AKP'den Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye yanıt

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında söylediği iddialara yanıt verdi. Kılıçdaroğlu'nun "27 Nisan Bildirisinin AKP'yi yeniden iktidara getirmek için kurgulandığı, Başbakan Erdoğan ile Büyükanıt'nı çıkar işbirliği yaptığı" yönündeki iddiasına Çelik, "Pes doğrusu diyorum" diye karşılık verdi. Başbakan Erdoğan ile Büyükanıt'ın pazarlığa oturduğunun iddia edildiğini ifade Çelik, "Sayın Başbakan, Sayın Büyükanıt'a demiş olmalı ki 'Ver bir muhtıra biz yeniden iktidara gelelim, siz de kapın zırhlı arabayı.' Öyle mi? Bu iddiaya sağlar değil, ehli kubur yani ölüler bile güler Sayın Kılıçdaroğlu" dedi. İddianın mantığını eleştiren Çelik, şunları söyledi:
"Bu iddianın mantığına göre 367 saçmalığını ortaya atan Sabih Kandoğlu, buna mal görmüş mağribi gibi sarılıp Meclis Genel Kurulu'na girmeyerek Cumhurbaşkanı seçimini engelleyen ve meseleyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan Kılıçdaroğlu'nun partisi CHP, malum ve meşhur 367 kararını veren Anayasa Mahkemesi de AK Parti'nin yeniden iktidara gelmesi için tıpkı Büyükanıt gibi AK Parti'yle çıkar işbirliği yapmış demektir. Buna ne dersiniz Sayın Kılıçdaroğlu? Sizin partiniz böyle bir ihanetin nasıl faili oldu? Sizce Balyozcular, Sarıkızcılar, Ayışığıcılar, Yakamozcular, Eldivenciler, Kafesçiler, Poyrazköycüler ve bilumum Ergenekoncular da AK Parti'yle gizli bir ittifak içinde olabilirler mi? Bu ne komplo teorisi üretme dehası, bu ne zavallı mantık."

ABD ile imzalanan anlaşma

Çelik, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 2003 yılında ABD ile imzalanan bir anlaşma ile ilgili Başbakan Erdoğan'ı ihanetle suçladığını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
"22 Eylül 2003 tarihinde Sayın Ali Babacan ekonomiden sorumlu devlet bakanı sıfatıyla Amerikalılarla Türkiye'nin Irak'ın işgaliyle doğan ekonomik zararlarının telafi edilebilmesi için, 8,5 milyar dolar krediye çevrilebilir 1 milyar dolarlık bir hibe için anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşmada Türkiye kendisini hiçbir siyası kayıt ile sınırlandırmamış, Kuzey Irak'a gerekli hallerde asla girmeme taahhüdünde bulunmamıştır. Ancak Amerikan tarafı Türkiye'nin Irak'a tek taraflı müdahalede bulunmasını ödemenin geri kalanını askıya alma sebebi sayacağını ifade etmiştir. Türkiye'de ekonomik şartların hızla iyileşmesi üzerine yapılan yeniden değerlendirmede 8,5 milyar dolarlık krediye veya 1 milyar dolarlık hibeye gerek olmadığı sonucuna varılmış ve anlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne onay için gönderilmemiş ve anlaşma Dışişleri bakanlıkları arasındaki nota teatisiyle iptal edilmiştir. İşin aslı esası budur."

"Hakaretine devam ediyor"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dün yaptığı yazılı açıklamayı eleştiren Çelik, "MHP Genel başkanı dün yayımladığı basın açıklaması ile ne yazık ki ağzını bozma seanslarına devam etmiştir" değerlendirmesini yaptı.

Başbakan Erdoğan'ı etnik bölücülük yapmakla itham eden Bahçeli'nin kesinlikle aynaya bakmasının lazım olduğunu belirten Çelik, şunları söyledi:
"Sayın Bahçeli unutmamalıdır ki, Türkiye'nin değişerek gelişmesine mani olmak, 12 Eylül Anayasası'nın kısmen de olsa değişmesine engel olmak ve statükocuların ekmeğine yağ sürmek gibi hususlarda, kendisi istese de istemese de, bu durumdan hoşnut olsa da olmasa da şu anda PKK'nın ve onun siyaset tarzının safında yer almaktadır. Bir kez daha söylüyorum, bizim dağarcığımızda Sayın Bahçeli'nin sarf ettiği küfürler ve hakaretler yoktur. Biz hançerimizi bunlarla kirletmedik ve kirletmeyeceğiz."

"Yakasına yapışacak halimiz yok"

Komutanlarla İçişleri Bakanı'nın cenazeye katılması yönündeki sorulara da yanıt veren Çelik, "Bir araya geldiği zaman 'Bu tutuklananlar arasındadır' diye herhalde yakasına yapışacak halleri yok. Bu ülke hukuk devletidir. Bu işleri yargı yapar" diyerek şöyle devam etti:
"Herhangi bir insanın aranması, yakalanması, tutuklanması işlemi, İçişleri Bakanı'nın ve Emniyet Genel Müdürü'nün görevi değil. Bu durumda polis bu işle görevlendirilir. Eğer kırsal alanda ise, jandarma görevlendirilir. Ama jandarma ve polis savcının emrinde adli kolluk vazifesi yapar. İddia edildiği gibi bu tutuklamalarda İçişleri Bakanı'nın veya Emniyet Genel Müdürü'nün doğrudan müdahil olması söz konusu değildir."

35. Madde

Başından beri CHP'nin 35.madde konusunda samimi olmadığını vurgulayan Çelik, "Topu taca atma niyetinde olduklarını hep söyledik" diyerek şöyle konuştu:
"CHP sözcüsü dün yaptığı açıklamada, 35. maddeyi bütün olarak kaldırma niyetinde olmadıklarını, orada bazı eğip bükmelerle, bazı şartlarla bir teklif vereceklerini söylemiştir. Sayın Başbakan söylemiştir. 'Biz 35. maddeyi kaldırmaya hazırız. Siz hazır mısınız?' Öyle anlaşılıyor ki, CHP hazır falan değil. Tekliflerini versinler, ilgili arkadaşlarımız bunu inceleyeceklerdir.

Biz parti olarak Kendi tavrımızda ortaya koyacağız. CHP Bunu hep yapmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu hep kendisine mikrofon uzatıldığında bir iddiada bulunmaktadır bir çıkış ortaya koymaktadır. Sonra partisindeki herhalde ağabeylerini onu uyarmaktadır. ondan sonra da bir tavır değişikliği bir 'U' dönüşüyle her zaman Türkiye karşı karşıya kalmaktadır.

Türkiye'de anti demokratik ne kadar kanun varsa, ne kadar Anayasa maddesi varsa, ne kadar yasak varsa bunları kaldırmaya AK Parti kendi varlık sebebi sayar. Türkiye'nin demokratik standartları yüksek bir ülke olması, Türkiye'nin gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet olması, Türkiye'de siyaset üzerindeki vesayetin ortadan kalkması ve güçler ayrılığı prensibinin tam olarak temin edilebilmesi için büyük bir gayret içerisindeyiz.

35. Madde, Anayasa ile belirlenmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumayı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne görev olarak vermiştir. Darbe yapmak Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'na aykırıdır. Bu madde değiştirilecekse adam akıllı değişiklik yapılması gerekiyor."