'Akil'den öneri: Artık bebek katil denilmemeli

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Cemal Uşşak, "Elbette gazeteciler görevini yerine getirecektir. O kişi hakkında hal böyleyken yıllardan beri kullana geldiğimiz sıfatları da tekrar etmenin anlamı yoktur. Örneğin 'Bebek katili' gibi" dedi.

Yayınlanma: 04.05.2013 - 15:07
Abone Ol google-news

Kayseri Gazeteciler Cemiyetini ziyaret eden Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Cemal Uşşak, gazetecilikle ilgili bir kuruluşta başkan yardımcılığı görevi yaptığını söyledi.

Dünyanın her ülkesinde zor süreçlerden geçilirken medyanın üslubunun büyük önem taşıdığına dikkati çeken Uşşak, "Medyanın üslubu, her konuda önemlidir ancak bizim ülkemiz gibi kanlı, kirli bir süreci geride bırakmaya çalıştığımız sırada, 40 bin civarında can telef olduğu sırada çok daha önemli hale gelmektedir" ifadesini kullandı.

Medyanın katkısı olmadan bu tür problemlerin çözülemeyeceğini vurgulayan Uşşak, bu sürece kimi medya kuruluşlarının ve yazarların destek olmadığını, barış dilini kullanmadıklarını savundu.

"Medyanın diline dikkat etmesi lazım" diyen Uşşak, şöyle devam etti: "Elbette gazeteciler görevini yerine getirecektir. Birincisi malum örgütün liderini veya kurucusunu merkeze alan bir habercilik anlayışı, bu ülkenin Kürt olmayan vatandaşlarının duygularını tahrik eder. İkincisi o kişi hakkında hal böyleyken yıllardan beri kullana geldiğimiz sıfatları da tekrar etmenin anlamı yoktur. Örneğin 'Bebek katili' gibi. Her dediğimiz doğru olmalıdır fakat her doğruyu her yerde demek doğru değildir. Geçen zaman içinde gördük ki buna pek riayet edilemedi. Özellikle Türklerin Kürtleri veya devletin örgütü yenmişlik duygusu ve üslubuyla örülmüş bir habercilik anlayışı, bu barış sürecine hizmet etmez. Olay her neyse olduğu gibi vermek, 'Öcalan şöyle dedi' gibi ifadeler de duyguları tahrik eder."

 

Heyetin Kayseri ziyaretinde yaşananlar

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu'nun Kayseri ziyareti sırasında yaşananlara da değinen Uşşak, yaklaşık iki hafta önce kentte yaşananların ana akım medyaya aksediliş biçiminin gazetecilik olmadığını ayrıca da sürece hizmet etmediğini söyledi.

Yaşananlara ilişkin çıkan haberleri değerlendiren Uşşak, şunları kaydetti: "Takriben 200 kişilik bir topluluğun içerisinde yer alan 15-20 kişilik bir grup, yüzde 10'a tekabül eder. Gayri medeni, usule aykırı bir biçimde hem konuşmacıların konuşma hakkını hem de dinleyicilerin dinleme hakkını engelleyecek bir eylem yaptılar. Bu grup oradan ayrıldı, biz geride kalan yaklaşık 150 kişilik Kayserili ile sükunet içinde bir toplantı gerçekleştirdik. O toplantıda sürece destek verenler olduğu gibi bu süreci kuşkuyla karşılayanlar da vardı. Söz alıp düşüncelerini özgürce dile getirdiler. Ertesi gün gazetelere baktığımızda ne yazık ki toplantının başındaki protesto eylemi verildi ancak o sessiz, sakin değerlendirmeler yansımadı."

 

'Halkın yüzde 60'ı sürece destek veriyor'

Grubun, bölgedeki 13 ilden 9'unu gezdiğini belirten Uşşak, halkın yaklaşık yüzde 60'ının sürece destek verdiğini söyledi. Uşşak, şöyle konuştu: "Kürtler ve Kürt olmayanlar, 'canımıza tak etti, bu ızdırap sona ersin, kan ve gözyaşı dinsin' diyor. Öte yandan 'üçüncü iktidar dönemine güçlenmiş olarak giren bir siyasi parti, bu terörü inşallah bitirir' diyorlar. Bunlarla beraber kimi vatandaşlarımızın endişeleri de var. Birincisi 'bu sürecin sonunda malum örgütün liderine bir özgürlük gelecekse biz bunu hazmedemeyiz', ikincisi 'Bu sürecin sonunda dağa çıkarak insanımıza zarar veren, cinayet işleyen insanlara af gelecekse bunu da kabul edemeyiz' şeklinde. Bu, adeta destek veren vatandaşımızın kaygıları, endişeleri. Kimi Kürt vatandaşlarımızın beklentisi de o ki 'eğer geçmişin baskıcı uygulamalarından dolayı dağa çıkmış evlatlarımıza bir af yolu gelmeyecekse bu barış kalıcı olmaz' diyenler de var. Birilerinin endişesi diğerlerinin beklentisi şeklinde."

