Asya'nın gizemi

Elif Atayman, doğal güzelliklerine hayran kaldığı Vietnam ve Kamboçya gezisini anlatıyor.

Asya'nın gizemi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.10.2012 - 13:08

Modern tarihin en çok bilinen savaşlarından olan Vietnam’ın ve en kanlı diktatörlüklerin başında gelen Kızıl Kmer’lerin ezdiği Kamboçya’nın komşu halkları, 30 yıllık bir zaman diliminde bellerini doğrultmayı başarabildilerse, bunu hiç kuşku yok ki iyimser yapılarına, tarıma, balıkçılığa ve en başta da turizme borçlular. Tura Turizm ile katıldığım eşsiz Vietnam ve Kamboçya gezisinde işte bütün bu canlanış mucizesine tanıklık ettim, doğal güzelliklere hayran kaldım, mistik tapınaklarda farklı dünyalara, paralel evrenlere geçiş yaptım.

Dev yapraklı yemyeşil bitki örtüsü, lezzetli yemekleri ve güleryüzlü halkıyla Vietnam, savaş sonrası kendini gösterebileceği en güçlü alanlara sımsıkı tutunmuş. Keza Kamboçya da aynı şekilde.

İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Tura Turizm yetkilileriyle buluştuktan sonra, Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle Vietnam’ın en büyük kenti olan Ho Chi Minh City’ye (Saygon) gece yarısını geçerken hareket ettik. Uçakta uykuya geçmeden önce, Tura Turizm misafiri grubun konuştuğu elbette, “Hollywood filmleriyle hafızalarımıza kazınmış Vietnam ile tarihin en kanlı diktatörlüklerinden birini yaşamış, Pol Pot’un idaresinde milyonlarca insanını kaybetmiş Kamboçya’nın nasıl olup da birer turizm cenneti haline geldiği” merkezliydi. Çok beklememiz gerekmedi öğrenmek için. Birinci gün panoramik bir şehir gezisi yaparak, sokak çarşılarını, kafeleri ve hareketli gece kulüpleri ile Vietnam’ın en büyük şehri Saygon’u gezdirdi Tura Turizm rehberi. Notre Dame Katedrali ve Jade Emperor Pagodası’na hayran kaldım. Ekstra turlar arasında yer alan ve savaş boyunca yerli halk tarafından kazılan, yeraltı şehri Chu Chi Tünelleri’ne gittik. İnsanların azimlerine hayret ettim doğrusu. Chu Chi Tünelleri’nin, 1965’te başlayıp aralıksız 8 yıl devam eden Vietnam savaşında, Amerikan askerlerine karşı gerilla saldırıları düzenlemek ve hem yerli halka hem de savaşan Vietkonglulara erzak temin etmek için kullanıldığını öğrendim. Ertesi sabah erkenden uyandım. Ekstra olararak düzenlenen Mekong Deltası turunu kaçıramazdım. Bir saatlik rahat bir otobüs yolculuğunun ardından önce grup olarak My Tho şehrine ulaştık. Buradan geçen ırmakta, yerel halka özgü olan ve “Çin Kayığı” denilen özel teknelerle, ırmak boyunca keyifli bir tekne yolculuğu yaptık. Ben tabii bol bol fotoğraf çektim. Hindistancevizi ağacından hediyelik eşyalar yapılan atölyeleri gezdik. Buralarda faytonlarla ulaştığım köy evlerinde yerel çayları ve meyveleri tatmanın keyfini çıkardım. Vietnam’ın güney bölümünü oluşturan Mekong Deltası, güçlü kuzeydoğu kıyı akıntılarının etkisiyle güneye doğru genişleyip, Ho Chi Minh şehrinin güneyinden, Güney Çin Denizi’ne dökülüyormuş. Unutulmaz güzellikteki bugünün hiç bitmemesini istemiştim oysa ki.

Bu kadar kültür şokunun üzerine Halong Bay yolculuğu doğrusu çok iyi geldi. Erken saatlerdeki kahvaltıyı takiben, yaklaşık 3,5 saat süren bir karayolu yolculuğundan sonra, dünyaca ünlü Halong Bay’e (Halong Körfezi) ulaştık... 1 gece ve 2 gün süren yolculuğumuz için özel körfez turu teknemize yerleştik. Doğulular o bitmek bilmez konukseverlik ve sempatiklikleriyle “Hoşgeldin” ikramlarında bulundular. Çok hoşuma gitti. Egzotik kokteylimi yudumlarken, bir yandan da doğanın mucizevi güzelliğini bol bol izledim, notlar aldım, çeşitli ışık-gölge oyunları yaparak fotoğraflar çektim. Deniz mahsulleri ile dolu öğlen ve akşam yemeklerinin lezzetleri de damağımda kaldı. Aslına bakarsanız; ben de dahil çok sayıda Tura Turizm misafiri, deniz mahsullerini afiyetle mideye indirirken, resimlerini de çekmeyi ihmal etmedi. Mat Qui (Canavar Yüz) kayalarını, Cap De Islet’in olağanüstü güzelliklerini hep birlikte yaşadık. Dönüş yolculuğuna çıkmadan önce de, günlüğüme şu satırları karaladım:

Çinhindi Yarımadası’nın doğusunda yer alan iki ülke Vietnam ve Kamboçya... Uçsuz bucaksız pirinç tarlaları, sakin ve romantik gölleri, mistik mabetleri ve Mekong ırmağının suları ile rüya manzaralara sahip bu topraklar, binlerce yıllık bir kültüre ve bu kültürün zengin ve görkemli tarihi kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Olağanüstü bir kültür birikimi, eşsiz bir doğa ile yoğrulan, güler yüzlü ve iyi insanların yaşadığı bu topraklar, derin acılar çekse de, şimdi tüm dünyaya kucaklarını açıyor; keşif için gelenleri bağırlarına basıyor... Bu olağanüstü güzellikteki tura katılmak için www.turaturizm.com.tr.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler