Aşktaki tutku ve masumiyet
Kosta Rikalı yönetmen Hilda Hidalgo, büyülü gerçeklik akımının en güçlü yazarlarından Gabriel García Márquez'in "Aşk ve Öteki Cinler" adlı kitabından aynı adla sinemaya uyarladığı filminin Türkiye'deki gösterimi için İstanbul'a geldi.
Márquez’in günlük bir gazetenin muhabiri olarak çalıştığı sırada eski bir manastırın mahzenindeki mezarda bakır rengi canlı saç yığınının bulunmasına tanık olmasıyla kaleme aldığı hikâye, yazarın büyülü gerçekçi edebiyatının en önemli örneklerinden biri olma özelliği taşıyor.
2011’in Oscar aday adayları arasından yer alan filmin 1 ve 2 Ekim günleri İstanbul Modern’de yapılan gösterimleri için İstanbul’a gelen Hidalgo, Marquez’le tanışmasını ve filmi çekerken yaşadığı zorlukları anlattı.
-Öncelikle ilk uzun metrajlı filminiz için neden Márquez’in romanını seçtiğinizi merak ediyorum.
Hayatım boyunca aradaki kültür ya da yaş farkına rağmen insanların birbirlerine âşık olma becerilerine ilgi ve hayranlık duydum. Genelde de hikâyelerim bu konu üzerinde yoğunlaşır. Márquez’in “Aşk ve Öteki Cinler”inde çok büyük bir yasak aşk var. Yine de hiçbir zaman bu hikâyeyi filme dönüştürmeyi düşünmemiştim, ta ki Márquez’le tanışana kadar. Márquez’le Küba’da bir workshop’a katıldığımda, ona bu romanının sinemaya çok yatkın olduğunu söyledim. O da bana aslında kitabı senaryo yazar gibi düşünerek, senaryo tekniğiyle yazdığını söyledi. O güne kadar kitabın bir filme dönüştürülmemiş olmasının beni şaşırttığını söylediğimde, filme uyarlamak isteyip istemediğimi sordu. Üstelik hiç de şaka yapar gibi görünmüyordu.
-Kitabın büyülü bir atmosferi var. Bu atmosferi sinemaya taşımak zor olmadı mı?
Aslına bakılırsa ben olabildiğince gerçekçi bir film yapmak istedim. “Aşk ve Öteki Cinler”, içinde rüya benzeri sahnelerin olduğu bir film olmasına rağmen esas amacım filmi, hikâyenin gerçekliğine dayandırarak yapmak oldu. Yaşadığım en büyük zorluğa gelince: 13 yaşındaki genç kızla 36 yaşındaki rahibin arasındaki aşkı anlatmak hiç de kolay olmadı. Bu aşktaki tutku ve masumiyet arasındaki dengeyi, bunun gerçekliğini bulmaya çalışmak çok zordu.
-Film farklı coğrafyalarda çok sayıda festivalde gösterildi. Filmin gösterildiği her kültürde farklı bir algı ve tepki yarattığını düşünmek yanlış olmaz sanıyorum, çünkü “Aşk ve Öteki Cinler” çok katmanlı bir hikâye.
Kesinlikle doğru, gittiğim her ülkede farklı tepki aldım. Film ilk olarak Kore’de, Pusan Festivali’nde gösterime girdi. Burada filmi izlemeye gelenlerin çoğu, çok genç olmalarına rağmen bir hayli felsefi düşünüyorlardı. Hikâyenin ve filmin içindeki felsefeyi çok rahat algıladılar. Moskova’da hikâyenin dini bölümleri ile daha çok ilgilendi izleyici. Küba’da ise filmin içinde var olan ama çok kapalı bir biçimde gösterilen bazı Afrika unsurları ilgi çekti.
-Yeni bir film üzerinde çalışmalarınız var mı?
Evet, filmin adı “Kemanların Mevsimi” ve Kosta Rika’da çekilecek. Günümüzde geçen ve yaşlılık üstüne bir film.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Colani’nin arabası
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'