Bu endişe ve beklentilerin nereye doğru yol alacağını şimdiden kestirmenin zor olduğunu ifade eden Uşşak, "Eğer bugünkü özgürlük ortamını Kürt vatandaşlarımız bundan 20-40 sene önce idrak etmiş olsalardı böyle bir örgütten de mücadeleden de bugün söz etmiyor olabilirdik. Bu terör, Kürdün Kürtlüğünün inkar edildiği, dilinin konuşmasının yasak edildiği, Kürtçenin eğitilmesine, öğretilmesine imkan verilmediği bir dönemin mahsulüdür. 'Haliyle bu ortam değiştiğine, mani kalmadığına ve özgürlükler geri geldiğine göre, bu kanlı ve kirli örgütün ortada durmasının anlamı da yoktur' şeklinde değerlendirmelere de tanık olduk" diye konuştu.

 

'Başbakan bize herhangi bir telkinde bulunmadı'

Bir gazetecinin, akil insanlar görüşmelere başladıktan sonra sürece olan desteğin artıp artmadığını sorması üzerine Uşşak, Akil İnsanlar Heyeti'nin görevinin, insanları dinlemek ve bugünkü mücadele yönteminin öncekilerden farkını anlatmak olduğunu söyledi.
Uşşak, "Anlatıldığı zaman kuşkuların önemli ölçüde azalmış olduğunu ve buna bağlı olarak da desteğin arttığını söyleyebiliriz" dedi.

Başka bir basın mensubunun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın akil insanlara izleyecekleri yolla ilgili bir çerçeve çizip çizmediğini sorması üzerine Uşşak, şunları söyledi:

"Başbakan ve diğer bir otorite, hiçbir zaman bu heyete şunu yapacaksınız ya da yapmayacaksınız, şunu tavsiye ederiz ya da etmeyiz gibi bir telkinde bulunmamıştır. Heyetin çalışma yöntemlerini belirlemesi kendine bırakıldı. Bu süreci, barış süreci olarak tanımlamak belki sosyolojik bir tanımlama olabilir. Sosyolojik düzlemde karı-koca arasındaki barıştan, aşiretler arası barıştan, devletler arası barıştan söz edebiliriz. Bu vakada karşımızda bir devlet olmadığı için siyasi anlamda barış kavramını kullanmanın doğru olmayacağını düşünüyorum ama sosyolojik olarak elbette barış süreci denilebilir. İnşallah toplumun tüm fertlerinin bütün benlikleriyle hissedeceği barış sürecine doğru gidiyoruz."

Bir gazetecinin, Uşşak'ın söylediği "telef" kelimesinin yerine eskiden "şehit" kelimesi kullanıldığını belirtmesi üzerine Cemal Uşşak, şöyle devam etti: "Telef kelimesini, toplamdaki kaybı ifade için söyledim. Hiç şüphesiz ki bir ülkenin birliğine, bütünlüğüne, güvenlik kurumlarına ve sivil halkına karşı silahıyla saldıranlara silahla cevap vermek, bir devletin vazifesidir. Bu uğurda hayatını kaybedenler, şehittir, Mehmetçiktir. Diğer yandan da dağa çıkıp giden, örgüte destek veren ya da terör örgütünün yaptığı kitlesel eylemlerin muhatabı olarak ölen insanlarımız da bizim insanımızdır, bu ülkenin vatandaşıdır. Sebebi ne olursa olsun onları da kayıp olarak görmek durumundayız. Şehit kelimesini o manada asla kullanmadım."

Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya ise çözüm sürecine destek verilmesi gerektiğini söyledi. Sürecin kolay olmadığına dikkati çeken Altınkaya, "Oğlum Şırnak'ın Gabar dağlarında 15 ay askerlik yaptı. Yaz boyunca annesi, 'Şırnak'ta çatışma var' diyerek uyandı. Büyük sıkıntı yaşadık. Biraz tahammüllü ve sabırlı olmamız gerekiyor. BDP ve Kandil başta olmak üzere siyasiler de üsluplarına dikkat etmeli" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler