Askeri casusluk davasında gerekçeli karar
''Şantaj ve askeri casusluk'' davasının gerekçeli kararında Türkiye'de henüz devlet sırlarıyla ilgili karar vermeye yetkili makamların kimler ve bilgilerin saklanma süresinin ne olduğu hususunda yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, bir bilgi veya belgenin özünde devlet sırrı olup olmadığını tayin etme görevinin yetkili mahkemeye ait olduğu belirtildi.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 523 sayfalık gerekçeli kararında, iddianame, sanıkların savunmaları, Cumhuriyet savcısının mütalaası, müşteki ile mağdur beyanları, dosyadaki deliller ve sanıklar hakkında verilen kararlar yer aldı.
Gerekçeli kararda, somut dava konusu bakımından dijital delillerin elde edilmesine yol açan arama kararlarının, özellikle sanık İbrahim Sezer'in kullandığı evde yapılan arama ile sanık Mehmet Emrah Küçükakça, Deniz Mehmet Irak ve Burak Çetin'in ikamet ettiği evde yapılan aramaların usulüne uygun olmadığının ileri sürüldüğü kaydedildi. CMK'nin düzenlemelerinde, arama sırasında sanığın hazır bulundurulacağına ilişkin bir maddeye yer verilmediği, sahteliğe ilişkin iddialarda sanıklar tarafından açıkça dile getirilmemesine karşılık tüm hukuk yargılamalarında kabul edildiği üzere sahteliği ileri sürülüp ispatlanana kadar bu tür belgelerin delil oluşturucu nitelikte belgelerden olduğu belirtildi.
Sanıkların evinde yapılan aramanın CMK ve bu kanundaki arama usulünü gösteren Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'ne uygun yapıldığı kanaatine varılan gerekçeli kararda, ele geçirilen dijital delillerin sanıkların ev veya iş yerlerinde usulüne uygun yapılan ve kamera görüntüleriyle desteklenen aramalar sonucunda ele geçirilmiş olması nazara alındığında, delillere sonradan ilave yapıldığı ya da olay yerine daha önceden konulduğuyla ilgili iddiaları destekleyen bir bulgu bulunmadığından bu savların dayanaksız olduğu sonucuna varıldığı anlatıldı.
Ceza hukuku ilkeleri ve suç teorisi bakımından değerlendirme
Gerekçeli kararda, ceza yargılamasında hakimin önüne gelen delilleri serbestçe takdir edebildiği, sanıkların üzerlerine atılı suçların Türkiye'deki mahkemelerde ilk defa yargılama konusu olduğu da dikkate alındığında ceza hukuku ilkeleri ve suç teorisi bakımından değerlendirme yapmanın zorunlu olduğu kanaatine varıldığı kaydedildi.
Örgüt yapılanmasında izlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılmasının mümkün olduğu ancak zorunlu olmadığı ifade edilen gerekçeli kararda, soyut olarak sanık sayısının 3 kişi veya daha fazla olmasının örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp, bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebileceği, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişinin, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırıldığı belirtildi.
Türkiye'de henüz devlet sırlarıyla ilgili karar vermeye yetkili makamların kimler olduğu ve bilgilerin saklanma süresinin ne olduğu hususunda yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, bir bilgi veya belgenin özünde devlet sırrı olup olmadığını tayin etme görevinin yetkili mahkemeye ait olduğu belirtilen gerekçeli kararda, mahkemece bu yetkinin kullanımı sırasında belgenin düzenleyicisi veya sahibi konumundaki kuruma başvurularak belgenin gizlilik açısından derecelendirilmesinin, yürürlükteki mevzuat ve yargı pratiği itibarıyla en uygun yöntem olduğu kaydedildi.
Belgelerin, ''devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi veya belge'' olarak da nitelendirildiği anlatılan gerekçeli kararda, serbest bilirkişi heyeti oluşturularak rapor düzenlenmesi yoluna gitmenin de amaçlanan hedefin dışında telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacağı kanaatine varıldığı, yargılama konusu belgeler bakımından gizlilik derecelendirilmesinde belgenin sahibi ve düzenlenmesindeki yetkili kuruma sorulup değerlendirme yapılması yönteminin benimsendiği aktarıldı.
TÜBİTAK ve ASELSAN'da kadrolaşma
Örgütün özellikle TÜBİTAK ve ASELSAN'da kadrolaşmaya çalıştığı belirtilen gerekçeli kararda, şöyle denildi:
''Bu yolla kurumlarda üretilen projeleri elde etmeyi planladığı, bu amaçla kurumda çalışan bazı kişilere kadın ve para temin edildiği, örgüt üyelerinin etkin görevlere getirilmesi amacıyla kurslara gönderilmesi veya kurum içinde kayrılması yönünde çalışmalar yapıldığı, özellikle halen devam eden bazı davalarda teknik raporların lehlerine düzenlenmesi amacıyla bilirkişilerin mensuplarından atanması planlarının yapıldığı, özellikle gizliliğe azami ölçüde dikkat edilmesi için kriptolu telefon kullanılması yönünde örgüt üyelerinin uyarıldığı, böylelikle suç örgütünün hangi amaçla oluşturulduğuna ilişkin hedef ve kastın bulunduğu sonucuna varılmıştır.''
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev