"Arınç, Mumcu'dan özür dilemeli"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cübbeli Ahmet Hoca'yı aradığı iddialarından, GATA'ya Emine Erdoğan'ın girememesine, Meclis'te çıkan kavgadan, EMASYA'nın kaldırılmasına kadar son günlere damgasını vuran olaylara değindi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Parti Meclisi toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklaması üzerine, Cübbeli Ahmet Hoca'yı insanı ilişkilerin gereği olarak geçmiş olsun dileğimi iletmek için aradığını kaydederek, "Tuzağa düşürülmedim. Birbirimize şifa dilemesini bilmeliyiz Bunu normal karşılamak lazım. Bundan bir siyasi sonuç çıkarmamak lazım" dedi. Böyle bir telefon görüşmesini kendisinin gündeme getirmediğine de dikkati çeken Baykal, bunun çok büyük bir heyecan yaratmasına da anlam veremediğini söyledi.
"Arınç'ın Mumcu'ya davranışı, Anayasa vurdumduymazlığı"
Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu'nun makam odasına giren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sergilediği tutumun insani açıdan, Anayasal açıdan kesinlikle kabul edilebilir olmadığını söyleyen Baykal, "Çok sakıncalı bir yaklaşımdır. Bunun bir an önce doğru bir biçimde kavranabilmesine ihtiyaç var. Bir oturumu yöneten bir başkan yardımcısının özel ortamına, o girilen oda bir ofis değildir, bir çalışma bürosu değildir, o insana başkanlık divanına çıkmadan önce tahsis edilmiş olan, kılığını kıyafetini değiştirebileceği, hazırlanabileceği bir odadır. Böyle bir mekana ona haber vermeden, onun onayı olmadan kapıyı hışımla kaktırıp içeri girerek, çok kaba bir uslupla hitap etmesi kabul edilemez" diye konuştu. AKP hükümetine işaret ederek, kendilerini meclisin sahipleri gibi düşündüklerini belirten Baykal, bir an önce Arınç'ın özür dilemesi gerektiğini kaydetti. Baykal Türkiye'deki kadın örgütleri ve kadın milletvekillerini de olayı protesto etmeye çağırarak, "Bunun altında Anayasa vurdumduymazlığı, kadına saygısızlık yatıyor. Türkiye'deki kadın örgütleri, kadın milletvekilleri nasıl buna sessiz kalabiliyorlar?" diye sordu.
Baykal, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, "Arınç'a 6 ay süreyle kadın siyasetçilere yaklaşmama cezası" verilmeli önerisini de, "Arıtman, Sayın Arınçla geçmiş hesabını da bu vesileyle halletmeye çalışıyor. Arınç'ın önce Arıtman'la, sonra eski DTP Milletvekili Emine Ayna'la, Şimdi de Güldal Mumcu ile siyasi ayrım, gözetemeden her patideki kadın milletvekilleriyle karşı karşıya gelip, kırıcı çekişmelerin tarafı haline gelmiş olması umarım bir rastlantıdan ibarettir" sözleriyle değerlendirdi.
"Emine Erdoğan'ın GATA'ya alınmaması siyasi malzeme yapıldı"
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın başörtüsü nedeniyle GATA'ya hasta ziyaretine alınmaması olayının da "siyasi malzeme" yapıldığını öne sürdü. "Aile ilişkilerinin siyasete yansıtılmasını, suçlama konusu yapılmasını doğru bulmuyorum. Bu çok üzücü, kırıcı sonuçlar doğuruyor. Bundan uzak durmamız lazım" diyen Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ü örnek gösterdi. Baykal,
"Bu olay üzüntü verici bir olay. Bana öyle geliyor ki, eğer o olay yaşandığı anda, bu tepki hangi düzeyde kim tarafından ifade edildi bilmiyorum. Ama bu bilgiyi aldıktan sonra, Başbakan Genel Kurmay Başkanına üzüntüyle söyleseydi, bu durum çözülürdü. Bu olaydan daha önce, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı'nın eşinin oraya gittiği, hasta ziyareti yaptığı biliniyor. Demek ki bir olayı çözmeyi istiyorsanız, o çerçevede yapabileceğini şeyler vardır. Bütün bunları hazmedip, sesini çıkarmayıp, yıllar sonra siyasete taşımak uygun olmamıştır" dedi.
EMASYA'yı savundu
Baykal gazetecilerin sorusu üzerine kaldırılan EMASYA Protokolü'nü savundu. EMASYA Protokolü'nün yeni bir politikayı devreye sokmadığını, toplumsal olaylara müdahalesiyle ilgili yeni bir konsept ortaya atmadığını söyleyen Baykal, "Son zamanlarda birden bire, bu konu etrafında bir tartışma yaratıldığına tanık olduk. Daha doğrusu anlamlı bir tartışma da görmedik. Bunun niteliğiyle ilgili bir takım değerlendirmeler kamuoyuna yansıtıldı. Dün de kaldırıldı bu protokol. Bu protokolün kaldırılmasına yönelik tartışmalar bence ucuz bir siyasal gösteri olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. Bu protokolle, toplumuzu rahatsız eden kullanımı ortaya çıkamamıştır. Kanundaki düzenlemeyi hayat geçirirken umarım böyle tatbikat ihtiyacı hiçbir zaman ortaya çıkmaz" diye konuştu.
Sıvas katliamında kolluk kuvvetlerinin aciz kaldığını vurgulayan Baykal, "Emasya Protokolü'nün altında, Sıvas'ta Madımak Oteli'nde yaşanan acı gerçekler yatar. Biliyorsunuz o Madımak Oteli'ne yönelik kundaklama girişimi sırasında, kolluk kuvvetleri aciz kalmıştır, olayı denetim altına alamamıştır. Kolluk kuvvetlerinin gözlerine bakarak olayı sürdürmüşlerdir. Silahlı kuvvetler olay yerine çağırılmış fakat onlar da müdahale edememiştir. Umarım böyle bir ihtiyaç bir daha söz konusu olmaz. Hayırlı olsun kutluyoruz, ama bizim bunu bir atılım olarak görmemiz mümkün değildir. Bunu bir siyasal atılım olarak görüyoruz" dedi.
"Cumhurbaşkanlığı bir kez daha yaralanmıştır"
Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Kırıkkale Üniversitesi ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüklerine, YÖK'ün ilk sırada gösterdiği adaylara göre atama yapmasını ise Baykal, "Cumhurbaşkanlığı makamından, Türkiye'nin beklemeye hakkı olan tutumun bir kez daha görememesinin hayal kırıklığıyla karşılıyorum" sözleriyle değerlendirdi. Gül'ün söz konusu rektörleri "AKP'nin siyasi tercihi" yönünde atadığını savunan Baykal, "Cumhurbaşkanlığı bir kez daha yaralanmıştır benim gözümde" diye konuştu.
"Türkiye artık 'banane TEKEL işçisinden' demiyor"
Baykal, Türk İş Genel Merkezi'nde açlık grevine başlayan TEKEL işçilerine CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal'ın da destek vermesini, "Bu eyleme artık Türkiye'nin her kesimi destek veriyor" sözleriyle savundu. "Artık 'banane TEKEL işçisinden' demiyor, Türkiye. Eskiden böyle derdik. Niçin destekliyor? Çünkü muhtemelen kendisine yönelik yapılmış olan haksızlıklar karşısında susmuş olmanın, susmak zorunda kalmış olmanın birikimini insanlar şimdi ortaya çıkıp, şimdi bu mücadeleyi vermekte olan insanlara hak vererek ifade ediyorlar" diye konuşan Baykal, "Bizim arkadaşlarımız da veriyor. Sadece bizim arkadaşlarımız değil, vicdan sahibi her siyasi düşünceden insan oraya koşuyor" dedi.
"Önce Meclis, sonra Anayasa değişecek"
Anayasa değişikliği konusunun gündemden düştüğünü yönünde de eleştirilerde bulunan Baykal, mevcut hükümetle Anayasa değişikliği konusunda uzlaşmalarının mümkün olmadığını belirtti. Baykal seçime vurgu yaparak, "Yaşanan gerçekler karşısında artık anlaşıldı ki Anayasayı değiştirmeden önce asıl bu meclisi değiştirmek lazımdır" dedi.
Baykal, Anayasa değişikliği konusunda referandumdan korkmakla suçladığı Başbakan Erdoğan'a "Eğer referandum yapılacak olursa hiç kuşku yok, milletin eline bu iktidara son verme fırsatı geçmiş olacaktır" sözleriyle seslendi.
İlgili haber için tıklayınız
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!