"Alevilere eşit yurttaşlık vereceğiz"

İlk defa 'Alevi' kelimesini konuşmasında kullanan CHP lideri, "Türkiye'ye demokrasi ve özgürlüğü getireceğiz" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.04.2011 - 09:40

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 12 Haziran'da yapılacak milletvekili genel seçimi için hazırladığı Seçim Bildirgesini genel merkezde düzenlenen toplantıda açıkladı.

Milletvekili adaylarının da tanıtıldığı toplantının başlangıcında, CHP'yi ve projelerini anlatan kısa filmin gösterimi yapıldı. Ardından da CHP'nin milletvekili adaylarının isimleri okundu.
Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmaya ''Adaylarımızı tanıdık, umuyorum ki önümüzdeki seçimlerde bütün adaylarımız ön seçimle gelecekler. Bunun çalışmasını yapacağız'' diyerek başladı.

Milletvekili adayı belirlemenin zor olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Burukluk yaşayanlar olacak ama hep beraber yaralarımızı sarıp yolumuza devam edeceğiz. Çünkü Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar var. Bu ciddi sorunları güçlerimizi birleştirerek yola çıkarak ancak aşabiliriz. Türkiye bizi bu ciddi hamleyi yapmak için bekliyor'' diye konuştu.

CHP'nin sadece Türk siyasal yaşamında değil, dünya siyasetinde de çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''CHP ciddi değişimler dönüşümler yapan, Cumhuriyeti kuran, devrimleri gerçekleştiren bir partidir. Attığı en önemli ve birinci adım budur. Sonra çok partili yaşama adım attı, hiçbir baskı altında kalmadan kendi özgür iradesiyle çok partili yaşama geçti ve iktidarı devretti. Bu ikinci büyük adımdır. Ve üçüncü büyük adımı sosyal demokrasiyi Türkiye'ye getirerek attı. Sosyal demokrasinin özünde insan vardır. Siyaset insan için vardır. İnsanı yüceltmek, alın terine değer vermenin gereği olarak sosyal demokrasiyi getirdi ve önemli bir adım attı. Şimdi önümüzde dördüncü adım var. Demokrasi ve özgürlüğü getireceğiz. Demokrasi ve özgürlük için yolumuza devam edeceğiz. Bizim temel felsefemiz, hedefimiz, attığımız üç adımın devamı olarak çağdaşlaşmanın da gereği olarak dördüncü büyük adımı atacağız. Bunun için mücadele edeceğiz, bunun için iktidar olmamız gerekiyor.''

Demokrasi ve özgürlüğün gelmesi için yeni ve çağdaş bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İlk yapacağımız iş birilerinin yaptığı gibi değil, bizim evrensel değerlere sahip olarak demokrasi ve özgürlüğü getirmemiz gerekiyor. Herkesin imrendiği ve 'Evet Türkiye Cumhuriyeti çağdaş bir ülkedir, Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasi var, özgürlükler var, sabahın beşinde kimsenin kapısı çalınmıyor evi polis basılmıyor' diyecek. Bu özgürlüğü getireceğiz Türkiye'ye. Onun için biz ilk hamlemizi anayasa ile yapacağız. Ama anayasa yaparken öyle oturacağız da bir partinin mutfağında anayasa hazırlayacağız diye bir düşüncemiz yok. Geniş katılımlı herkesin üzerinde düşündüğü taşındığı düşüncesini özgürce dile getirdiği, sivil toplumun bir anlamda fiilen çalışmalara katıldığı, üniversitelerin, baroların, meslek kuruluşlarının çalışmalara katıldığı destek verdiği ve her yurttaşın eline aldığı zaman gururla elinde taşıyacağı, 'evet bu benim anayasamdır' diyeceği bir anayasayı yaşama geçireceğiz.''

''Baskılara direndik"

CHP'nin eşitliği, katılımcılığı, kuvvetler ayrılığı ilkesini, alınterini ve demokrasiyi savunacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Baskılara karşı direndik, bundan sonra da direneceğiz'' dedi. Kılıçdaroğlu, baskıya karşı direnen kendileriyle aynı düşüncede olmayan bile olsa onun yanında yer alacaklarını belirterek, insanın en değerli varlık olduğuna ve farklı da olsa düşünceye saygıya inandıklarını ifade etti.

Medya, ticaret ve siyaset arasındaki ilişkileri de yeniden düzenleyeceklerini, medyanın halkın, gözü kulağı ve sesi olacağını belirten Kılıçdaroğlu, ''Medyayı gerçek anlamda halkın sorunlarını dile getiren bir medya haline getireceğiz. Ve TRT'yi iktidarın borazanı olmaktan çıkaracağız. TRT gerçekten de halka doğru bilgi veren bir kurum haline gelecek'' dedi.

Yargı bağımsızlığı

Yargının bağımsız olması ve evrensel kurallar içinde çalışması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Birilerinin baskılarıyla karar verip, birilerinin hoşgörüsüyle beraat kararı veren bir yargı istemiyoruz. Yargı, kamu vicdanının temsil etmelidir. Verdiği karar kamu vicdanında kabul görmelidir'' diye konuştu.
Güçler ayrılığı ilkesinin de çok önemli olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu çerçevede yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi projeleri, ciddi hedefleri ve ciddi öncelikleri bulunduğunu kaydetti.

Önce Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu değiştireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, Yargıçlar Kurulu oluşturacaklarını söyledi.
Bu kurulda, bakanın ve müsteşarın, yani siyasi otoritenin yeri olmadığını belirten Kılıçdaroğlu,Yargıçlar Kurulunun, Teftiş Kurulunun bağlandığı bir otorite haline geleceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, ''Siyasi otorite yargıçları denetlemeyecek. 'Git şu yargıca ceza yaz' demeyecek. Daha bağımsız, daha özgür bir yapı sağlayacağız. Yargıçlar Kurulunun ayrı bir bütçesi olacak. O bütçesiyle yola çıkacak. O bütçesini yasaların öngördüğü şekilde harcayacak. 'Maliye Bakanı bana izin verir mi vermez mi?' diye bir kaygı içerisine girmeyecek. Tam özgür, özerk, kamu vicdanını tam yansıtan bir yargıyı ayağa kaldıracağız'' diye konuştu.

Hedeflerinden birisinin de Adalet Akademisi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu akademiyi de Yargıçlar Kuruluna bağlayacaklarını bildirdi. Sınavla seçilen yargıçların orada eğitileceğini belirten Kılıçdaroğlu, ondan sonra görevlerinin başına dönüp özgürce görev yapacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''12 Eylül ürünü olan devlet güvenlik mahkemeleri vardı. O devlet güvenlik mahkemelerinin adını değiştirdik, özel yetkili ağır ceza mahkemesi dedik. Doğal yargıçlık ilkesine aykırı. Bunu da değiştireceğiz. Özel yetkili mahkemeler olmayacak. Birilerin borazanı olan mahkemeler olmayacak, birilerinin talimatıyla hareket eden mahkemeler olmayacak.
Nasıl dünyada, sosyal demokraside, insan haklarında, özgürlüklerde evrensel kuralları benimsiyorsak, yargıda da evrensel kuralları benimseyeceğiz. Mademki biz özgür dünyanın bir parçası olacaksak. Yargıda da öyle olacağız. Yargımız da güven vermeli. 'Evet, Ankara'da yargıçlar var denebilmeli' Bunu sağlayacağız.''


Yüzde 10 barajı

Adli Tıp Kurumunu da özerk bir yapıya kavuşturacaklarını ve siyasetin vesayetinden kurtaracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, orada da insanların özgürce görevlerini yapacaklarını ve kendi vicdanlarına göre raporlarını hazırlayıp yargı organlarına veya diğer organlara sunacaklarını ifade etti.

Geçen hafta genel seçimlerde yüzde on barajı olmasının getirdiği bir kriz yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Düşünün, ben bir siyasal partiye oy veriyorum, ama o siyasal partiye verdiğim oy dolayısıyla o siyasal parti milletvekili çıkaramıyor, barajı aşamadığı için. Benim oyumla başka bir siyasi parti milletvekili çıkarıyor. Buna da milli irade deniyor. Bunun adı, Türkçesi milli irade hırsızlığıdır, bu hırsızlığa izin vermeyeceğiz.

Mademki demokrasi diyoruz, mademki özgürlükler diyoruz, mademki çağdaş uygarlık diyoruz, mademki milli irade diyoruz, o zaman milli iradenini parlamentoya tam yansıması lazım. Hem 12 Eylül'e karşı olacaksın ya da karşı olduğunu söyleyeceksin ama sonra dönüp 12 Eylül'ün getirdiği bir yasanın arkasına sığınacaksın. Bunu kabul etmiyoruz. Yüzde 10 seçim barajını kaldırmak Cumhuriyet Halk Partisinin boynunun borcu olacak, bunu kaldıracağız.''

Önümüzdeki seçimlerde Türkiye'nin bütün illerinde ön seçim yapmayı hedeflediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminin getirdiği Siyasal Partiler Yasası'nı da değiştireceklerini, lider sultasını kaldıracaklarını, normal vatandaşın kendi milletvekilini seçmesinin yollarını açacaklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Bu da benim sözümdür, sizin sözünüzdür. Bu sözün arkasında duracağım'' diye konuştu.
Demokrasi ve özgürlük derken sivil toplumun unutulmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinde insanların gönüllü olarak bir araya gelip ortak bir hedefe kilitlendiğini söyledi.

Sivil toplumları daha da güçlendireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, sivil toplumda kısıtlayıcı olmayacaklarını, destekleyici olacaklarını ve bu örgütlerin önünü açacaklarını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, ''Engelleyici olmayacağız, onların güçlenmelerinin yolunu açacağız. Cezalandırıcı olmayacağız, tam tersine yüreklendirici olacağız. Onlar yüreklendirilecek ve yollarına devam edecekler. Sivil toplum anlayışımızda dışlayıcı değil, kapsayıcı olacağız. Herkesi kucaklayacağız. Bizim gibi düşünmeyebilirler, bizimle aynı dünya görüşünü paylaşmayabilirler. Ama unutmayalım ki, onların da bir hedefleri, bir söylemleri, bir düşünceleri var. Madem ki demokrasi, önce onları dinleyeceğiz. Önce onları dinleyeceğiz ki karşılıklı saygı dediğimiz kuralı toplumun her aşamasında yaşamımızda egemen kılalım'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, TBMM'nin ihtisas komisyonlarında her yasa görüşülürken o yasayla ilgili düşünceleri olan tüm sivil toplum kuruluşlarını davet edeceklerini ve onların görüşlerini alacaklarını belirterek, böylece yasanın sadece TBMM çatısı altında oluşup bitmeyeceğini sivil toplumun da görüşünün alınarak toplumun desteğiyle çıkmış olacağını bildirdi.

Eşit yurttaşlık

Kılıçdaroğlu, 'Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık talebini her alanda hayata geçireceğiz" dedi.

İnsanın özgürlüğü için siyaset yaptıklarını ve insanın düşüncede, davranışlarında özgür olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''baskılara son veren bir devlet anlayışının, düşüncelerini özgürce ifade edebilen bir insan modelinin egemen kılınacağını, toplumu rahatsız eden operasyonların son bulacağını'' söyledi.

''Kürt yurttaşlarımızın kendi kimlikleri önündeki engelleri kaldıracağız. Onlar kendi kimliklerini, kültürlerini özgürce yaşayacaklar'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Faili meçhulleri aydınlatacağız. Kayıplar var, o kayıplar için de uluslararası kurallar neyse onun gereğini yapacağız. 21. yüzyılın Türkiyesi'nde ne kayıplar ne de faili meçhuller olacak. İnsana değer veriyorsak hiçbir insan kaybı olmamalı, hiçbir insan kör bir kurşuna hedef olup, yok olmamalı. Eğer insan kutsalsa, onun kutsallığına saygı olarak hem kayıpları hem faili meçhulleri aydınlatacağız. Failleri yargıya teslim edeceğiz. Bu CHP'nin demokrasi sözüdür.
Hali hazırda başbakan olan kişi. Diyarbakır'a gidip 'size yeni bir hapishane yapacağım' demişti. Diyarbakırlılar oy verirse, halihazırdaki Başbakanımız onlara ikinci, üçüncü hapishaneyi de yapacaktır. Biz onlara hapishane değil, fabrika sözü veriyoruz, mahkumiyet değil, iş-aş sözü veriyoruz. Bütün Doğu'ya, Güneydoğu'ya, bütün Türkiye'ye veriyoruz o sözü. İşkence merkezi olarak bir dönem anılan Diyarbakır Cezaevi'ni, Toplumsal Barış Müzesi haline getireceğiz.''


Kılıçdaroğlu, Alevi vatandaşların da eşit yurttaşlık taleplerini bütün aşamalarda hayata geçireceklerini belirterek, ''Hiç kimse, ben eşit miyim değil miyim diye bir kaygı duymayacak. Bu ülkede yaşıyorsa, aynı havayı teneffüs ediyorsa, hepimiz eşitiz, özgürüz, hepimiz beraber çalışacağız'' diye konuştu.

Siyaseti kirlilikten arındırmak için dokunulmazlığı kaldıracaklarını ve Türk demokrasisi ''dokunulmazlık ayıbından kurtaracakları'' sözünü veren Kılıçdaroğlu, ''Kürsü dokunulmazlığına eyvallah, başımızın üstünde yeri var, düşünceye eyvallah, kitap yazmaya tamam ama, ihaleye fesat karıştıran birisinin Türkiye'de millet adına söz söyleme hakkı var mı? Hayali ihracat yapan birisinin parlamentoya çıkıp ta 'ben Türkiye'de milleti temsil ediyorum' demeye hakkı var mıdır?'' dedi.

İktidarlarının ilk 4 ayında Siyasi Ahlak Yasası'nı çıkartacaklarını, hedeflerinin toplumla barışık, toplumun güven duyduğu siyaset adamını egemen kılmak olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, toplumla siyasetçiler arasında var olduğunu belirttiği ''güvensizlik köprüsünü'' yıkacaklarını, vatandaşla siyasetçi arasında sağlıklı bir güven ilişkisi kuracaklarını söyledi.
Türkiye'nin yaklaşık 9 yıldır AK Parti tarafından yönetildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 9 yıllık tabloya bakıldığında üreten değil, tüketen bir Türkiye gördüklerini, işsizliğin temel bir sorun olarak kalıcı hale geldiğinin görüldüğünü kaydetti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Küçülen kentleri görüyoruz. Bayburtlu kardeşlerim, milletvekili sayısı düşen illerin seçmenleri unutmasınlar ve kendilerine sorsunlar 'ne oldu bu Bayburt'a, ne oldu milletvekili sayısı düşen illere, niye biz böyle kan kaybediyoruz'. Soru sorarlarsa yanıtı çok açık, sizin kentinizde yaşayan yurttaşları göçe zorlayan nedir? İzlenen ekonomik politika onları göçe zorladı. Kentiniz büyümedi, milletvekili sayınız da düştü. Yine gitsinler en yakın adliyeye sorsunlar, o kentlerde büyüyen ne? Büyüyen icra takibi. O zaman ekonomi yönetiminde bir sorun var. Biz büyüyen Türkiye istiyoruz, bacaları tüten bir Türkiye istiyoruz, fabrikalarında alınteri döken işçiler istiyoruz. İşsizlik dolayısıyla kahır çeken bir Türkiye istemiyoruz. Çocuklarına sabah kahvaltısı veremedi diye intihar eden anneler istemiyoruz, herkesin ürettiği, çalıştığı, alınteri döktüğü, huzurlu ve mutlu bir Türkiye istiyoruz. Bunun yolu üretmekten geçiyor. Onun için üreten Türkiye, çalışan Türkiye, fabrikaları çalışan Türkiye, rekabet ortamında alınteri dökerek, acımasız rekabeti aşan bir Türkiye istiyoruz.
Ekonomide üç sacayağımız var. Birincisi güçlü bir sosyal devlet istiyoruz. Siyasetin, ekonominin, yaşamın odağında da insan olması lazım. İnsan varsa her şey var, insan mutluysa toplum, aile mutludur. onun için güçlü bir sosyal devlet bizim hedeflerimizden birisidir. İkinci ayağımız istikrarlı bir büyüme istiyoruz. Sıcak paraya teslim olan bir ekonomi istemiyoruz. İstikrarlı, kendine güvenen, özgüveni olan bir ekonomi istiyoruz. Sıcak paraya teslim olmamış, kendi iç dinamikleriyle büyümeyi sağlayan, uluslararası piyasaya açılan, dünyadan kopmamış, dünya için markalar yaratmış bir ekonomi istiyoruz. Üçüncü ayağımız rekabetçi bir ekonomi istiyoruz. Üretirsek bunların hepsi olacak. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir siyasi parti bir hedef koydu, yüzde 7 büyüme, Doğu, Güneydoğu için yüzde 9 hedefi koyduk. Bütün köşe yazarları, 'iddialı hedef' dedi. Evet, biz iddialıyız, bir hedef koyacaksak adım gibi hedef koyacağız. Çünkü bizim gönlümüzde yatan bu ülkede herkesin zenginlikten nasibini alması, zenginlik vatandaşa dokunacak. O da pay alacak, refah birileri için değil, toplum için olacak. Herkes refahtan pay alacak ki huzurlu bir Türkiye'yi ayağa kaldıralım.''

Teşvik uygulama müsteşarlığı

Kılıçdaroğlu, her yıl 800 bin kişiye iş imkanı sağlayacaklarını da belirterek, AK Parti'nin ekonomi politikasının işsizlik ürettiğini iddia etti. Herkesin refahtan pay aldığı bir Türkiye'yi halkın iktidarında kuracaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, Teşvik Uygulama Müsteşarlığını kuracaklarını belirterek, iş adamlarının teşvik almak için yaptığı bürokratik işlemlerin farklı kurumlara değil, tek bir müsteşarlığa başvurmasını sağlayacaklarını söyledi.
''İş adamının önündeki bütün engelleri kaldıracağız, yeter ki sen yatırım yap arkadaş, istihdam yarat, önündeki engelleri kaldıracağız'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye'de bürokrasiden şikayet eden iş adamını bırakmayacağız, bürokrasiden şikayet ortadan kalkacak. Biz iş adamlarımız, Mısır'a gitti, niye Mısır'a gidiyorlar? Türkiye'de toprak mı kalmadı, fabrika yeri mi yok? Ürünlerini satamıyorlar mı? Buradan söz, Mısır'ın sağladığı bütün olanakların daha fazlasını Türkiye'de sağlayacağız. Onlar Doğu, Güneydoğu'ya gelsinler, yatırım yapsınlar, istihdam yaratsınlar yeter ki gerekirse vergi dahi almayacağız.
KOBİ'lere, sıfır faizli kredi vereceğiz. Ne kadar vergi veriyor, ne kadar sosyal güvenlik primi ödüyor, diyelim 100 lira. 100 lira öderse bir yıl sonra bankadan 100 lira sıfır faizli kredi alacak. Yatırım yapacak, istihdam yaratacak, bu proje Türkiye'yi ayağa kaldıracak projelerden birisidir. İşveren vergisini ödeyecek, primini ödeyecek, nasıl olsa kredi olarak alacağım diye. Böylelikle devletin vergi, prim tahsis edemiyorum olayı kalmayacak. Her seferinde uygulanan politikalar nedeniyle borç batağına batıp da vergisini, sosyal güvenlik primini ödemeyen iş adamı için 2 yılda bir mali af da çıkamayacak. Ne kadar vergi verir, ne kadar sosyal güvenlik primi ödersem o kadar çok kredi alacak.''

Kılıçdaroğlu, Gelir İdaresi Başkanlığını da bağımsız, özerk bir kurum haline getireceklerini, tüm sosyal güvenlik primlerinin de Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından toplanacağını belirterek, ''Cumhuriyet tarihinin en büyük bürokratik operasyonunu başlatacağız. Milyonlarca kağıdı tedavülden kaldıracağız. İş adamı vergisini vergi dairesine, primlerini sosyal güvenlik kuruman verir. Bunun akılla bağdaşır yönü var mı?'' dedi.
İş adamlarının değişik kurumlara birden fazla beyanname verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bu projeyle bürokraside Cumhuriyet tarihinin de en büyük tasarrufunu gerçekleştireceklerini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, ''Gelir İdaresi Başkanlığı, millete hizmet eden, vergileri adil toplayan, bürokrasiyi kaldıran, güçlü, tutarlı, herkesin saygı duyduğu bir idare haline gelecek. Oradan, siyasi otoriteyi kaldıracağız. Başkanlık, sadece vergileri toplayacak, kuralları koyacak'' diye konuştu.

Ekonomi idaresinde de çok başlılık olduğunu, ekonomi yönetiminde dağınıklık olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Hazine, maliye, planlama bir tarafta. Birisi karar alır, öbürü uymaz. O nedenle Türkiye bu nedenle. Bakmayın siz gazetelerin 'ekonomide çok başarılıyız' dediklerine. Bunlar doğru değil. Başarılı olsalardı 9 yılda 4 kez af kanunu çıkarmazlardı'' dedi.

''Projelerimiz hayali değil''

Orta Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz'in izlenen ekonomik politikalarla kan kaybı yaşadığını savunan Kılıçdaroğlu, sadece İstanbul'u düşünmenin yetmeyeceğini Türkiye'nin tümünü düşünmek gerektiğini kaydetti.

Anadolu'nun diğer yerlerinde de cazibe merkezleri yaratılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Anadolu'da 20 kenti ciddi birer cazibe merkezi haline getireceklerini söyleyerek, bu çerçevede Konut ve Şehircilik Bakanlığı kuracaklarını bildirdi.
İstanbul'u Londra ve Paris gibi, Avrupa'nın üçüncü bir kenti haline getireceklerini belirten Kılıçdaroğlu, İstanbul'un bilgisiyle, birikimiyle, kültürüyle diğer metropollerle yarışacağını söyledi.

Amaçlarının hayatın her alanındaki entelektüellerin İstanbul'u yaratıcı bir kent haline getirmesi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, İstanbul'un dünyaya örnek bir marka kent olmasını hedeflediklerini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, İstanbul'un Adapazarı'ndan Trakya'ya kadar uzanan yapı içinde ele alınıp değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, ''İstanbul'da meydan kalmadı. İstanbul'da meydan bırakmayanlar, 'İstanbul'a nasıl 10 milyon kişiyi daha taşırız?' diye düşünüyor. Bu yanlış'' diye konuştu.
Başkentin içinin boşaltıldığını savunan Kılıçdaroğlu, Ankara'nın bir ARGE kenti ve üniversite olacağını söyledi.

Avrupa Konseyi'nin yerel yönetimler şartındaki çekinceleri de kaldıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, belediye gelirleri ve yerel yönetimlerle ilgili gelir yasaları çıkaracaklarını, böylece yerel yönetimleri güçlendireceklerini ve güçlü gelir kaynaklarına sahip olmalarını sağlayacaklarını bildirdi.

Muhtarların sosyal güvenlik primlerini kendilerinin ödediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bu primlerin İçişleri Bakanlığı bütçesinden ödeneceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, muhtarların kendi mahalleyle ilgili alınacak kararlarda il genel meclisi ve belediye meclisinde söz sahibi olacağını kaydetti.

Hazar Denizi'nin, Rusya'nın ve Ortadoğu petrollerinin geldiği merkez olan Adana ve Mersin'i daha farklı bir anlayışla ele alacaklarını ve yeniden kurgulayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, Kars,Ardahan ve Iğdır'ı da Çin ve Avrupa arası ile Ortadoğu coğrafyasında önemli bir lojistik üssü yapmayı planladıklarını söyledi.

İzmir'i bütün Avrupa'nın sağlık merkezi haline getirmeyi, Samsun'da gemi tersaneleri yapmayı planladıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Ordu, Trabzon ve Giresun'un dünya fındık fiyatlarını belirleyeceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, ''Bizim projelerimiz hayali değil. Hayal peşinde değiliz. Ülkemizin gerçeklerini biliyoruz. Dünyamızın gerçeklerini biliyoruz. Bütün rakamları oturup okuyoruz, bakıyoruz, çalışıyoruz. Hesabını, kitabını yapıyoruz ve ondan sonra milletin önüne çıkıyoruz. İstiyoruz ki bu ülkede sosyal devleti güçlendirelim, üretim yapalım, çalışalım, emek harcayalım, temiz bir siyasetle, halka hesap veren bir siyasetle ülkeyi yönetelim. Amacımız bu. Özgürlüğün ve umudun Türkiye'si yani herkesin Türkiye'si. Bizim hedefimiz bu arkadaşlar'' diye konuştu.

''Dış politikamız da insan endeksli olacak''

Dış politikada etken bir rol üstlenmek istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yanında olmak bizim temel hedeflerimizden birisi olacaktır. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı dünyanın neresinde olursa olsun, 'acaba ben yalnız mıyım?' diye bir kaygı içine girmeyecek. Dış politikamız da insan endeksli olacak, bunu yapacağız'' dedi.
Değerler temelli bir dış politika izleyeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, eşitlikçi bir dış politikayla, insan haklarına saygılı bir dünyayı diğer ülkelerle beraber yaratmayı istediklerini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, ''Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun, bütün halkların demokrasi ve özgürlük taleplerine kapalı kalmamalıdır. Özgürlük ve demokrasi talep eden bütün halkların yanında olmalıyız ve bunu sağlamalıyız. Dayanışmacı bir dış politika gütmek istiyoruz. Dünyada yaratılan refahın hakça bölüşülmesini talep etmeliyiz. Çünkü biz sosyal demokrat bir partiyiz'' diye konuştu.
Uluslararası hukuka da saygılı bir parti olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, bölgesel ittifaklara da saygı duyarak, o ittifakların gereğini eşitlikçi bir anlayışla yaşama geçirmek istediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, ''Dış politika yapacağım diye kimseleri kırmamak, üzmemek bizim temel felsefemizdir. Biz birilerinin peşine takılıp gitmeyeceğiz, birilerine ağabeylik taslamayacağız. Ama birileri de bize ağabeylik taslamamalı. Ona da izin vermeyeceğiz. Türkiye onurlu duracak'' dedi.
Adaylara da seslenen Kılıçdaroğlu, ''Sizden isteğim, bu süreçte hepimiz çalışacağız. 'Listenin başındaydım, sonundaydım'... Hayır. Mademki bu listedeyiz, mademki 4 bin 200 kişi arasından seçilip geldik. Ki o 4 bin 200 kardeşimizin hepsi değerli insanlar, tamamı da özverili insanlar onlar da bu ülkeye hizmet etmek için çaba harcayan insanlar'' dedi.
Türkiye'nin ağır sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu sorunları aşmanın herkesin görevi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, bütün partililerin siyasete yeni giren bir amatör heyecanıyla herkesi kucaklayan, elini sıcak sıkan bir anlayışla halka gideceğini belirtti.

Önyargıları kırmanın kendi ellerinde olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, kendilerinin Türkiye'ye huzuru, barışı, dostluğu getirmek istediklerini kaydetti.
Ancak, çocuklar ve gelecek için çalışılması halinde CHP'nin iktidar olabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, partililerden günün 24 saati çalışmalarını istedi. Kılıçdaroğlu, ''Söyleyecek çok lafımız, projemiz var. Hiçbir Allah'ın kulu çıkıp 'arkadaş senin şu projen doğru değildir' diyemez. Vicdanı olan hiç kimse çıkıp 'senin şu projen yeterli değildir' diyemez. Vicdanı olan hiç kimse çıkıp 'sizin bu projeniz hayata geçirilecek türden bir proje değildir' diyemez. Bütün projelerimiz düşünülmüş, taşınılmış projelerdir. Eğer biz bir proje için 45 akademisyeni çağırıp sabahtan akşama kadar tartışıyorsak bizim projelerimiz ayağı yere basan projelerdir. Ve bizim projelerimiz Türkiye'ye lig atlatacak projelerdir'' diye konuştu.
Hapisteki gazeteciler için Avrupa'dan milletvekillerinin gelmesine de değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Bu ayıbı kaldırmak istiyoruz. 'Bu ülkenin Başbakanı başka bir ülkede parlamentoda demokrasi dolasıyla sigaya çekilmemelidir' diyoruz. Bu bizim ağrımıza gidiyor. Demokrasi diyorsak demokrasiyi kendimizi için istemiyoruz. Biz yeri geldiğinde 'Ortadoğu halklarına örnek ülkeyiz' diyoruz. Allah aşkına nasıl bir örneklik bu?''

''CHP varsa herkes için var''

Engellilerin sorunlarına da değinen Kılıçdaroğlu, bu vatandaşların Türkiye'de dört duvar arasına hapsedildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Onların da gezme, konuşma, çalışma hakları yok mu? Onu da aşacağız. Hayatın her alanına dokunacağız'' dedi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sendikaya gittik, projelerimizi anlattık. Doğrudur dediler. Çiftçilere gittik, projelerimizi anlattık, doğrudur dediler. İşveren Sendikaları Konfederasyonuna gittik, ekonomi projemizi anlattık, doğrudur dediler. Ciddi bir projedir dedik. Onun için diyorum, 'Söyleyecek çok lafımız var'. Birisi 'siz bu konuda ne yapacaksınız' diye sorduğunda yanıtını hemen verebilecek durumdayız. Hayatın her alanında söyleyecek lafımız var. İnsanın her çağı için de söyleyecek sözümüz var. Çocuklar için de, gençler için de, orta yaşlılar için de var. Kadınlar, erkekler, yaşlılar için de var. Hayatın her alanıyla ilgili projemiz var. Şunu hiçbir arkadaşımın unutmasını istemiyorum; CHP varsa herkes için var.''
Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde 81 ile gideceklerini belirterek, bazı illeri birkaç kez ziyaret edeceğini, günün 24 saatini değerlendireceğini, hedefe hızla, azimle, güçle ulaşacaklarını söyledi. ''Bizim hedefimiz kutsal bir hedef. Bizim hedefimizi insan odaklı bir hedef. Bizim hedefimiz bu güzel ülkede çocukların ailede huzur içinde yaşadıkları, gelecek güvencesi olan bir Türkiye yaratmak'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini ''CHP varsa herkes için var'' sloganıyla bitirdi.

Notlar

Seçim bildirgesinin açıklanması ve aday tanıtım toplantısı nedeniyle, parti genel merkezi CHP flamaları ile donatıldı.
Toplantı nedeniyle milletvekili adayları sabah erken saatlerde partiye gelmeye başlarken, parti çevresinde ise seyyar satıcılar tarafından adaylara yönelik çeşitli promosyon ürünlerin satıldığı stantlar açıldı.
Kılıçdaroğlu, salonda eski Genel Başkan Deniz Baykal ile yan yana oturdu. Yaklaşık 1 saat süreyle konuşma yapan Kılıçdaroğlu, konuşmasına başlarken de bitirirken de ayakta alkışlandı.
Toplantıda CHP'nin ''Çocuk Bütçesi'' ile ilgili hazırladığı reklam filmi de tanıtıldı.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından toplantı yaklaşık yarım saat basına kapalı olarak devam etti. Basına kapalı bölümün de tamamlanmasının ardından Kılıçdaroğlu, salondan ayrılan Baykal'ı aracına kadar uğurladı.
Toplantıda adaylara içinde seçim bildirgesi ve CHP projelerini anlatan kitapçıkların bulunduğu çantalar dağıtıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler