Aşı bulunursa ülkeler arası adil dağıtılacak mı, yoksa 'aşı milliyetçiliği' mi yaşanacak?
İngiliz Observer gazetesinden Michael Savage, koronavirüse karşı aşı çalışmalarının başarılı olması durumunda dağıtımının ülkeler arası adil ve eşit yapılıp yapılmayacağını sorguluyor. Uzmanlar, 'aşı milliyetçiliği' yerine uluslararası işbirliğine gidilmesi çağrısı yapıyor.
Koronavirüs salgınına karşı aşı geliştirme çalışmaları birçok ülkede devam ederken İngiliz gazetesi Observer, başarılı olduğu tespit edilen aşının dünya genelinde nasıl 'adil bir şekilde' paylaştırılacağını sorguluyor.
"'Aşı milliyetçiliği'nin yeni ilaç için çatışmaları tetikleyebileceği kaygıları var" başlıklı, Michael Savage imzalı haberde uzmanlar aşı dağıtımının ülkeler arası eşit dağılımına ilişkin kaygıları olduğunu dile getiriyor.
Endonezyalı yetkililer, 2006 yılı Aralık ayında, kuş gibi örneklerini teslim etmeleri talep edildiğinde 'üretilecek aşıdan faydalanacaklarının garantisi verilmeden' örnekleri de teslim etmeyi reddetmişti.
Avustralya hükümeti, 2009 yılındaki domuz gribi salgınında, bir aşı üreticisine ülke dışına tedarikleri başlatmadan önce ülke içindeki talebin karşılanması talimatını vermişti.
Kasım 2009'da domuz gibi için aşılama süreci başladığında zengin ülkeleri nönce kendi ihtiyaçlarını güvenceye almasından sonra Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yetkilileri aşı tedarikiyle ilgili ileride 'felaket yaşanabileceği' kaygısını dile getirmişti.
Observer gazetesine konuşan dönemin WHO aşı araştırma birimi başkanı Marie-Paule Kiey, "Pandemi daha ciddi olsaydı, işler çok daha kötüye gidebilirdi, aşının dağıtımında adaleti sağlamak daha zor olurdu. Hükümetler ellerindeki aşıları paylaşmaya daha az meyilli olurdu" dedi.
'Siyasi ve etik kararlar'
Gazetenin bu kaygılara ilişkin haberinde şu ifadeler var:
"Koronavirüs krizinden çıkışın az sayıdaki gerçek çözümlerinden birinin aşı olduğu görülüyor ve 'aşı milliyetçiliğinin' artacağına dair de kaygılar giderek artıyor.
"Bir aşının geliştirilmesi, test edilmesi ve kitlesel üretime geçilmesi adımları olağanüstü zor bir süreç ama bunların dağıtımıyla ilgili siyasi ve etik kararlar ise başka bir zorluk yaratıyor.
"İngiltere dahil hükümetler, sıranın önünde kimin olacağıyla ilgili sorgulanıyor. Aşı nasıl paylaşılacak? Kim karar verecek? Tedarikler en yüksek teklifi verene göre mi dağıtılacak? Zengin ülkeler şimdiden başarılı olacağı muhtemel aşıları satın almaya başladı mı? Hükümetlerin, kendi ülkelerinde üretilen aşılara el koymalarına engel olunabilecek mi?"
Uzmanlara göre koronavirüse karşı bir aşının geliştirilebilmesi en az bir yılı bulacak. Ve aşının dağıtımı için sıra oluşmaya başlayacak.
Ebola aşısının geliştirilmesinde çalışan ekibin üyelerinden Kanadalı Steven Jones, "Doğrusu, bunun için belirlenen bir süreç yok" diyor.
Küresel işbirliği
Cuma günü, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel dahil dünya liderleri, Melinda Gates gibi yardımseverler, vakıf başkanları ve endüstrinin önde gelen isimleri, WHO'un 'her türlü tedavi yönteminin ve aşının dünya genelinde adil dağıtılması' girişimine destek çıktıklarını söyledi.
Ama bu girişimde ABD, Çin, Rusya ve Hindistan yoktu.
Koronavirüs krizinde uluslararası işbirliğinin sağlanmasının önemine vurgu yapılan haberde Welcome Trust'ın aşı birimi başkanı Charlie Weller'in de şu sözlerine yer veriliyor:
"Herkesin erişimine açık olacak milyarlarca dozdan bahsediyoruz. Bunun nasıl yapılacağına ilişkin bir yol haritamız yok. Bu tartışmaların çoğunun çözümleri aranıyor."
Aşıların adil dağılımına yardım etme amacı güden kuruluşlar var. Bunlardan biri Gavi. Gavi, yoksul ülkelerin aşıya erişimin sağlamak için kampanya yürütüyor. İngiltere'nin fonlarına destek verdiği Epidemi Hazırlık İnovasyonu Koalisyonu (CEPI) da bu kuruluşlar arasında.
Ama küresel işbirliğinin merkezi bir yerden idare edilebileceğine dair kuşkuları olanlar da var.
Observer'a konuşan İngiltere Sağlık Bakanlığı'nın bağışıklık birimi eski başkanı David Salisbury şu yorumu yapıyor:
"Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO), Donald Trump'a, istediği aşılardan yalnızca onda birine sahip olacağını söylediğini düşünebiliyor musunuz? Tabi ki, kimin Amerika'nın ihtiyacı olan miktarlarda aşı üretebileceğine bakacak ve hiçbir aşının ülkenin dışına gönderilmesine izin vermeyecek. Bu yaşanacak."
Ebola aşısını geliştiren ekibin Kanadalı üyesi Jones da kötümser:
"WHO, liderlik rolü üstlenmeye çalışabilir ama çok zor bir durumdalar. Ahlaki ve etik yönetmelikler uygulamaya çalışabilirler."
'Önceden satın alma anlaşmaları'
İngiliz bakanlar da, İngiltere'de geliştirilebilecek aşıdan öncelikli olarak İngiltere'nin faydalanması gerektiği konusunda baskı görüyor.
İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock, "İngiltere'nin dünya genelinde yürütülen çabalara hem katkıda bulunduğundan, hem de bu çabalardan faydalandığından emin olmak için uğraştıklarını' söyledi.
Observer gazetesi ülkelerin nasıl bir pozisyonda olabileceklerine ilişki şunları yazıyor:
"Bazı devletlerin tedariki sağlamak için 'önceden satın alma anlaşmaları' yapmaya çalışmaları, muhtemel aşı üreticilerine, ürünlerinin başarılı olma ihtimaline karşı ödeme yapmaları kaçınılmaz.
"Bu tip anlaşmalar araştırma fonlarına yarıyor. Ama bu fonların, ortaya çıkan ürünlerin adil dağıtımına nasıl bir etki yarattığını denetleme sistemi ise yok.
"Maalesef aşı için sıraya girmek de kaçınılmaz. Milyonlar yerine milyarlarca doz üretim yapmak da başka bir zorluk yaratıyor.
"Welcome Trust'ın aşı birimi başkanı Weller geçen haftaki brifinginde 'Covid-19 aşısının erişime açılmasından en az bir yıl sonra, küresel çaptaki milyarlarca doz talebin karşılanması için yeterli tedarik sağlanamayacak' diyor."
'Dünya nüfusunun talebini tek şirket karşılayamaz'
Gazeteye konuşan GSK eczacılık şirketinin aşı biriminin baş tıbbi yetkilisi Thomas Breuer de karamsar.
Şirketi, büyük miktarlarda üretim sağlayabilmek için Sanofi eczacılık firmasıyla çalışıyor.
Breuer'in tedarikle ilgili yorumu şöyle:
"Farz edin GSK-Sanofi yaklaşımı başarılı oldu, bu bile dünya nüfusunun bir yılda ihtiyacı olacak miktarın %20'sini karşılayamaya yetmeyecek. Bir ya da iki yıl içinde dünya nüfusunun taleplerini karşılamak istiyorsak çok daha geniş kapsamlı çözümler bulunmalı. Tek başına bir şirket yeterli olamaz."
Diğer yandan ülkelerin siyasi bir çekişmeye girebileceği endişeleri de var.
İngiltere Sağlık Bakanlığı'nın bağışıklık biriminin eski başkanı Salisbury aşı üretecek şirketler ile ülkeler arasındaki ilişkilere dair, "Çok olağanüstü rakamlarda müşterileri olacak ve çoğu da milyonlarca dolar, euro ve pound akıtacak" diyor.
İhracat yasağı
Bazı uzmanlar da aşının adil dağılımına ilişkin uluslararası anlaşmaların önemine dikkat çekiyor.
Britanya Eczacılık Endüstrisi Derneği Başkanı Richard Torbett, "Şimdi, hükümetin pay dağıtmakla ilgili prensipleri konuşma zamanı. Üstüne kavgasını edeceğimiz şeyin ortaya çıkmasını beklemeyelim" çağrısında bulunuyor.
Torbett ayrıca, kimin neyi ne kadar elde edeceğine ilişkin kararın da üreticilere bırakılmayacağını söylüyor ve "Onlar, 'biz küresel erişimi maksimize etmek istiyoruz' noktasından işe başlayacaklar" diyor.
Aşılarla ilgili ihracat yasakları da bir kaygı konusu. Observer'a konuşan Torbett "Küresel liderlerin bu tarz bir tavrı benimsemelerinin gerçekten çok büyük bir hata olacağı" görüşünde.
Birçok farklı küresel kaynaktan elde edilebilecek farklı aşı ihtiyaçlarının uluslararası işbirliğini de güçlendireceğini savunan Torbett, "Her ülke kendisi için adil bir pay isteyecektir" diyor.
Bazı ülkelerin bireysel hareket etmeye ve kendilerini düşünmeye meyilli olabileceğini ifade eden Weller ise bunun nihai olarak tehlikesinin herkesin üzerinde gölge oluşturacağını şu sözlerle dile getiriyor:
"Covid kontrol edilemediği sürece herkes için her yerde bir tehdit oluşturacak."
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama