Aşk, devrimcinin en önemli özelliği
Steven Soderbergh'in tam yedi yıl süren bir ön hazırlıktan sonra çektiği "Che 1- Arjantin" ve "Che 2- Gerilla" Filmekimi kapsamında gösterilecek.
Oscar’lı yönetmen Steven Soderbergh’in kurgulayıp yetenekli aktör Benicio Del Toro’nun omuzladığı “Che 1 – Arjantin” (Che Part One: The Argentine) ve “Che 2 - Gerilla” ‘Che Part Two: Guerrilla), nihayet Filmekimi kapsamında seyirciyle buluşacak.
Baştan söyleyelim; Arjantin ve Gerilla, hiç kuşkusuz ince bir işçilik ile yoğun bir emeğin ürünü... Soderberg ve Del Toro, toplam uzunluğu 4.5 saate ulaşan ve bu nedenle iki ayrı parça halinde gösterime sokulabilen film için tam yedi yıl süren bir ön hazırlık yapmışlar.
“Seks Yalanları”, “Erin Brockovich”, “İyi Alman”, Ocean’s 11”, “Ocean’s 12” ve “Ocean’s13”. ABD’li yetkin rejisör Soderberg, resmen canı ne istiyorsa onu çeker. Festival filmlerini de yöneten odur, gişeye oynayan yapımları da... Üstelik yönetmelik dışında, senaryo yazarlığı, editörlük, görüntü yönetmenliği ve yapımcılıkla da haşır neşirdir. Arjantin ve Gerilla, “Olağan Şüpheliler”den beri mercek altına aldığımız Porto Rico doğumlu yıldız oyuncu Benicio Del Toro’nun, Soderberg ile yaptığı ilk ortaklık değil. Daha önce Soderberg’in “Trafik”i (Traffic) ile Oscar kazanan Del Toro, Che rolüyle de Cannes ve Goya’da en iyi erkek oyuncu ödüllerini kucakladı. Evet, aksanı, boyu posu ve daha birçok noktadan eleştirilse de hakkını da vermek gerek; Benicio Del Toro, filmin hemen her şeyi...
Arjantin umut, Gerilla yılgınlık
Arjantin, devrime yürüyen Küba’yı, Gerilla ise isyana sırt çeviren Bolivya’yı anlatıyor. Biri yengiyi, diğeri yenilgiyi kurguluyor. Özetle; birinin adı umut, diğerinin ki yılgınlık. Asi güçlerin, cangılda, dağlarda ve zor şartlarda verdiği mücadele renkli, Che’nin, Birleşmiş Milletler (BM) toplantısı için 1964’te New York’a gidişi (bu bölüm filme belgesel havası katıyor) ise siyah beyaz çekilmiş. Santa Clara’nın gerilla tarafından zaptı sırasında yakalanan takdire şayan görsel zenginlik, Soderberg tarzı ani geçişler, özenilmiş yakın plan çekimler.
Filmde: Fidel ve Raul Castro, Bolivya’daki çatışmada yaşamını yitiren Almanya kökenli “Gerilla Tania” (Haydée Tamara Bunke Bider), Fransız gazeteci ve Che’nin arkadaşı Jules Régis Debray, geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz devrimci komutan Juan Almeida Bosque ve Che’nin adını oğluna verdiği can yoldaşı Camilo Cienfuegos (27 yaşında hayatını kaybetmiştir) da var. Che’nin hayat arkadaşı Aleida March, Fidel’in biricik aşkı Celia Sanchez Mandula’yı da es geçmeyelim. Ve her koşulda “dağlara geri dönelim” çağrısını yineleyen İnti Peredo ve kardeşi Coco Peredo... Trinidad doğumlu iki kardeş, Bolivya’da can verirler. Anneleri Selvira Lei ise bir metanet anıtıdır: “Eğer doğurganlığımı yitirmemiş olsaydım, Latin Amerika’nın özgürlüğü için birkaç çocuk daha doğururdum.”
Ernesto “Che” Guevara de la Serna Liync. Arjantin’de doğan, doktor önlüğü yerine mavzere sarılan ve sosyalizm bayrağını Guetemala’ya, Küba’ya, Kongo’ya ve Bolivya’ya taşıyan adam. Kadın gazeteci “devrimin sahip olduğu en önemli özellik nedir? diye sorar, Che yanıtlar; “Aşk! Bir devrimci, müthiş bir aşk ile yönetir kendini. İnsanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı...”
Politik yönden bu filmi eleştirmeye yerimiz yetmez. İnsan yönünü verelim derken tepeden tırnağa zaafları olan, zavallı ve aciz bir komutanı resmetmek, ne özgünlüktür ne de tarafsızlıktır. Bence her şeyden önemlisi yapıt, sıcaklıktan ve sevecenlikten muaf, haliyle tutku ve ateş mağduru... O büyük sevdadan eser yok. Che, Küba devriminin komutanı Fidel’i “devrimciliğin olanca ateşiyle kucaklar”... Che’den yaklaşık beş yıl sonra gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, darağacına yürümeden önce ailesine bıraktığı son mektubunda; aynı cümleyi kurar. Devrimcilik, dünyanın en zor mesleği değil midir? İnanç, sevgi ve cesaret ile kurulan bir büyük yapının ustasıdır Che, “dünyanın neresinde haksız yere bir tokat patlasa birinin yüzünde, onu yüreğinde hissedebilmektir” diyebilendir.
Keşke çekmeseydim
Steven Soderberg, “The Guardian”a verdiği röportajda, oldukça mutsuz ve umutsuz bir portre çizdi. Kariyerinin sonuna geldiğini düşünüyordu: “İki üç yıl içinde zaten kara listedeki bir yönetmen haline gelirim. Bir filme başladığımda her sabah ‘umarım proje hâlâ devam ediyordur’ diye kalkmaktan sıkıldım. Hayatım boyunca yapmayı düşlediğim üç, dört proje kaldı. Onları da tamamlayınca sessizce kaybolmayı düşünüyorum. Artık yeni şeyler hayâl edemiyorum”. Soderberg, Che filmiyle ilgili soruya ise şu yanıtı verdi; “Keşke Che’yi hiç çekmeseydim. Olağanüstü küçük bir bütçe ve takvimle çalışmak zorunda kaldık. Filmden memnunum ama hayatımı en az üç dört yıl kısalttı. Herkes projeden biraz korktu. Hem onu sevenler, hem de ondan nefret edenler tarafından çok sıkı bir şekilde eleştirildik. Sadece oyuncular değil, tüm ekip bu eleştirilerden rahatsız oldu, motivasyonları düştü ve istediklerimizi gerçekleştiremedik”.En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza