Altmış adalı küçümen ülke
Ekvatorun 136,8 kilometre kuzeyinde konumlanmış küçük bir şehir-devlet Singapur. Çoğunda yerleşimin olmadığı 60’ın üzerinde doğal ve insan yapımı adadan oluşuyor. Yüzde 75.2’sini Çinlilerin, yüzde 13,6’sını Malayların ve yüzde 8,8’ini Hintlilerin oluşturduğu 4 milyon 588 bin 600’lük nüfus 43 kilometre uzunluğuna ve 22.5 kilometre eninde Singapur Ada’sı üzerinde toplanmış.
Singapur denilince gözümüzün önüne yüksek binalar geliyor. Nüfus bu kadar yoğun olunca, çarpık kentleşmeyi ve evsizliği önlemek adına devlet, halkın yaşaması için çok katlı binalar inşa etmiş. Halkın yüzde 90’ına yakını bu dairelerde yaşıyor. Singapur, sürekli büyüyen limanı, üretime ve ithalata dayanan güçlü ekonomisiyle Asya’nın dört kapısından biri. Kişi başına geliri 35 bin dolar civarlarında. Ülkede bir milyondan fazla yabancı çalışıyor ve bu sayı her geçen gün artıyor, birinci dilin İngilizce olması yabancı yatırımcıları cesaretlendiriyor.
İş için gidilmediyse eğer, Singapur genellikle bir Uzakdoğu gezi programının içinde ziyaret edilir. Tamamı özel olarak eğitilmiş güler yüzlü personelin hizmet ettiği, çiçeklerle donatılmış, yerleri halı kaplı, Singapur’un dünyaya açılan kapısı Changi Havaalanı ne kadar düzenli, sistemli ve yeşil bir ülkeye geldiğinizin ilk sinyallerini veriyor.
Tropikal iklimin egemen olduğu adada yüksek sıcaklık ve neme alışmanız ve sürpriz yağmurlara hazırlıklı olmalısınız Turizm çoğunlukla insan eli değmiş etkinliklere dayanıyor. Örneğin eğlence adası Sentosa... Adaya kara yoluyla da ulaşım mümkün fakat genelde 15 dakikalık teleferik yolculuğu tercih ediliyor. Teleferikte olmak heyecan verici fakat limandaki ve adadaki şantiye manzaraları pek nefes kesici sayılmaz. Singapur tarihinin ve üç halkın geleneklerinin bal mumu heykellerle anlatıldığı Singapur Müzesi turistlerin adadaki ilk durak yeri. Gözüm epey aradı ama 2. Dünya savaşı fotoğraf ve videolarından başka hiçbir orijinal eser görmedi. Şanslı olup gösteri saatini yakalayabilenler pembe yunusların lagündeki taklalarını seyredebilir hatta gösteri sonunda yunuslarla fotoğraf da çektirebilirler. Turistleri bu adaya çeken mekân ise “Sualtı Dünyası”. Binanın ilk katında bazı balıklara elinizle dokunabileceğiniz “dokunma havuzu” var. Hazır bu kadar yaklaşmışken uslu uslu yatan yavru köpek balığını ve kaygan gövdeli vatozu sevmeyi ihmal etmedim.
Akvaryumun üzerinizde balıkların yüzdüğü, 83 metre uzunluğunda, tünel olarak tasarlanmış kısmı, şekil olarak ilginç ama güzeldir ki bu balıkların çoğunu artık ülkemizdeki akvaryumlarda da görebilirsiniz. Gün batarken yine teleferiğe benzeyen bir sistemle ses ve ışık gösterilerini izlemek için sahile inmek, 50 farklı türdeki bin 500 kelebeğin yaşadığı kelebek parkını ya da üç bin farklı böceğin yaşadığı böcek krallığını gezmek adada yapılabilecek etkinliklerden sadece bir kısmı. Singapurlular tropikal ormanlarla kaplı bu adayı bir eğlence adasına çevirerek turizme açmışlar. Orkide, zencefil bahçeleri, yağmur ormanları gibi birçok farklı kısımdan oluşan “Singapur Botanik Bahçesi” tropikal iklim bitkilerini keşfedebileceğiniz muhteşem bir yer. Makro fotoğraf meraklılarına duyurulur; burada sadece bitkilerin değil, şansınız varsa pembe yusufçukların da fotoğraflarını çekebilirsiniz. Bunlar dışında birçok park ve bahçe gezisi, hayvanat bahçesi gezisi ve gece safarisi de Singapur’da yapabileceğiniz diğer etkinlikler arasında.
Bu kadar temiz ve modern bir şehrin 3 bölgesi var ki, görünce sizi şaşkına çeviriyor: Malezyalıların anısına korunan Kampong Glam, Çinlilerin anısına korunan Chinatown ve Hintlilerin anısına korunan Little India (Küçük Hindistan). Kentsel dönüşüm adı altında, varoş sıfatını hak eden bu mahalleri yok etmek şöyle dursun, caddelerini ışıklandırıyor ve varlıklarıyla övünüyor olmaları takdire değer. Tütsü ve baharat kokulu Küçük Hindistan’ın sokaklarını dükkanlardan yükselen Hint müzikleri eşliğinde gezerken kaldırımda dikiş diken bir sokak terzisine rastlayabilirsiniz. Yine aynı bölgede, Sri Veeramakaliamman Hindu tapınağında bizim davul-zurna ikilisine benzer çalgılarla yapılan bir ayine denk geldim. Müziğin ürpertici olması bir yana, içerideki bölmelerin birinde heykel olduğunu sandığım kadının hareket etmesi kısa süreli bir şok yaşamama sebep oldu.
Ama Singapur’da yaşadığım tek şok bu değildi. Evde yemek yapma alışkanlıkları olmayan halk, yemeklerini genelde sokaklara kurulu restoranlarda yiyor. Cannes’da olduğu gibi Singapur’da da kebap bulabilirsiniz. Deniz ürünleri satan restoranlar ve Müslümanlar için “helal sertifikalı” lokantalar da adada mevcut. Bir şeyler yemek için Küçük Hindistan’da Hintlilerin çalıştığı bir lokantaya girdim. Aç olduğum için öncelikle gözüm yemek yiyenlere değil de yemek çeşitlerine takıldı. Yerime geçip seçtiklerimin masama gelmesini beklerken fark ettim ki lokantada herkes parmaklarıyla yemek yiyor. Garsonun bana plastik bir kaşık getirmesiyle muz yaprağı üzerinde servis edilen (yaprak tepsinin üzerinde, tabak yok) pilavımı kaşıklama lüksüm oldu.
Dünyada farklı din ve ırklara sahip insanların uyum içinde yaşadığı, farklı kültürlerin zenginlik olarak algılandığı, bilgiye değer verilen, kurallara saygı gösterilen, aslında “öyle bir yer var mı bildiğin?” sorusuna yanıt olarak verilebilecek bir ülke Singapur.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!