerden koruyarak yapılması gereklidir. İlaçlar kan yoluyla vücuda dağılarak, kontrolsüz şekilde büyüyen tümör hücrelerinin çoğalmasını önler. 
Kemoterapinin Amacı:
•    Kanser Hastalığını tedavi etmek,
•    Diğer organlara taşınmasını, yayılmasını önlemek,
•    Tümörün büyümesini yavaşlatmak,
•    Başka yerlere yayılım gösterdiyse, bu hücreleri yok etmek,
•    Kanser Hastalığının yarattığı rahatsızlıkları, yakınmaları azaltmak veya ortadan kaldırmak.

Kemoterapi kim tarafından uygulanır?

Kemoterapi ile ilgilenen bilim dalı Medikal Onkoloji, bu alanda çalışan hekim ise Medikal Onkolog’dur. Medikal Onkolog tümör tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir İç Hastalıkları Uzmanıdır.

Kemoterapi verilme çeşitleri nelerdir?

1)    Neo-Adjuvan Kemoterapi Tedavisi; Tümörü sınırlı olan ve cerrahi olarak çıkarılması mümkün olan hastalarda, kitlenin küçültülüp ameliyatın kolaylaştırılması amacıyla verilir.
2)    Adjuvan Kemoterapi Tedavisi; Hasta ameliyat olduktan sonra, tekrar oluşma riski değerlendirilerek lokal tekrarın önlenmesi veya hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla verilir.
3)    Palyatif Kemoterapi Tedavisi; Yaygın hastalıkta tümörü geriletmek veya kontrol altında tutmak veya tümöre bağlı semptomların giderilmesi amacıyla verilir.

Kemoterapi nasıl uygulanır?

Kemoterapinin değişik uygulama çeşitleri bulunmaktadır.
Kemoterapi ilaçları sıklıkla damar yolu (intravenöz) ile verilir. Bunun yanı sıra; oral yolla (ağızdan) alınan tabletler ve vücut boşluklarına (kas içi, cilt altına enjeksiyon, karı içi ve akciğer zarları arasına uygulama) yöntemleri de bulunmaktadır.

Kemoterapinin yan etkileri nelerdir?

Kemoterapi tedavisi tümörlü hücreleri etkileyen bir tedavidir. Gelişen tıp teknolojisi ile üretilen ilaçların büyük çoğunluğu, yan etkileri hasta açısından oldukça minimize etmiştir. Ancak yine de bu süreçte normal hücrelerin de etkilenmesi söz konusu olabilir.
Kemoterapide sıklıkla görülen yan etkiler bulantı, kusma, halsizlik, iştahsızlık, saç dökülmesi, ishal veya kabızlık, yaygın vücut ağrıları, el ve ayaklarda uyuşma, ağız içi yaralar, işitmede ve tat duyusunda azalma, kemik iliği baskılanması; kırmızı kan (hemoglobin ve hematokrit) düşmesine bağlı halsizlik, beyaz kan (lökosit ve nötrofil) düşmesine bağlı enfeksiyon riski, sarı kan (trombosit) düşmesine bağlı kanamalardır.
Ancak bu yan etkilerin hepsi aynı anda ortaya çıkmaz. Kemorterapide kullanılan elliden fazla ilacın kendine özgü yan etkileri vardır. Hastalığın evresine, yerine, hastanın yaş, cinsiyet; eşlik eden diğer hastalık tabloları ve bünye özelliklerine göre farklı şiddetlerde yaşanabilir. Hasta alacağı ilacın yan etkileri hakkında ayrıntılı olarak doktorundan bilgi almalıdır.

Kemoterapiye bağlı yan etkiler önlenebilir mi?

Kemoterapiye bağlı yan etkiler genellikle 24-48 saat içinde başlar ve çoğunlukla 7-10 gün içinde azalır veya kaybolur. Bazı yan etkiler uzayabilir.
Bulantı ve kusma için beynin bulantı ve kusma merkezini baskılayan ilaçlar kullanılmaktadır.
İştahsızlık ve kilo kaybı gelişen hastalarda oral beslenme ürünleri kullanılmaktadır.
Saçlar bazı ilaçlarda ilk kürden sonra dökülmeye başlar ve kemoterapi bitiminden birkaç ay sonra tekrar çıkar. Tedavi öncesi mümkünse saçlar kısa kesilmelidir.
Kırmızı kanı düşük olan semptomatik hastalara kırmızı kan, sarı kanı düşük ve kanaması olan hastalara sarı kan verilir. Beyaz kanı düşük olan ve ciddi enfeksiyon riski olan bazı grup hastalara ise kemik iliğini uyaran ilaçlar verilmektedir. Beyaz kanı düşük olan hastalarda (nötrofil <1000) ateş yok ise koruyucu olarak oral antibiyotik tedavisi başlanır. Beyaz kanı çok düşük olan hastalarda (nötrofil <500) ateş gelişirse bu tablo febril nötropeni olarak adlandırılır ve ölüm riski yüksek olduğu için enfeksiyonun kaynağının saptanması ve damardan geniş etkili antibiyotiklerin verilmesi için, şartlar mümkünse tek kişilik odada izole edilerek yatırılmalıdır. Kemoterapi sonrası genel durumda bozukluk gelişebilir.
Kemoterapi sırasında oluşabilecek yan etkilerin geçici olduğu unutulmamalıdır. Hastanın bu süreçte sakin, dayanıklı, umutlu, endişesiz olması bağışıklık sistemini güçlendirir. Bağışıklık sisteminin güçlü olması hem iyileşmede hem de yan etkilerin daha az hissedilmesinde çok önemlidir.  

Tümör tedavisi nerelerde yapılmalıdır?

Tümör tedavisi bir ekip işidir ve mutlaka bu ekibin tümünün olduğu merkezlerde uygulanmalıdır. Bu ekipte tümör cerrahisi ile ilgilenen Uzman Cerrah, Işın Tedavisi (radyoterapi) ile ilgili Radyasyon Onkoloğu, Patolog, Radyolog, Kemoterapi uygulamasını bilen Hemşire, Kemoterapi ve hasta bakımı ile ilgili Medikal Onkolog olmalıdır.
Uzmanlık, deneyim ve teknolojinin hayati önem taşıdığı kanser tedavisinde “Tümör Konseyi” oluşturularak, tıpta farklı uzmanlık dallarının, yapılacak tedaviye ilişkin planlamalarını birlikte yapmaları gerekmektedir. 

Sık Sorulan Sorular
Kemoterapi Esnasında Çalışılabilir mi?

Birçok kişi kemoterapi alırken normal hayat düzenini sürdürebilir. Doktorun izin verdiği ölçüde ve tedavi planını aksatmamak şartıyla işine gidebilir.  Önemli olan hastanın kendisini yorgun hissettiği zamanlarda yapılan işler ve etkinlikleri azaltmalıdır.
Bazı hastalarda ise hastalığın cinsi ve yaygınlığı, yapılan tedavinin yoğunluğu ve yan etkileri nedeniyle çalışma hayatını sürdürmek mümkün olamayabilir. Örneğin kemoterapiden hemen sonra verilen bulantı kesici ilaçların uyku hali yapması nedeniyle araba kullanmak sakıncalı olabilir. Doktorunuzla mesleğinizi ve çalışma düzeninizi konuşunuz. Yaptığınız iş, alacağınız tedavi sırasında sizin için sorun yaratmıyorsa kısa dinlenme dönemleri ile çalışmaya devam edebilirsiniz. Kemoterapi sırasında mümkün olduğu kadar günlük yaşamınızı sürdürünüz.

Kemoterapi Sırasında Tatil Yapılabilir mi?

Tedavi şeması aksatılmadan tatil yapılabilir. Tatil yeri ve şekli konusunda doktora bilgi verilip öneriler alınmalıdır. Örneğin bazı ilaçlar cilt üzerinde yan etki yapabilir ve güneş ışığı ile temas cilt lezyonlarını artırabilir. Tatile gitmeden kan sayımı yapılmalı lökosit ve trombosit değerleri uygunsa havuz veya denize girilmelidir.

Kemoterapinin Cinsellik Üzerine Olan Etkileri Nelerdir?

Erkeklerde sperm sayısını azaltarak geçici veya nadiren kalıcı kısırlığa yol açabilir. Testis tümörleri gibi üreme çağında görülen ve kemoterapi verilen hastalar çocuk sahibi olmak isterlerse tedavi öncesi sperm bankalarında spermleri dondurularak korunabilir ve tedavi sonrası çocuk sahibi olabilirler.
Kadınlarda adet düzensizlikleri yaşanabilir, adet kanamaları çoğunlukla geçici veya bazen kalıcı olarak kesilip kısırlığa yol açabilir. Menopoza benzer ateş basmaları, terleme ve vaginal kuruluk görülebilir.

Kemoterapi Esnasında veya Sonrasında Hamile Kalmak Riskli mi?

Kemoterapi esnasında hamile kalınırsa sakat çocuk doğurma riski yüksektir. Kemoterapi alırken gebe kalma ihtimaline karşı gerekli doğum kontrol yöntemleri kullanılmalıdır. Kemoterapi sonrası hormonal durum normale döndüğünde tedaviye devam edilmeyecekse doktor kontrolünde hamile kalınabilir. Doğum sonrası kemoterapi gerekirse veya emzirme esnasında hastalık tanısı konulup kemoterapi verilecekse anne kesinlikle bebeği emzirmemelidir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler