"AKP gerilimi tırmandıracak"

BDP Milletvekili Kürkçü, iktidarın yerel seçimler ve cumhurbaşkanı seçimi öncesi muhalefete baskıyı arttıracağını söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.03.2012 - 11:23

BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Cumhuriyet Gazetesi'ne yaptığı ziyarette Halkların Demokratik Kongresi sürecine ilişkin bilgiler verdi. Kürkçü’nün ziyareti Nevruz’da polis tarafından tartaklanmasından birkaç gün önce gerçekleşti. HDK’nin basında polisin verdiği gerçek dışı bilgilerle KCK’nin devamı gibi sunulduğundan yakınan Kürkçü, “HDK legal bir örgütlenme ve içinde sadece Kürt hareketi yok; kadın hareketinden yeşillere, Alevi hakları için mücadele eden gruplardan, HES ve diğer çevreci hareketlere, emek örgütlerinden vicdani retçilere kadar itirazı olan pek çok muhalif dinamiği barındıyor” dedi. HDK’nin asıl hedefinin ise 2014 yerel seçimlerine ortak bir blok olarak gitmek olduğuna dikkat çeken Kürkçü, böyle bir blokun yaratacağı sinerji ile muhalefetin elinde bulunan yerel iktidarları koruyacağı gibi bunlara yenilerinin de eklenebileceğinden umutlu olduğunu belirtti.

Yerel seçimlere ortak gireceğiz


- HDK nedir HPG gibi bişey mi?

Kürkçü: Yapma be hocam, sen de mi ? Bir kere HDK’nin silahı yok.

- Basında KCK’nin devamı gibi gösterilen haberler çıktı.

İşte bu yalanlara karşı biz özgür basının haber gücünü devreye sokması gerektiğini düşünüyoruz. HDK, Türkiye’deki en önemli sosyal ve demokratik koalisyonlardan birisi. Bu nedenle bu konuya dikkat çekmek istedik. Kötü para iyi parayı kovarmış değil mi? Burda da kötü haber iyi haberi kovuyor ve bu talihsiz haber üzerine biraz bu konuları konuşur olduk.

- O gün Meclisteki öfkeniz bu haberler yüzünden miydi?


- Başbakan olmadık şeye öfkeleniyor, biz olduk şeye öfkelenmezsek ayıp olur.

 

2014 seçimleri önemli

- Hem toplumsal bir refleks hem de seçime yönelik bir koalisyon mudur hedeflenen?


Evet. 2014 seçimleri Türkiye için çok önemli. Çünkü AKP burda gücünü sınayacak ve Türkiye’ye demek isteyecek ki, Müslümanın da tanrıtanımazın da Türk’ün de, Kürt’ün de, Alevi’nin de, Sünni’nin de partisi biziz. Sultanımız da Tayyip Erdoğan. Bu tablo için çok çaba gösteriliyor. 2014 seçimlerine giderken bütün muhalif güçlerin kendi ellerindeki yerel yönetimleri korumaları ve bunların üzerine yenilerini de eklemeleri önemli. Biz bu nedenle 2014 seçimlerine bir ortak partiyle girmeyi hedefliyoruz. Fakat kongreye katılanlardan ortak partiye katılmak istemeyenler de olabilir. Bu konuda özgürler. Hatta biz farklılıkların iyice belirgin olmasını istiyoruz ki, bu koalisyonun çok renkliliği ve çeşitliliği ortaya çıksın. İkincisi tabii bunlar türdeş değiller. Vicdani retçiler, kadın hakları hareketi, eşcinsel, lezbiyen mücadelesi yürüten hareketler, sendikalar birbirlerine dönüşemezler zaten. O nedenle bunların ortak çatısını oluşturacağız.


Tutuklamalar etkiledi

Biz 21 bölgede sekiz yüzü aşkın delege ile 15-16 Ekim’de HDK’yi kurmuştuk. Şimdi bu temsil mekanizmasını yerel ölçekte derinleştirmeye çalışıyoruz. İkinci toplantımız mayısta olacak. Onun öncesinde bu habercilik felaketinin olması iyi oldu. Bu nedenle gerçek nedir bunu anlatmak için bir fırsat bulduk. Bu altı ay biraz hengâmeli geçti. Özellikle bu KCK tutuklamaları dolayısıyla BDP’nin sürece katkısı epeyce aksatıldı. Onlar kendi yıkılan örgütlerini yeniden kurmakla uğraşıyorlar. Gözünüzün önüne getirin, 6 bin etkin unsuru cezaevinde olsa hangi parti aktif mücadele sürdürebilir. Fakat batıdaki iş esasen BDP’nin değil bizim sırtımızda. Yani, sosyalist, demokrat, insan hakları mücadelesi yürüten, çevre, kadın ve emek mücadelesi yürütenlerin sırtında. O nedenle ben 12 Haziran seçimlerinde yakaladığımız sinerjiyi sürdürmekte olduğumuzu düşünüyorum. Seçimden hemen sonra müzakere dönemi açılacağına insanlar inanmışlardı, tersine çatışmalar tabloyu kaplayınca bir miktar faaliyette düşüş oldu. Bunları bu ortamda yeniden bina etmeye çalışacağız.
 

 

-HDK’nin bileşenleri kimler?

12 Haziran seçimlerindeki emek-demokrasi ve özgürlük bloku HDK’nin çekirdeğinde yer alıyor. Burada bloku destekleyen Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Parti, Emek ve Demokrasi Partisi, Emeğin Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi gibi partiler var. Blok partisi sırasında Yeşiller Partisi de sürece katılmıştı. Çevre sorunlarına HES’lere karşı mücadele yürütenler, Alevilerin hakları ve özgürlükleri için mücadele eden eğilimler, Lazlık, Çerkezlik, Araplık kimlikleri etrafında bir kültürel muhalefet yürüten hareketler sürece dahil oluyorlar. Tabii ki emek hareketleri de süreçle ilişkileniyorlar. KESK bu süreci destekliyor. Asıl hedefimiz, seçimler olsa da olmasa da mücadele eden bir toplumsal koalisyon oluşturmak ve 2014 yerel seçimlerine de bir ortak parti ile gitmek.


Erdoğan’ın barış istediğinin belirtisini göremiyorum

Ben hükümetle cemaat arasındaki koalisyonun, evet tartışmalı ama süregittiğini düşünüyorum.

- Cemaate yakın kalemler, hükümetin Oslo sürecini sürdürme niyeti olduğuna vurgu yaparak KCK’lilerin bir süre sonra salınacağını iddia ettiler.

- Biz zaten müzakere olmadan barışın olmayacağı kanısındayız. Bir yandan müzakere niyeti var deniyor ama öte yandan müzakere yapacak olanların neredeyse tamamı tutuklanıyor. Bu tutuklamalar hükümete rağmen yapılıyor değil. Hükümete bu kadar çok iyi niyet yüklemek ve kötü niyetleri de hep başkalarına yıkmak ya da bu kadar bir hükümet-cemaat gerilimi olduğuna inanmamızı istemek bence biraz fazla. Ben bu hükümetle cemaat arasındaki koalisyonun evet tartışmalı ama süregittiğini düşünüyorum. Tayyip Erdoğan barış yapmak isterse onun elini tutabilecek bir güç olabileceğini düşünmüyorum. Hatta bana göre Erdoğan barış kapısını açsa CHP’nin ‘Niye bu kapıyı açtınız?’ demeyeceği kanısındayım. Böyle bir adım attığında hükümet muhalefetin tahakkümünden kurtulacaktır. Ama ben böyle bir belirti görmüyorum. Ben 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, yerel seçimler, eğer olacaksa anayasa oylaması dolayısıyla hükümetin bütün muhalefet dinamiklerini sindirmek peşinde olduğunu düşünüyorum. İşte bu Suriye’deki gerilim, çatışma ihtimali dolayısıyla da mümkün mertebe bir sıkıyönetim, bir savaş hali havası estirilmesinin hükümetin tercihleri arasında olduğunu görüyorum. O yüzden hükümet yumuşayacaktı da diğerleri elini tuttu söyleminin bir beklenti yaratmak siyaseti olduğu kanısındayım.

- Belli çevrelerin hükümete iyi niyet yükleme çabası hep oldu. Referandum öncesinde ‘yetmez ama evet’ sloganı da hükümete iyi niyet yükleme çabasının sonucu değil midir?


Hükümeti yakın bir çözümün ihtimali gibi gösterme de çok işleyen bir taktik. Savaşmayı kimse canı gönülden istemeyeceği için hep karşı tarafta bir beklenti yaratma çabası var. Fakat benim anladığım Kürt halkı olsun, demokratlar olsun, sosyalistler olsun çok şerbetlendi bu ikiyüzlülüğe.

- Onlar şerbetlendi ama bu deneme-yanılma yöntemi Türkiye’ye de çok pahalıya mal oldu.

Tabii ama referandumda boykot-hayır dengesine baktığım zaman aşağı yukarı Türkiye’nin muhalefet denklemi olduğu yerde kalmış. ‘Yetmez ama evet’ diyenlerin sonucu tayin edici bir oranı yoktu.


‘Muhalif İslami gruplara kapalı değiliz’

-Sonuç bildirgesinde vicdani ret, kadın hakları, ekoloji, füze kalkanı, farklı kültür ve inançlara saygı gibi ana başlıklarla şemsiye oldukça geniş tutulmuş. Öncelik sırası nasıl belirlenecek?

Önce bir muhasebe yapacağız. İkinci kongrede elbette bir genişleme hedefini karşımıza koymamız lazım. Çünkü bence henüz sosyalist dinamiklerin tamamını kapsamıyoruz. Gözlemci pozisyonunu sürdüren arkadaşlarımız var. Bunlarla ortaklığı genişletmemiz lazım. İkincisi, biz evet sol örgütlerin hepsini burda görmek istiyoruz ama sadece solcuları görmek talebi doğru değil. Çünkü kendilerinin solcu olduğunu bilmeyen, taleplerinin aslında soldan doğduğunu bilmeyen itiraz dinamikleri var. Onları içermek isteriz. AKP’nin neoliberal siyasetlerine çok radikal bir biçimde antikapitalist bir söylemle itiraz eden kimi İslami gruplar var. Bu gruplara niye kulağımızı kapatalım. O yüzden genişleyecek çok alan var. Önemli olan bizim genişleme arzumuz kadar onların da burada kendilerini ifade edecek olabileceğini görme iradesinin ortaya çıkması lazım. Bunları test edeceğiz. Ama ben başka türlü olacağını da zannetmiyorum.

     
‘Çatışma ortamı hareketimizi çökertir’

-Baharla beraber bölgede sıcak çatışmaların başlaması bu hareketi olumsuz etkilemeyecek mi?

Bütün hareketleri çok kötü etkiler. Çatışmanın iyi etkileyebileceği hiçbir siyasi hareket düşünemiyorum. Ancak kafatası avcılarını heyecanlandırabilir. Ama çatışma iklimi çünkü hepimiz biliyoruz hem batıda olsun hem Kürtlerin yaşadığı bölgede olsun gerilime, içe kapanmaya, kendini dışlanmış hissetmeye ve başkalarını dışlamaya sevk ediyor. Ki bu bizim kurmaya çalıştığımız projenin bütün ayaklarının çökmesi demek. O yüzden biz hem bu sonucu geciktirmek hatta safdışı etmek için çok çaba sarfediyoruz. İşte sırf bu yüzden barış ve müzakere bizim için çok önemli. Bunu mümkün kılacak birtakım göstergelerin de ortaya çıkmasını canı gönülden istiyoruz. İfade özgürlüğü saflarının serbest bırakılması, KCK adı altında toplanan insanların serbest bırakılması, Öcalan’ın avukatlarla görüşmeleri yolunun tekrar açılması çatışma ihtimalini azaltır. Ama bunların mevcudiyeti çatışma ihtimalini çoğaltır. Her şeye rağmen iyimserlik olmadan siyaset yapamazsınız.
         

         


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler